5.Yaralı Güvercin

279 35 14
                                    

Odanın ortasında derin nefesler alıp veriyordum. Karşımdaki dev cüsseli adam gece zehri gözlerini gözlerime kilitlemiş avını parçalamayı bekleyen vahşi bir avcıyı andırıyordu.

Yavaş ve güçlü adımlarla tam önümde durdu. Gece zehrini taşıyan gözlerini milim oynatmamıştı. Sık nefes seslerim odanın içinde ki ölüm sessizliğini delip geçiyordu.

Kuruyan boğazımı ıslatmak için yutkundum. Bariton ve karakteristik sesi tüm odayı doldurup kulaklarıma çarptı.

''Buradan bir yere kaçamazsın o küçük beynine sok bunu, ayrıca sen sessiz ve uslu olursan bende kabalaşmam.''

İçimde korkuyla arkama saklanan küçük kız çocuğu eteğimi küçük parmaklarıyla sıkıca kavramış çekiştiriyor ve korkulu gözlerini bana dikmiş vereceğim tepkiyi dikkatle seyrediyordu. Derin nefes alıp başımı usulca aşağı yukarı salladım.

Akşam gözlü canavar bu defa hiçbir şey demeden odadan çıktı, ardından kapıyı kapatıp kilitledi. Kapıdan gelen o klik sesi tüm umut uçurtmalarımı tek tek sökmüştü. 

Dolan gözlerimi kırpıp etrafta dolandırdım. İçim daralıyordu. Aldığım nefes cimri ciğerlerimi doyurmaya yetmiyordu sanki.

Siyah...

Her yer simsiyahtı. Her şey...

Tavan bile siyaha boyanmıştı. Bu durum bedenimin ürpermesine  neden olmuştu. Sanki her yerde onun gece zehri gözleri vardı. Kollarımı sıska bedenimin etrafına sardım. İçimin titremesine son vermek için.

Gözlerimi yumsam, kulaklarımı tıksam, bedenimi iyice büküp buradan kaybolabilir miydim. Bambaşka bir dünyaya benim bile nerede olduğumu bilmediğim yere.

Yavaş ve güçsüz adımlarla kocaman yatağa ilerleyip yatağın üzerine çöktüm. Yine çaresizliğimle baş başa kalmıştım.

Tamer'den kaçmıştım kaçmasına da şimdi ya ondan daha ahlaksız ve vicdansız birine denk geldiysem. Hiçbir zaman düzgün olmayan hayatım daha da beter bir hal alacaktı.

Gözlerim tekrar oda da gezindi belki bir ihtimal diye pencereye baktım lakin yine umutlarım yok olmuştu. Pencerede demir korkuluklar bana kötü gülümsemeyle bakıyordu.

Odanın içerisine baktım bu defa oturduğum yatak epeyce genişti. Olduğum oda da aslında çok hatta çok fazla genişti odanın içerisinde ayrı bir oturma grubu dört tane kapı çıkış kapısıyla beraber.

Cilalı parlak zemin ayna gibi parlıyordu odanın her yerinin siyah olmasına rağmen kasvetli bir havaya sahip değildi. Misafir odası olmayacak kadar gösterişliydi. Peki beni neden kendi odasına kilitlemişti. Belki burası onun odası değil hatta belki onun evi bile değildir. Bu düşünce rahatsız olmamı sağlamıştı, başka birisinin özel odasında olmak..

Gerçi bir başkasının ya da onun ne fark eder ki sonuçta özel alan sanki onun odası olsa rahat olmam gerekiyormuş gibi ama bu düşünce mideme kramplar girmesine neden olmuştu. Akşam gözlü canavarın bu oda da uyuduğunu hayal etmek yada bu oda da vakit geçirdiğini bilmek içimi huzursuzlukla çarpmıştı. Bu odada kalmak istemiyordum.

Evde yankılanan zil sesi beni düşünceler tufanından sert bir şekilde çıkarmıştı. Gelen kimdi acaba? Buradan çıkmam için yardım eder miydi?

Bir cesaretle kapıyı yumruklamaya başladım. ''İmdatt! Yardım edin! Burdayım!! Lütfen yardım edinn! Sesimi duyan yok mu? Ben bir şey yapmadım lütfen çıkarın beni burdan!!'' Korkuyordum ya gelen kişi onunla iş birliği içindeyse ya akşam gözlü canavar buraya gelirse? 

Göz pınarlarım yine dolmuş kesesindeki yağmur tanelerini bir bir bırakmıştı yanağıma. Derin bir nefes alıp geri çekildim. Benim geri çekilmem ile beraber kapıdan yine klik sesi gelmişti. Gözlerim korkuyla büyümüştü. Aldığım nefes boğazımda tıkalı kalmış elimin refleks olarak boğazıma gitmemesini zor önlüyordum. Simsiyah katran karası öfkeden daha da koyulaşmış gece zehri gözleri gözlerime odaklandı.

ZEMHERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin