bölüm üç: kaos camiası.

1.8K 276 280
                                    

hele hele merabalar ahali. kitabımı çok severek okuyorsunuz görüyorum bunun için hepinize bir sürü teşekkür ediyor ve çokça kalp yolluyorum. fakat bir de hayalet okuyucularım var. ulan bebeler, bir iki satır arası yorum ya da beğeni verseniz ölmezsiniz herhalde kafa patlatıyorum ayol ben burada. piç jungkook ve böcek hyunjin'i yazmak ne kadar zor biliyor musunuz siz? aaaa. neyse neyse.

vote sayımız düştü, bundan kaynaklı üzgün hissediyor bu xpy. onu sevindirmek için lütfen kitabının bölümlerine eşit miktarda sevgi verin.

öhöm, bölüme geçiyoruz iyi okumalar.

________



ilk defa böyle bir şey yapıyordum. bunca yıldır ilk defa dersteyken dersi dinlemiyor ve başka bir şeye odaklanıyordum. bazen aklıma annemin verdiği nasihatlar geliyor ve keşke öyle yapabilseydim diyorum. bazen de yaptığım şeyler aklıma geliyor ve keşke böyle yapmasaydım diyordum. sahiden annemin dediği kadar vardı, acele işe şeytan karışırdı ve o şeytan bu sefer ben olmuştum.

ama bunun için aranmıştım da şimdi yani. elim kolum rahat durmamış, bırakın onları bütün her şeyi sadece tek bir kelimem ile yıkıp on tane elim bile olsa toparlayamayacak duruma gelmiştim. of jeongguk sen tam bir aptalsın sahiden.

hoca dersin bittiğini gür bir sesle haber ederken herkes toparlanmaya başlamıştı. ben ise geçen onca dakikadan beri not almadığım defterime yaptığım köşe karalamalarına devam ediyordum işte öyle, ne büyük şey ama.

"jk, ben yetişemedim bana notla- yok artık."

namjoon bana doğru konuşarak gelirken gözleri defterime döndüğü anda lafını yarım bırakmış ve gözlerini kocaman açarak direkt yanıma oturmuştu. alnıma dökülen kahküllerimi kaldırıp dudaklarını ateşimi ölçmek adına alnıma yerleştirmiş ve çevremizdeki birkaç kişinin ne yapıyor bunlar? adlı hakaret içeren bakışlarını görmezden gelerek devam etmişti öyle durmaya.

"ateşin de yok senin. kafana bir şey mi düştü?"

"of ne kadar salaksın namjoon, çocuk yaptığı şeyden pişman mı olmalı yoksa olmamalı mı onu düşünüp kendini kahrediyor baksana."

hyuna sonunda içimdeki derde el ayak ve kelime olmuş konuşmuştu. baygın gözlerle namjoon'a bakarak aptal aptal sırıtmış ve karalama yapmaya devam etmiştim. sorun şuydu ki, yaptığım şeyden pişman olamıyordum fakat içimde çok büyük bir pişman olma hissiyatı vardı. ben de sahiden aptalın tekiydim ha.

"üzme kendini lan. belki bu konuda ailesi ile tartışırken seni söyler ve bum, olan olur."

hyuna'nın dediği şeye burukça gülmüş ve bakışlarımı karalama defterimden çekip geriye yaslanmıştım. gözlerimi yumarak ellerimi başımın arkasına koymuştum. "olacak olması gereken iki şey var. birisi düşük ihtimalle senin dediğin, ikincisi de büyük ihtimalle ailesi yüzünden benden ayrılacak olması."

kendi kendime konuşur gibi bunları söylemiş ve gözlerim kapalı bir şekilde öyle durmaya devam etmiştim. ikisinden de ses çıkmazken kendi kendime gelen gülme isteğine mani olamıyordum.

"jungkook afedersin ama kendini de taehyung'u da bu hale getiren sensin. bundan kaynaklı böyle durmak yerine neden bir şeyler yapmıyorsun?" namjoon sonunda sessizliği bozarak konuşmuştu. derin bir nefes alarak gözlerimi açmış ve başımı ona doğru çevirmiştim.

"daha ne yapabilirim joon? yaptığım her şey onun içindi ve olana bak."

namjoon kaşlarını çatarak bana bakarken hyuna kollarını göğsünde birleştirmiş, bacak bacak üste atarak aramızdaki konuşmayı dinliyordu. bir nevi kendince değerlendirme yapıyor gibiydi kimin daha haklı olduğu konusunda. istatistik konusunda hyuna'nın üzerine tanımazdım.

gay panic! ▷tk (✔)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin