Bölüm 14

17 4 16
                                    

Odamda takıntılı ola psikoloğun kim olduğunu öğrenmek için can atıyor,ordan oraya hızlıca koşuşturuyordum. içimde garip bir heyecan vardı açıkcası....Nedenini bilmiyordum. ama sanki yoongide olan hislerimi hisediyor gibiydim,hatta bence sanki değil kesinlikle hissediyodum ama neden? aşağıda korna çaldığında aşağı bakmış ve çok sürmeden psikolog adını taktığım kişinin geldiğini anlamıştım. Hızlıca telefonumu alıp aşağı indim. bakalım başıma neler gelecekti.

..........

Arabanın kapısını hızlıca açıp koltuğa yavaşça yerleşip kapıyı kapatmıştım.Kalbim istemsizce hızlı atıyordu ve buna engel olamıyordum. Nedenini fazla kestiremesemde bunu heyecanıma vermeye karar vermiştim.Yanıma hışımla döndüğümde beni izleyen bir beden ile karşılaşmıştım ama maske ve gözlük takmıştı... Yüzünü göremiyordum.

''Ya yüzünü açsana!''diyerek mızmızlanmaya başladığımda boğazını temizlemiş ve eline kağıt kalem alıp yazmıştı. ''Önce bir kafeye gidelim?sonra göstericem jimin.''biraz garipsemiştim neden konuşmak yerine yazıyordu ki mantıksızdı.''Umm,peki ama neden konuşmuyorsun?''diyerek merakla sorduğumda deftere bir şeyler yazıp verdiğinde elime alıp okumuştum.''Eğer sesimi duyarsan tanırsın kafeye gittiğimde konuşucaz.''garipseyerek ona baktığımda omuz silkmiş arabayı çalıştırmıştı.Ne yani şimdi ben onu tanıyormuydum? kim olabilirdiki?Ayrıca şuan benim evde oturup şarkı yazmam gerekiyordu.....

Sessiz geçen yollarda iyiyce sıkılıp arkama yaslanmış ve koltuktaki tanıdık kokuyla uykuya kendimi vermek istemiştim.Her şey garipti fazlasıyla garip taenin yada jungkookun şaka yapma ihtimali vardı ama...Bu adamın onlarla hiç bir alakası yoktu tanıdık geliyordu ama kim? Kim olabilirdi ki? daha fazla düşünmek istemeyip arkama yaslanmış ve kendimi de uykunun kollarına bırakmıştım.

......

Biraz uyuduktan sonra uyanmış ama arabada olmadığımı fark etmiştim.Etrafıma biraz bakınarak nerde olduğumu anlamaya çalışmıştım.Bir yatak odasında yumuşak yatağın üstünde olduğumu anlayıp sertçe yutkunmuştum.En son kafeye gidecektik ve ben arabada uyuya kalmıştım kendime tanımadıdığım birinin arabasında uyuduğum için lanet ederken odaya siyah giyinimli olan psikolog lakabını taktığım ama aslında galiba sapık olan beden giriş yaptığında hızla doğruldum. Gözlerim ve ağzım aynı oranda açılırken yanıma uzanan bedene bakmıştım.

"Ne yapıyorsun !Nerdeyim ben? Pis sapık hiç utanmıyormusun?"Elini havaya kaldırıp susmamı istemiş. Tam ağzımı tekrar açıcaken şapkasını çıkarmış ve siyah saçlarını göstermişti önce. Ben merakla ona bakarken gözlük ve maskesi hala yüzündeydi. Elimle uzanıp önce gözlüğüne uzandığımda açıp açmamak arasında kalmıştım.Elimi havada durdurduğumda ya kaşlarını çatmıştı. Ya yüzünü açtığımda saldırırsa diye düşünmeden de edemiyordum.Sonuçta yataktaydık... Ben gene kendimi fesat düşüncelerden alı koyamazken yanaklarıma kanın hücum ettiğini düşünüyordum. Böyle düşünmem yanlıştı daha yeni görüyordum nasılsa değilmi.....

En sonunda düşünmeyi bırakmış ve havada duran elimi gözlüklerine uzatarak tutmuş ve yavaşça gözlerinden çekmiştim. Ama beklediğim manzara kesinlikle min yoonginin kedi gözleri değildi! Emin olmak için maskeye uzanıp hızlıca çıkarınca ince dudaklarla karşılaşmıştım. Siktir şuan min yoongi karşımda duruyordu. Ben bunca zaman o olduğunu bilmeden min yoongi ile konuşmuşum meğer... Utançtan en çok ölmemi sağlayan neydi biliyor musunuz? min yoongiye aşkımı o olduğunu bilmeden açık açık ilan etmem......

Kızarmış olduğumdan emin olarak yüzüne baktığımda yarım ağız sırıttığını görerek utancım daha da artarken üstüme eğilmesini beklemiyordum? Her an kalp krizinden ölebilirdim! "N-napıyorsun y-yoongi b-beni...'' diyerek cesaret ederek gözlerine baktığımda hala daha sırıttığını görmüştüm.

"N-neden s-sırıtıyorsun?" Sonunda gülmeye başladığında hayranlıkla güldüğünde ortaya çıkan diş etlerini ve incilerini izlemiştim. Sonrasında "Biraz uyu seninle bir şey konuşacağız." Diyerek tekrar ifadesiz yüzüne büründüğünde tamam anlamında kafamı sallamıştım.Bazen korkunç olabiliyordu aslında çoğu zaman onu zaten böyle görüyordum ama.....Şuan uyumaktan çok benimle ne konuşacağını öğrenmem gerekiyordu. Numaramı bulup bir şekilde bana ulaşmıştı ve bana benden hoşlandığını söylemişti.Ondan hoşlandığımı bilmeme rağmen benden uzak durmuştu bunun nedeni ne olabilirdiki? Bir anda maskesini açması ve...ve benimle acil bir konu konuşmak istemişti...Tanrı aşkına böyle bir durumda uyumam ne kadar doğru olabilirdi ki? Tam kalkacakken arkamdan iki kol beni sarmıştı.

''Dinle küçük meleğim sözümü kesme ve beni dinle'' Kolları arasında ona döndüğümde gülümseyerek bana bakıyordu.belki tam şuanda arkama bakmamam gerekiyordu,arkama bakmadan kaçmam gerekiyordu ama yapamazdım işte belki içimde ki sesden , belki sımsıkı tutunduğum kolun kopmasından.....Saçlarımı okşarken şaşkınlıkla ona bakıyordum. Gülümseyerek bana bakmaya başlamış ve uzun bir süreden sonra boğazını temizlemişti ama ben çoktan mayışmıştım bile....''Bunu uzun süredir yapmak istiyordum saçlarını okşamak seni sarmak''Sesiyle kendime gelmiş ve  kapatığım gözlerimi açmıştım.Saçlarımı okşamak hayalimiydi yani  sormak istemiştim ama bir şekilde çekinmiştim işte. ''Evet hayalim saçlarını okşamaktı''diye mırıldığında istemsizce bir hıçkırık kaçmıştı dudaklarımdan.Hayal gibiydi.Her şey o kadar güzel bir rüya gibiydi.Uyanırsam diye o kadar çok korkuyordum ki.O maskenin altından hiç beklemediğim umudumu yitirdiğim yoongi çıkarken bana beni sevdiğini defalarca söylemişken korkuyordum.

''Jimin!''demişti beni kendine çekip saçlarıma öpücüklerini koyarken.Ağlama dememişti ihtiyacım vardı biliyordu.İmkansız gibiydi onca gördüğüm şeyden sonra şimdi beni sarması imkansız gibiydi burnumu çekip boynuna yerleşip kokusunu içime çekmiştim.

Konuşmak istiyordum şimdi konuşmam lazımdı kendimde konuşacak güç ararken Yoonginin titreyen sesini duymuştum.''Neden ağlıyorsun?'' Diyerek sorduğunda nihayet  kafamı kaldırıp yüzüne bakabilecek  gücü kendimde bulmuştum. ''Neden!'' demiştim kızgın bir ifadede takmaya çalışarak yüzüme....Sadece bakmıştı aramızdan dakikalar akıp giderken  tek bir kelime bile etmemiş konuşmamı beklemişti.Sonunda ağzımı açabildiğimde sinirli bir şekilde konuşmaya başlamıştım.''Neden yoongi seni unutmaya çalışırken neden karşıma çıkıyorsun?-hıck- benden...benden ne istiyorsun?Peşini bıraktım işte ne istiyorsun'' Demiştim bıkmışça içimdeki çığlığı tutmayarak bırak beni diye bağırarak debelenmeye başlamıştım küçük ellerimi yumruk yapmış göğsüne  vuruyordum. neye çok kızmıştım tam umudumu yitirince gelmesine mi?Bilmiyordum,hiç bir şey bilmiyordum.Sonunda debelenmeden yorgun düşmüştüm. Beni kollarına çekip sarmalamış saçlarımı okşamıştı.''seni seviyorum jiminie şimdi uyu...uyu ki sakinleşebilesin. Yanından gitmeyeceğim.''dediğinde gözlerimi yüzüne çıkarmıştım.Kalbim yerimden çıkıcak gibi atarken o tavana bakıyordu.Hayatımın en mutlu anlarından biriydi.Tamamen umutsuz geçiceğini düşündüğüm günümü şenlendirmişti.Kafasını bana çevirdiğinde gülümseyip anlımı öpmüş ''Her şeyi anlatacağım ama biraz uyu''dediğinde kafamla onaylamıştım onu daha fazla düşünmek istemiyordum..ama beni sevdiğini söylemişti.O kadar çok duygu karmaşasına girmiştim ki bipolar olduğuna düşünmeye başlamıştım.

yoonginin boynuna sokulup kokusunu içime çekmiştim.Kollarının arasında mayışırken kalp atışlarını duymuştum.Çok hızlı atıyordu.Benim kalbimde bu kadar hızlı mı atıyordu? Kıkırdayarak dahada çok yaklaştığımda ve gözlerimi kapatığımda kendimi tamamen huzura teslim etmiştim....Uykuya....Ama en önemliside min yoonginin kollarında huzura..

......

Bölüm bitmek

Siz sövmek

Ben gitmek

Ne yaşıyorum bilmemek

Neyse bb

İmpossible LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin