11.KARIMSIN!

233 26 0
                                    

Kendimi geri çekmeye çalıştım. Lakin zorba adam  buna izin vermemişti. Başını boyun çukuruma yaslamıştı. Kendini benimle beraber çekip duvara yasladı. Hala koruduğu konumuyla.

“Ne yapıyorsun bana?”  Soru muydu? sitem mi ? Bana mıydı sitemi yoksa beni karşısına çıkaran ortak kaderimize miydi? Bilemezdim ama böyle çelişkili olmasından tuhaf bir haz almıştım.

Kocamdı şuan kollarında olduğum adam. Küçükken en merak ettiğim şeydi nasıl biriyle evleneceğim. Her genç kız gibi benimde hayalimde beyaz atlı güçlü bir adam vardı. Hayal dünyası işte olmaz dediklerin bile hayalinde olur ya.

Beni babamın eziyetinden o mahallenin kahırından çekip çıkaracak ben ve kardeşime dağ olacak. Şefkat duvarını bizim üzerimize sarıp sarmalayacak bir babayiğitti.

Sefalet bir gömlekti, giyinenin üzerine yapışan. Az çekmemiştim babamdan sıra bu adamdaydı bes belli. Şükürde yine derdi veren kurban olduğum dermanını da verirdi.

“Şeyy Ashaf nerde görebilir miyim onu ?”
Sesim ürkek ve kısık çıkmıştı. Biraz da temkinliydi.

Geri çekildi fakat üzerimde olan elleri yerlerini benimsemiş gibi çekilmediler. Göz göze geldik. Beni aldığı göz hapsinden bir ömür muaftım.

Artık haram olmayışını bilen bedenim miydi göz bebeklerimi göz bebeklerine dokundurup çekmeyen. Daha doğrusu çekemeyen.

Bileğimde ki eli saltanatını devr etti. Buna karşın belimdeki eli ise daha sıkı tutup kendine çekti beni. Ellerim anlık dürtüyle aramıza mesafe koymak için gövdesine yaslandı. Anında pişmanlık duyan ellerimi geri çekmedim.

Boşta ki eli cebine gitti galiba telefonunu çıkardı. Gözleri görünmez kilitlerle kilitlenmiş göz bağımızdan çıktı. Gözleri telefonun parlaklığına karşın hafif kısılmıştı. Güzel yaratmıştı kainatın yaratıcısı onu.

Kulağına götürdüğü telefona cevap beklemeden “Getirin.” komutunu verdi. Aynı umursamazlıkla telefonuna kapatıp cebine koydu.

Fonda çalan ezgi yüksek volumdeydi. Yabancı değil yerli müzisyenlerin elinden çıkar bir şarkıydı.

Kulağımı dolduran sese karşı onun alıp verdiği nefesler arka fonda cezb ediciydi. Burnunu kulağımdan yanağıma kadar sürttü. Dudakları ilk alnımla buluştu. Titredim dokunuşuyla ruhum çığlıklar attı. Bedenime haps olan ruhum bedenimi yumrukluyordu.

Sanki bedenim ruhuma karşı isyan bayrağını çekmişti. Şimdi aralarında olan savaşın ceremesini ben çekiyordum.

Dudakları kendi saltanatında hüküm süren padişahlar gibi yüzümün bir çok yerinde fethinin sevinç naralarını atıyordu. Lakin ruhum ve bedenimin girdiği cenkten ise ben değil karşımdaki akşam gözlü canavar fazlasıyla hoşnuttu.

Dudağımın kıyısına gelen dudakların derin nefes aldı.

Hareket eden dudakları dudaklarıma tam olmasada değiyordu.

“İnandığın Allah katında karımsın. Bunun farkında olman gerekiyor. Sıradan birinin değil benim eşimsin.”

Bariton sesi adeta güç dalgaları yayıyordu etrafa. Evet Allah katında nikahlamıştık.

“Yakın zamanda düğün ve resmî nikah gerçekleşecek kendini bu durumlara hazırla. Seni zorla alıkoysam da artık evliyiz, benim karımsın bundan ötesi yok.”

Kaderine boyun eğen mahkum gibi kafamı salladım. Bedenim ve ruhum cenk harbini bırakmış bu konuda müttefik olmuşlardı ikisinde ortak payda da buluşmasını sağlayan akşam gözlü canavara duydukları korkuydu.

Hayatımın sonuna kadar bu adama mahkum olmak istemiyordum. İçimde bir yerlerde kadınlık gururum beni mahvediyordu. İncinen duygularım çığlıklar atıyordu. Dudak kenarımda ki kordon dudakları yine yavaşça hareket etti.

“Kardeşin şuan yukarı da.”

ZEMHERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin