Yj!!Bg!!

1.4K 88 53
                                    


"Beomgyu-ah."

"Efendim, Yj?"

"Eğer burdan çok uzağa gitmem gerekseydi...ne kadar üzülürdün?"

"Çok üzülürdüm, mahvolurdum Yj." Dedikten sonra oturduğum salıncakta sallanmaya devam ederken içtiğim sütün bittiğini fark etmiştim. Elimdeki boş süt kutusunu ne yapacağımı düşünürken yerde duran çantamın üzerine koydum ve geri sallanmaya başladım.

O gün bana o soruyu sorduğunda ciddi olduğunu bilmiyordum, anladığımda ise hissettiğim hayal kırıklığı dün gibi aklımdaydı.

Ayaklarımı yere sürtüp sallanmayı bıraktım ve salıncaktan kalkıp yerdeki çantamı aldım. Geç oluyordu yeterince anılarım depreştiğine ve kendimi üzdüğüme göre, şimdi hiçbir şey olmamış gibi devam edebilirdim.

Buraya hemen bir kaç adım uzaklıkta olan kafeye doğru ilerlerken içimdeki titremeye engel olamamıştım. Sallanırken bu kadar soğuk hissetmiyordum şimdi neden bu kadar üşüyorum?

Ellerimi ceplerime koyup koşar adımlarla pembe tabelası olan kafeye ilerledim. Uzaktan bile ne kadar sıcak bir havası olduğu belli oluyordu. Biraz daha vintage tarzı vardı ve her şey ahşaptandı, şehirde olmamıza rağmen tamamen bir kasabadaki bir kafe havası veriyordu. Bunu seviyordum orda çalışmak güzeldi, beni rahatlatan tek yerlerden biri orasıymış gibiydi. Ben biraz daha pastel ve yumuşak şeyleri seviyordum, bu kafe tam bana göreydi.

"Ben geldim!"

"Oh, Beomgyu. Hoşgeldin." Bayan Misu'ya gülümsedim ve arka tarafa doğru ilerledim.

Bugün tüm gece çalışacağım, kafamın dağılması için güzel bir gece olacak.

~

"Bugün de iyi çalıştın. Görüşürüz." Bayan Misu'ya karşı saygı amaçlı eğilip el salladıktan sonra saatler önce girdiğim kapıdan çıktım.

Burası çok olmasa da popüler bir kafeydi, özellikle geceleri bir çok kişi geliyordu. Genellikle ya arkadaşlarıyla, ya çalışmak için yada öylesine oturmak için gelenler oluyordu. Demiştim, kafa dağıtmak için oldukça iyi bir yer.

Güneş yavaş yavaş etrafı aydınlatmaya başlarken dünden daha az olsa da hafif bir serinlik vardı. Bu havayı seviyordum, sabah saatlerinde titreten o soğuk beni hasta etmiyordu ve rahatça yürüyebiliyordum. Çok çabuk hasta olan bir yapım vardı.

Yaklaşık yarım saatlik bir yürüyüşün ardından eve geldiğimde cebimden anahtarımı çıkarttım ve kapının kilidini açtım.

Evin içerisindeki sıcaklık yüzüme vurduğunda gülümsedim ve arkamdan kapıyı kapattım.

Bu hissi çok daha fazla seviyordum, eve girdiğimdeki o kendime ait kokum ve o sıcaklık. Beni acayip mayıştırıyordu.

Ayakkabılarımı çıkartıp hızlıca salona ilerledim. Bu evinde benim için kafeden pek bir farkı yoktu, beni rahatlatıyordu.

Kendimi büyük koltuğa atıp gözlerimi kapattım. Geceleri uyanık kalmayı seviyorum ama uyumayı daha da seviyorum. Tüm her şeyden uzaklaşmanın en güzel yolu.

Tam uykuya dalacağım sırada telefonumun çalmasıyla kaşlarımı çattım. Gözlerimi açmadan yere koyduğum çantama doğru uzanıp içinden çalan telefonumu aradım. Sonunda elime geldiğinde aramayı bir şekilde onaylayıp telefonumu kulağıma koydum.

"Kimsin?"

"Ne?! Beni kaydetmedin mi?!"

"Kai...kaydettim sadece şu an gözlerimi açamıyorum."

"Ah, demek bu gece de çalıştın. Bize gelsene dinlenirsin."

"Kendi evim var huening."

"Doğru."

"Niye aradın beni, uyuyacaktım."

"Ah doğru, pardon. Şey biliyorsun tatile girdik beraber geziye çıkmak ister misin?"

"Bunun için mi sabahın 5'inde aradın beni?"

"İnan bana aylardır bu günü bekliyordum, uyumadım bu gece." Kai gülerek konuştuğunda gülümsedim.

"Bizimkiler ne dedi?"

"Taehyun ve Soobin geliyor."

"Başka bizimki yok zaten, tamam ne zaman gideceğiz?"

"Soobin babasından zar zor almış arabayı, bu gece çıkar bir kaç güne döneriz."

"Tamam beni uyandırırsınız. Görüşürüz."

"Tamamdır, iyi uykular. Rüyanda beni gö-"
Kai'nin yüzüne telefonu kapattıktan sonra yüz üstü yattığım koltuktan kalkıp elimdeki telefonumla beraber odama ilerledim.

Aralık olan perdelerden içeriye giren loş ışıklı olan odamın kapısını açık bırakıp kendimi yatağıma attım ve telefonumu şarja taktım. O sırada baş ucumda duran fotoğrafla göz göze gelince yutkundum.

Geri gözlerimi kapatıp sırt üstü yattım ve derin bir nefes aldım.

Şu an ne yaptığını merak ediyorum...
Kiminle ve nerde olduğunu,
Seni merak ediyorum Yj.

"Ben gidiyorum!"

"Dikkatli ol, montunu giydin mi?!" Beomgyu annesini dinlemeden koşar adımlarla evden çıkıp bahçeye ilerlerken çoktan çimlerde oturan bedeni gördüğünde gülümsedi.

"Yj!" Yeonjun sadece onun söylediğini duymaktan hoşlandığı adının kısaltmasını Beomgyu'dan duyduğunda gülümseyerek arkasını döndü.

"Bg!" Beomgyu Yeonjun'un yanına yaklaştığında Yeonjun ayağı kalktı.

"Hoşgeldi-" Beomgyu kollarını Yeonjun'un boynuna sardığında Yeonjun şaşkınca öylece kala kalmıştı.

"Seni özledim, tatilleri sevmiyorum." Yeonjun kendine geldiğinde gülerek kollarını Beomgyu'nun beline sardı. Gözlerini kapatıp kafasını omzuna koydu ve kokusunu içine çekti. Onu rahatlatan tek şey sevdiğinin kokusuydu.

Yj Beomgyu'dan hoşlanıyordu.

"Bende, bende tatilleri sevmiyorum." Beomgyu geriye çekilip Yeonjun'a uzunca baktı.

"İlerde...beraber tatile çıkalım mı?" Yeonjun kaşlarını çattı.

"Anlamadım? İkimizde tatillerden nefret etmiyor muyduk?" Beomgyu kocaman gülümseyerek kafasını salladı.

"Ediyoruz ama beraber olursak, hiçbir şeyden nefret etmeyiz."

•When we were young•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin