Uyanmıştım, gözlerimi yoonginin kollarında onun bedeninde doğan güneşle açmıştım. Kafamı kaldırmıştım kıpırdamamdan rahatsız olmuş olmalı ki huysuz bir kedi gibi mırıldanarak daha sıkı sarmıştı beni...
Hiç bir açıklaması yoktu şuan bulunduğumuz durumun.
Ne olduğunu anlamamışken sarmıştı beni,aynı aşkının sardığı gibi.
Birden bire çıkıp gelmişti ve bende zaten onu deli gibi sevdiğim için kollarında bulmuştum kendimi...Birden bire beni bulmasının önemli bir sebebi olmalıydı.Olmalıydı çünkü ansızın evde unut artık diye sızlanırken bir bakmışım biri bana mesaj atıyor ve ne şanslı bir insanım ki o kişi de benim delicesine aşık olduğum min yoongi çıkıyor...
Şans,bu kelime bana uğramaz çünkü oldum olası şanssızım. O insanların inandığı dört yapraklı yonca bile şans getiremez bana. Lakin şans bana göre doğuştan gelir. Çünkü şanslı insanların iyi bir ailesi olur,şanslı insanların güzel evleri , paraları olur,şanslı insanlar her daim istediğini elde eder. Ama şansız insanlarında burnundan getirirler!
Yanımda ufak kıpırdanmalar ile gözlerimi yoongiye çevirdim. Uyanıyordu ve yüzündeki her mimik dikkat çekiyordu. Yüzünü buruşturarak uyandığında gözleri ilk önce odayı turlamış ardından bana dönmüştü.
"Jimin?"demişti sorgular bir şekilde şuan çok tatlıydı ve onun yanaklarını ısırma isteğimi sonraya bırakıyordum çünkü bol bol ısıracaktım nasılsa!
"Hmm?" Diyerek ona biraz daha yanaşmıştım. Küçücük gözleri kocaman açılmıştı.''Gerçek misin sen?''diyerek beni sorguladığında hınzırca gülümseyip kolunu cimciklemiştim. Birden yerinden zıplayıp bütün evi inletecek bir acıyla bağırdığında kıkırdamış ve doğrulmuştum.
"Ne yapıyorsun sen!"diyerek kükrediğinde sakin olması için elimi önüne dur işareti yaparak konuşmaya başlamıştım. "Gerçek olduğunu anladın işte,uykunda canını acıtamazlar yoongi."dediğimde bana dönüp yanıma oturmuş ve saçlarımı karıştırarak."Uykusunda acı çekenlerde vardır jimin." Diyerek elini yüzünü yıkamaya gitmişti. Bense arkasından baka kalmıştım. Kim rüyada acı çekerdi ki?
Telefonumun yanıp sönmeye başlamasıyla hızlıca uzanıp yanımdaki sehpadan telefonu almıştım. Harika ve bakın ne unutmuşum...Anneme haber vermeyi!
Hızlıca telefonu açıp kulağıma götürdüğümde annem bas bas bağırmaya başlamış ve bende telefonu kulağımdan biraz uzaklaştırmak zorunda kalmıştım. Çünkü Tanrı aşkına sağır olmak için henüz çok gençtim.
'' Tanrıya şükürler olsun nerdesin sen jimin taelerdede değilmişsin başına bişey mi geldi olum ha iyimisin!''diyerek homurdanmaya başladığında kıkırdamış.''Hayır anne bir arkadaşımdayım.''diyerek cevap verdiğimde telefon elimden bir anda çekilip alınmıştı.Ben şaşkına yoongiye bakarken o telefonu kulağına götürmüş ve hırıltılı sesiyle''Jiminin annesi misiniz efendim?''dediğinde göz kulak kesilerek ne dediğini pür dikkat dinlemeye başlamışdım.
''evet efendim.''
''aslımda pek arkadaş sayılmayız...''
''Yani şöyle...aslında jimin söylese daha iyi olur''
''Elbete efendim ben size numaramdan mesaj atayım siz beni kaydedersiniz?''
''Min Yoongi''
''Tabi jimine ileteyim hatta bende ulaşmaya çalışırım''
''Pekala iyi günler.'
bana göz kırparak telefonu vermiş bir elimdeki telefona bir ona bakmıştım.''Ne yapıyorsun?''dediğimde yanıma oturup saçlamla oynamaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İmpossible Love
Fanfictionjimin aşık olmuştu ama sevdiği adam onun için ondan uzak durmak zorundaydı