UÇ | 16

101 23 47
                                    

Hayır, saçma! Ne demek aşık oldun?

"Sana öyle gelmiştir, ben korona oldum bi' kere." diyerek Esin'in sözlerine karşın inkâr ettim. Ne aşkı yaa?!

"Ne koronası Nida? Ne saçmalıyorsun?" diyerek kaşlarını çattı ve elindeki yastığı yüzüme fırlattı.

Harbi, korona neydi?

Neyse, şu an vücudum çok büyük bir virüse yenik düşmüş durumda! Ah, sanırım gerçekten de düştüm... Ama aşık olmakla alakası yok!

Kolumu dürterek, "Şşth, baksana mesaj atmış mı?" diyerek sırıttı Esin. Ona kötü bakışlar atsam dai aslında ben de merak ediyordum mesajlarını. Çünkü ben görüldü attıktan beri inatla mesaj atıyordu ve ben de inatla bakmıyordum.

"Ya hadi, hadi!" diyerek koluma asıldı bu sefer de. "Bana bak, yerinde dur yoksa abine sevgili yaptığını söylerim!" diyerek tehdit ettim ve parmağımı yüzüne doğru salladım. Kaşlarını çatarken, "Hani, nerede? Ben niye bilmiyorum?" diyerek isyan pozuna geçti. Aman, ne hevesli bu da!

"Hem konuyu değişme, hadi Nida! Naz yapma işte!"

Esin söylenirken, bir yandan da hâlâ bildirim sesi gelmeye devam ediyordu. Ya bir saat oldu okuldan kaçıp Esinler'e geleli, bir rahat bırak be adam!

En son telefonum çalmaya başlayınca, kalbim büyük bir heyecanla atmaya başladı. Has... 102 mesaj atmıştı ve şimdi de arıyor muydu?!

Esin çığlık atıp ağzına yastık basarken, kaşlarımı çatıp aramayı sessize aldım. Hayır, hayır... Buna hazır değilim.

Ben telefonu açmamayı düşünürken Esin yataktan fırladı. "Ben mutfağa giriyorum, annemi odaya girmemesi için oyalayacağım. Hemen aç ve konuş! Ay, heyecanlandım!" diyerek ellerini çırptı ve koşarak çıktı odadan. Bu sırada telefon kapanmış ve tekrar aramaya başlamıştı. Tamam, sakin ol Nida... Hem, adam sevdiğin şarkıları dinliyor diye aşık mı olacaksın? Ne saçma şey canım!

Telefonu açıp, kulağıma koydum ve ses çıkarmadım. Ama tam o sırada, kulağımın ta yedi sülalesini belleyen bir gürleme işittim.

"O telefon niye açılmıyor?!" diye resmen gök gibi gürüllediğinde, bedenim kaskatı kesildi. Sesi yorgun çıkmasına rağmen tok ve öfkeliydi. Ama bu ses, hep gitaristlerde olduğunu düşündüğüm o naif sesti!

"Ş-şey... Ben..."

Sus, batıyorsun!

"Sabahtan beri ne mesajıma cevap veriyorsun, ne de bakıyorsun! Nida sen beni öfkeden delirtmek mi istiyorsun?! Okulda kaçmak ne kızım, manyak mısın sen?!" diye bir kez daha bağırdığında, az kalsın 'Sen beni mi merak ettin?' diyesim geldi ama hemen sonra kendimi frenledim. Ne saçma tavırlar bunlar!

Hemen kendimi toparlayıp, "Ne bağırıyorsun be; kuyruğu kopmuş dana gibi?! Hem ben sana hesap vermek zorunda mıyım?" diye çığırdım, Esin'in annesinin odaya girme ihtimaliyle, biraz da olsa kısık sesle. Bir süre ikimizden de ses çıkmazken, karşı taraftan derin bir soluk sesi geldi. Rahatlamış mıydı o?

"Aklım çıktı bir şey oldu diye..." diye mırıldandı, şimdi biraz daha dinginleşmiş ve daha güzel bir boyut kazanmış sesiyle. Düşmemem lazım! Hayır!

"Neredesin?" diye sordu, hemen sonra. Sırıtma Nida! Valla çakacağım ağzına iki tane, o olacak!

"Esinler'deyim."

"Tamam," dedi ve sustu. Şimdi ikimiz de sessizdik ve nefes seslerimiz geliyordu sadece.

"Ee, fazla çorap var mı?"

Ne dedim ben?

DELİRDİN Mİ KIZIM? NEYİN KAFASINI YAŞIYORSUN? AH!

Şimdi gerçekten bir aptal olduğumu düşünecek!


________________________________

Değilmişsin gibi JHWUHEWUHER

Hadi bir bölüm daha...

Uzun Çorap || TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin