3.Esir

283 33 9
                                    


Tam bir haftadır kabuslarıma ortak olan akşam gözlü canavar kabuslarıma daha da katlanılmaz yapıyordu.

Göz kapaklarımın ardından pusuya yatmış düşman gibi sinsi ve sessizce bekliyor. Göz kapaklarım gözlerini örttüğünde, tüm asi ve ürkütücülüğüyle akşam gözleri beliriyordu.

Evin her gün ki rutin işlerini yapmak biraz olsun kafamı dağıtıyordu. Lakin akşamları, artık içimdeki huzurun değil huzursuzluğun kaynağıydı.

Sobanın külünü dökmek için dışarı çıktım bahçenin dış kapısına ilerleyip duvarın kenarında olan çöp konteynerine döktüm. Tam eve girecekken duyduğum ses tüm kanımın çekilmesine sebep olmuştu...

Arkamda duyduğum ses bana geceleri zehir eden adam. Adam bile denmez bu yaratığa ama gel gör ki milletin ağzında bu adamdan daha iyisini bulamazsın halbuki bilmezler ne denli kalleş bir mahluktur bu ortalıkta adamım diye geçinen yaratık.

Bıkmıştım. Her gün gelen ve taciz etmeyi kendince adamlık gururundan sayan bu adam beni her gün tüketiyor ve ruhumu paralıyordu.

Bir yere kaçamıyordum. Bu ev, bu şehir, babam ve kardeşim görünmez prangalar bağlamıştı bileklerime.

Yok olmak istedim yerin ikiye bölünmesini en dibe gömülmeyi diledim. Bu yerine gelmesi mümkün değildi. Bende o kadar aptal değildim.
Derin nefes çektim yanan ciğerlerime. Ben hala ardımı dönmeyince şuursuz adam omzundan tutup kendine çevirdi lakin dönmeyi yeğlerdim.

Yüzündeki mide bulandırıcı sırıtış normal olan yüzünü beter hale getiriyor esmer yüzü daha da kararıyordu.
Uzun ince sıska vücudu bana bir adım atınca hemen geriledim. Daha bir hafta önce ki adamın fütursuz dokunuşlarını hazmedememişken bir yenisini güçsüz ruhum kaldıramazdı.

"Aa ama insan nişanlısını böyle mi karşılar kırdın şu kalbimi" derken sağ eliyle sol göğsünü göstermişti. Ona göz devirip ileri adımlayacakken koluma yapışıp beni vücuduna yasladı.

"Ne nişanlısı! Sen benim hiç bir şeyimsin!"

Yüzündeki sinir bozucu sırıtışı kaybolmuş bir hayvan gibi hırıltılı nefesler alırken burun delikleri genişleyip daralıyordu.

"Seni öldürürüm Efnan ahtım olsun ki yapar. Herkese gelince var bize gelince mi haram günah oluyor lan." Boğuklaşmış tarazlı sesi korkumu körüklüyordu bu utanmaz adamın.

Soluk alışverişlerim şiddetlenmişti zar zor ancak tek kelime çıkmıştı çaresiz dudaklarımda.

"b.b., derin nefes alıp tekrarladım kekelememeye çalışarak, bırak" yalvarmaklı sesimi hiç tınlamadan kendine biraz çekti bu vurdumduymaz dokunuşlar sıkıntılı ruhumu darlıyordu.

"Seni baban olacak o adamdan satın aldım. Sen artık bana aitsin bunu kafana sok! Hayrınamı ödedim ben senin şerefsiz babanın kumar borcunu. Hangi devirdeyiz. Kardeş kardeşe vermez len o parayı."

Sıkıntıyla yüzümü buruşturup. Kıskacı altından kurtulmaya çalıştım. "Bak bu babamla senin aranda, birazcık Allah korkun varsa bırak beni!"
Yalvarışım hoşuna gidiyor gibi yüzünde kibirli bir gülüş belirdi.

"Bak şimdi oldu mu böyle? Ben parasını ödediğim malın kalitesini bilmek isterim. Artık bu iş babanla benim meselem olmaktan çıktı o borca karşılık seni istiyorum. Bak yine insaflı adamım."

Çığlık atıp kaçmak istedim ama biliyordum ki çevredeki komşular değil yardım etmek eve erkek attım diye dedikodu yaparlardı. Kahvede oturan kocaları ise karılarının şaf kuryeliğini üstlenip babama söylerlerdi. Koca koca adamlar cüsselerinden utanmaz kumar masasında dedikodu yaparlardı.

ZEMHERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin