Uzun yıllardır devam eden savaşın sonucunda bir anlaşmaya varıldı. Bir düello yapıldı. Ve düelloda galip gelen taraf Querdinler oldu. Fakat bunu hazmedemeyen insanlar büyücüler yardımı ile Querdinlileri yer altına hapsetti. Bu olaydan sonra Querdinler o insanları sonsuza kadar lanetledi.
- Umut, hadi gidiyoruz!
Elinde tuttuğu kağıdımsı eski parçayı geri yerine koydu. Cebinden telefonunu çıkararak resmini çekti. Çantasını düzeltti ve gruba geri katıldı. Müzeden ayrılma zamanı gelmişti. Müzeden çıkıp, otobüslere bindiler. "Acaba nasıllar?" diye içinden geçirirken omuzunda bir sıcaklık hissederek düşüncelerinden ayrıldı.
- Bir sorun mu var, Umut?Yanına döndü ve arkadaşının yüzüne baktı:
- Hiç. Sadece bir şeyi merak ettim.
- Neyi?
- Boş ver. Önemli değil.
- Tamam?Tekrar önüne döndü. Bir süre sonra okula vardılar. Son ders saati olduğu için sınıflara gitmediler. Bahçede gözüne kestirdiği bankın yanına gidip oturdu. İstese eve gidebilirdi fakat kardeşini beklemesi lazımdı. Cebinden telefonunu çıkararak saate baktı. Daha 10 dakika vardı. Oyun oynamayı düşündü. Daha sonra vazgeçerek galerisini açtı. Resimlerin en başında olan kağıdımsı parçayı açtı. Ardından dikkatle incelemeye başladı. " ...hazmedemeyen insanlar büyücüler yardımı ile onları yer altına hapsetti... "
Bu söz canını sıkmıştı biraz. Sonra düşündü. " Bende bu kadar iğrenç bir insan mıyım? "
- Abi, hadi eve gidelim.
Yavaşça kafasını kaldırdı. Kardeşi gelmişti. O kadar dalmışki zili farketmemiş. Telefonunu cebine koyarak yavaşça ayağa kalktı. Yürümeye başladılar.
- Günün nasıldı Ela?
- Sıkıcı.
- (Hafif kıkırdama) Cidden mi?
- Her neyse (heyecanla) müze nasıldı?
- Güzel?
- Güzel mi? Querdinler hakkında neler öğrendin?
- Evde anlatırım her şeyi (hafif duraksama) ya da şimdi ister misin?
- Olur!
Cebinden telefonunu çıkardı ve kardeşine uzattı. Ardından ellerini geri cebine sokup yürümeye devam etti.
- Abi hani bizim daha önceden gittiğimiz bir tepecik vardı ya?
- Evet?
- Oraya tekrar gidelim mi?
- Hmm... Olabilir, hadi gidelim.
Yönlerini değiştirip tepeye gitmeye başladılar. Yavaşça tepeye çıkarken dikkatle inceleme de yapıyorlardı. Ela'nın dikkatini bir şey çekerek:
- Abi şurada ki oyuk daha küçük değil miydi?
- Haklısın sanki, büyümüş?
- Vay vay vay! Burada kimleri görüyorum.Sesi duyan Ela ve Umut hızla arkalarına döndüler. Gelen çocuk Umut'a gülümseyerek adımlarını hızlandırdı.
- Ne var yine Eren?
- Hiç sadece dolanıyordum. Seni ve güzel kardeşini de görünce bir uğrayım dedim.
Bu cümlenin ardından pis pis gülmeye başladı. - Ne diyorsun lan sen?!
- Kardeşin diyorum, çok güzel.
- Seni-
Öfkeyle ona doğru atıldı Umut. İkiside yere düştü. Kendini hızla toparlayarak Umut, ona yumruk atmaya başladı.
- Abi yapma!
Ela onu durdurmaya çalışsada nafile. Hemen kendini toplayarak Umut'un karnına yumruk attı, sonra da ayağını kurtararak tekme attı Eren. Umut yere düştü. Ardından hızlıca ikiside toparlanarak ayağa kalktı. Eren ona yumruk atmaya çalışır. Fakat Umut yumruğu eliyle tutar. Diğer eliyle de Eren'in yakasını tutarak kendine çeker ve burnuna kafa atar. Eren burnunu tutarak arkaya doğru sendeler.
- Ela çantamı al, hadi eve gidiyoruz.
Ela yerden çantayı almak için uzanır.
- O kadar çabuk değil seni sikik!
Umut yüzüne sert bir yumruk yiyerek arkaya sendeler. Fakat arkası boşluk olduğu için yarığın içine düşer.
- ELA!
- ABİ!Ela öne doğru atılır. Abisini karanlığa gömülmeden son kez görür.
- Hassiktir!
Eren hızlıca arkasına bile bakmadan oradan kaçar. Ela karanlığa bakarak ağlamaya başlar.
- Abi..?■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■■
Heyy Selam Ben İsimsiz Katil. Bu da benim hakkımdaki hikayenin ilk bölümü.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Görüşmek üzere kendinize iyi bakın. Bay bay <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querdin Krallığı
No FicciónBenim yani kutsal Querdin ırkının prensesi Nehir'in hayatını ele alan hayal-kurgu bir hikayedir. Yazacağım hikaye serisinin ilk kitabıdır. İyi okumalar dilerim ^^