Oda

503 50 70
                                    


"Woah, seni araba sürerken hiç görmemiştim." Yeonjun cümlemle gözlerini yoldan ayırmadan gülünce cebimden telefonumu çıkarttım.

Kameraya tıkladıktan sonra Yeonjun'a döndüm ve onu çekmeye başladım.

"Ne yapıyorsun?" Yeonjun gülerek ara sıra yoldan gözlerini çekip bana bakmaya başladığında bende güldüm ve fotoğraf çekmeyi bırakıp video çekmeye başladım.

"Yeonjun-shi araba sürerken çok havalı~"

"Öyle mi?" Kafamla onu onayladığımda kısa bir süreliğine bana baktı ve geri önüne döndü.

"Beomgyu-shi beni çekerken çok tatlı~"

Demekki hala tatlıydım.

Gülerek videoyu kapattım ve önüne döndüm.

Biraz sessizliğin ardından aklıma gelen şeyle yutkundum.

"Bunu şimdi sormak pek mantıklı değil ama babanla hiç konuştun mu?" Sorduğum soruyla Yeonjun kafasını iki yana salladı.

"En sonki tartışmamızdan sonra sadece izinliyim diye mesaj attım." Kafamı olumlu anlamda salladım ve arkama yaslandım.

"Doğru olanı yaptın, senin bir suçun yok."

"Yine de biraz endişeliyim, şirketten hiç bu kadar uzaklaşmamıştım." Şaşkınca gözlerimi araladım.

"Amerika'da bile mi?" Yeonjun tebessümle kafasını salladığında dudaklarımı büzdüm.

"En azından orda hayatını yaşamalıydın."

"Sorun yok beomgyu, bir gün seninle gezebiliriz." Kafamı iki yana salladım ve gözlerimi kapattım.

"Olmaz."

"Ne? Neden?"

"İngilizcem iyi değil." Yeonjun cümlemle kahkaha attığında kaşlarımı çatıp ona döndüm.

"Ne? Bir aralar belki Amerika'da seni bulurum diye İngilizce çalıştım ama sonra beceremedim."

"Cidden mi? Beni bulmayı bu kadar istiyor muydun?"

"Heralde, o zamanlar aklıma gelen her şeyi denedim." Yeonjun kıkırdadığında gülümsedim.

"Yani? Amerika'ya gitmek istemiyor musun?"

"Güzel olurdu ama sadece sen olursan." Yeonjun cümlemle arabayı kenara çekip durduğunda merakla ona döndüm.

Kemerini çıkartıp bana döndü ve gülümseyerek elini uzattı.

"Pekala, söz veriyorum ilerde seni Amerika'ya götüreceğim...."

Yeonjun'un henüz bitirmediği cümlesiyle gülümsedim, eğer düşündüğüm gibi bitirirse cümlesini....kalbimi buraya bırakabilirim.

"O zamana kadar söz ver bana, bensiz kimseyle Amerika'ya gitmeyeceksin."

Kalbimi bıraktım.

Dolan gözlerimle bana uzattığı serçe parmağını tuttum.

"Sensiz hiçbir tatili sevmeyeceğim ve Amerika'ya da gitmeyeceğim."

On yıl önce Daegu için verdiğimiz bu sözü şimdi tutabilecek miyiz? Gerçekten Amerika'ya onunla gitmek istiyordum.

~

Geldiğimiz villada gözlerimi gezdirirken Yeonjun arabadan valizleri taşıyordu.

"Cidden, burası bu kadar büyük müydü?!"

"Tabiki, yolda gelirken bahsetmiştim ya." Heyecanla Yeonjun'un bavulu bıraktığı dış kapıya ilerledim ve ona baktım.

"Bu kadar büyük olduğunu söylememiştin!" Gülerek dudaklarıma bir öpücük bıraktı ve yüzünü yüzüme yakın tutmaya devam etti.

•When we were young•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin