colors

4.9K 339 284
                                    

*Arkadaşlar özür dilerim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*Arkadaşlar özür dilerim...

*İnsanlar doğduğu andan beri dünyayı siyah-beyaz görürler. Ancak ruh eşleriyle göz göze geldikleri anda dünya renklenir.

"Harry dikkatli ol!"

Esrar dairesinde Harry, sesler duyduğunu söyleyerek kemere doğru ilerlerken onu durdurmaya çalıştın.

"Hiçbir ses yok Harry. Sadece boş bir kemer."

Hermione, Harry'nin yanına ilerleyerek konuştuğunda Luna'da Harry ile birlikte kemere yaklaştı.

"Ben de duyuyorum."

"Buradan gitmemiz lazım. Hadi Harry."

Harry'nin kolundan tuttun ve hafifçe kendine doğru çektin. Ölüm yiyenler her an gelebilirlerdi ve kehanet Harry'nin elleri arasındayken burada durmak hiç güvenli değildi.

"Y/n haklı Harry. Hem-"

"Arkamda durun!"

Ron'un sözü, Harry'nin bağırışı ile kesilirken herkes Harry'nin arkasına geçti ve asalarını onun tuttuğu yere doğru tuttular.

Sen Harry'nin yanında duruyordun. O senin küçük kardeşin gibiydi ve asla arkasında duramazdın.

Birden size doğru süzülen dumanlarla ölüm yiyenlerin geldiğini anladın.

Her yerdelerdi ve etrafınızda dolaşarak görüş açınızı kapatıyor, kafanızı karıştırıyorlardı. Senin renkleri görememen de bu durumda bir dezavantajdı.

Asanı kaldırıp bunu durdurmak için hamle yapacakken kollarını tutan kişiyle birlikte asan elinden alındı.

Görüş alanın açılınca etrafına baktın ve diğerleri ile birlikte kenara çekildiğini gördün. Herkes ölüm yiyenler tarafından esir alınmıştı.

Harry hariç.
Harry kendini gelen darbelerden korumak için yere uzanmış, elindeki kehanete sıkıca sarılmıştı.

Tam ona doğru atılacakken boğazına tutulan asa ile durmak zorunda kaldın.

Harry hızla doğrulup ayağa kalktı ve etrafına baktığında esir alınmış sizi gördü.

Lucius yavaşça Harry'e doğru yaklaştı.

"Gerçekten buna inandın mı? Çocukların şansı olduğuna, olabileceğine."

Lucius bastonunu yere vura vura Harry'e gittikçe yaklaşırken seni tutan ölüm yiyenden kurtulmak için çırpınıyordun.

"Saf mısınız? Buna inanabilecek kadar. Hemde bize karşı."

Harry'nin arkasına doğru ilerledi ve arkasını döndü.

"Sana son kez söylüyorum Harry Potter. Kehaneti hemen bana vermezsen arkadaşlarının ve ablan gibi gördüğün sevgili Y/n'in ölümünü seyredersin."

Elini Harry'e doğru uzatarak beklediğinde Harry seninle göz göze geldi.

"Hayır, sakın yapma Harry! Sakı-"

Arkandaki ölüm yiyen eliyle ağzını kapattığında şiddetle kafanı iki yana salladın.

Harry bakışlarını senden çekip Lucius'a çevirdi. Ardından kehaneti yavaşça Lucius Malfoy'un eline bıraktı.

Lucius kehaneti havaya kaldırdığı sırada arkasından gelen ışık hüzmesi ile durdu. Oraya bakmaya çalışıyordun ancak seni sıkıca tutan eller yüzünden bunu yapamıyordun.

En sonunda görüş açına bir adam girmişti. Sadece arkasını görebiliyordun.

"Vaftiz oğlumdan uzak dur Lucius."

Adam sertçe Lucius'a vurduğunda Lucius yere düştü ve kehanet parçalara ayrıldı. O sırada kemerden içeri giren dumanlar ile birlikte seherbazların geldiğini anlamıştın.

O adam Sirius Black'ti. Harry sana onu anlatmıştı.

Seherbazların gelmesiyle ölüm yiyenlerin dikkati dağılırken hızla seni tutan kişiye arkadan kafa attın ve asanı eline aldın.

O sırada yeni gelen Tonks hızla yanına koşup sana sıkıca sarılmıştı.

"İyisin değil mi?"

"İyiyim. Zamanlamanız müthiş."

Tonks ile sırt sırta vermiş ölüm yiyenlere karşı savaşırken sesini duydun.

"Bu arada pek doğru bir zaman değil ama ruh eşimle tanıştım. Artık renkleri görebiliyorum."

Sevinçle ona baktığında sana doğru gelen laneti fark edip hızla savurdun.

"Buna çok sevindim! Ruh eşin kim?"

"Remus."

"Ne-"

Önündeki ölüm yiyeni alt ettiğinde Harry'i bulmak için bakışlarını etrafta gezdirdin ve onun Sirius ile birlikte olduğunu gördün. Kemerin önünde iki kişiyle düello ediyorlardı.

Hızla yanlarına ilerlerken Sirius'un Lucius'u savurduğunu görünce gülümsedin.

Fakat o sırada duyduğun ses ile gülüşünün yerini korku ifadesi almıştı.

"Avada kedavra!"

Bellatrix'in attığı lanet Sirius'a çarptığında Sirius Harry'e doğru döndü ve o sırada göz göze geldiniz.

Renkler.
Renkleri görüyordun.

Fakat şu an bu umurunda değildi. Sirius kemere doğru süzülürken bacaklarının tutmadığını hissederek dizlerinin üstüne çöktün.

Ruh eşini bulmuştun.
Ancak bulduğun gibi kaybetmiştin.

Gitmişti.

Gitmeden önce sana renkleri bahşetmiş ve gitmişti.

Ona bir kere merhaba diyemeden, o sana veda edemeden gitmişti.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
sirius black imagineHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin