20

1.2K 129 68
                                    

iyi okumalar <333



"Hey Hinataaa!" Yachi sırasında dünyadan soyutlanmış bir şekilde oturan Hinata'nın önünde bağırmaktan yorulmuştu.

"Ya Kozume! Hinata beni takmıyor, bir şeyler yap." Ağzı pirinç toplarıyla dolu olan Kenma baygın baygın Yachi'ye baktı ve elleriyle dolu olan ağzını işaret etti.
"Önünden kaçıran mı var be? Doğru düzgün yesene sen de!" Kenma ağzındakileri yutup ayağa kalktı ve gitmeden önce Yachi'nin saçlarını karıştırdı.
"Maalesef Sarışın... Sevgilim bekler."

 Yachi şokla Kenma'nın sınıftan çıkışını izledi.
"Hinata! Hinata görüyor musun? Kozume de hanımcı oldu. İnanamıyorum bu o olamaz."

Hinata ise söylenen Yachi'yi algılasa bile cevap veremiyordu. Elini sıkıp kendi yanağına bir yumruk attı.
"Napıyorsun ya? Sakin ol." Yachi Hinata'nın yanına geldi ve ellerini tutup yüzünden uzaklaştırdı. 
"Bir şey var sende. İki derstir bir garipsin. Öğle yemeği teneffüsündeyiz ama kantine bile koşmadık." Yachii hüzünle Hinata'ya baktı.

"Sorun olmasına da gerek yok Shoyo ama çok kilo verdin. Artık doğru düzgün yediğin yok. Yapma lütfen böyle. Hiçbir şey senin sağlığından önemli değil sonuçta. Hem belli etmese de Kenma da çok endişeli aynı benim gibi. Lütfen bana dertlerini anlat ki sana yardım edebileyim."

Hinata bir çıkma teklifi olayından nasıl oldu da hayatındaki problemlerine gelmişlerdi anlayamıyordu. Gözünden birkaç damla yaş aktığını fark edince hemen sildi. Elinden geldiğince içten bir gülümsemeyi yüzüne oturttu ve Yachi'nin bakışlarına karşılık verdi.

"Ben... Şu an anlatmak istemediğim ailevi olaylar yaşıyorum. Zaten anladığınızın farkındayım ve benim için sustuğunuz için size minnettarım. Ama bu ailevi meselelerin bugün olan olayla hiç ilgisi yok." Yachi kaşlarını çattı ve kollarını bağladı.
"Ya ne oldu o zaman?" dedi düşünceli bir ifadeyle. 

Hinata uzatmanın anlamı olmadığından lafı dolandırmadan konuştu.
"Kageyama bana 'Sevgilim olsana.' dedi." Yachi anlık şaşkınlıkla tepki veremeyine Hinata onu omzundan şöyle bir sarstı. Kız heyecanla yerinden fırladı ve elleriyle Hinata'nın turuncu kafasını tutup sallamaya başladı.
"Oha! Oha, oha ohaaaa! Ya sen ne dedin? Sarıldınız mı? Öpüştünüz mü? Ona çiçek verdin mi? Tam papatyacı tipi var onda. Keşke papatya verseydin."

Hinata Yachi'nin hala kafasını sallayan ellerini kendisinden ayırıp homurdandı.
"Kızım napıyorsun ya? Beynim bulamaca döndü." Yachi bu sefer zıplamaya başadı.
"Shoyo-kun bu çok büyük bir olay. İlk defa bir sevgilini bu kadar sevdim ya!"

Hinata gergince ensesini kaşıdı ve başını öne eğdi. Yaklaşık beş saniye sonra bir sorun olduğunu fark eden Yachi zıplamayı kesti ve Hinata'nın çenesini tutup kendisine bakmaya zorladı. 

"Saçmaladın değil mi? Reddetmedin umarım." dedi sıkıntıyla. Hinata iç geçirdi
"Reddetmedim ama reddettim de. Korktum ve düşünmem lazım tarzında bir şeyler mırıldandım. Sonra onun da modu düştü tabii. Zil çaldı zaten ben de hemen fırsat bu fırsat ders ingilizce hoca kızar bahanesiyle koşarak sınıfa geldim."

Yachi Hinata'yı elinden tutup kaldırdı ve çantasından kedili cüzdanını çıkarttı. 
"Tamam çok da sıçıp batırmamışsın. Çocuğa sonuçta ilk sen ondan hoşlandığını söyledin değil mi? Yanlış anlamaz seni. Birer ramen alalım sonra da Kageyama'yı bulalım."

Sonra iki arkadaş kol kola kantine indiler. Hinata bu kadar iyi yürekli bir arkadaşı olduğu için o kadar şanslıydı ki ağlayacak kıvama gelmişti.

Beş dakikalık yemek sırasının ardından ellerinde birer ramen ve çikolatayla bahçenin yolunu tutmuşlardı. Tam çardakların oldukları bölgeye girecekkken Hinata elinde tuttuklsrını Yachi'ye verdi ve eğilip çözülen ayakkabı bağcıklarını bağlamaya başladı.

Zaten olan da o sırada oldu. Kafasına gülle gibi bir voleybol topu inen çocuk yeri boyladı.
"Hassiktir ya!" Tam yanından çığlık koparan Yachi ellerindekileri yanlarına bıraktı ve hemen Hinata'nın yanına eğildi.
"Ya Shoyo şu işe bak. İyi misin? Bir yerin acıdı mı?" Hinata üzerindekileri tozları silkeleyerek ayaklandı.
"Acıdı tabi lan! Hangi orospu çocuğu attı o topu?" 
Hinata'nın karşısında bir üst sınıfttan beyaz saçlı izbandut bir tip dikildi.
"Benim. Bir sorun mu var?"

Hinata sabır çekercesine burun kemerini sıkarken Yachi hemen ona doğru sokuldu ve kulağına fısıldadı. "Hinata bu Aone Takanobu, valla kırk yıl anamızı ağlatır." 

Hinata o kadar sinirliydi ki Yachi'nin dediğine kulak asmadı ve bir adım öne çıktı. Çocuk resmen kafasını yarmıştı ve bir sorun yokmuş gibi artist artist davranıyordu.
"Oğlum var tabii ki bir sorun. Top patladı kafamda. Ruh hastası mısın sen?"

Karşısındaki Aone zerre mimik oynatmadan yerde duran havası inmiş topu aldı ve şöyle bir yokladı.
"Evet inmiş cidden."
Hinata şaşkınca çocuğa baktı. Yachi onu kolundan tutup geri çekmeye çalışıyordu.
"Salak falan mısın sen? Yoksa çok iyi rol mu kesiyorsun ha?"

Etraflarında çoktan on on beş kişi toplanmıştı. Aone hiçbirini takmadan tek kelime dahi etmeden arkasını döndü ve geldiği yöne doğru gitmeye başladı. 
Hinata da gergince Aone'ye sırtını dönünce Yachi elini göğsüne koyup rahat bir nefes verdi. Tam o sırada Hinata öfkeyle bağırdı ve arkası dönük Aone ne olduğunu anlayamadan onun sırtına atladı.

"AAAY HINATAA! NAPIYORSUN İN ÇABUK AŞAĞI!" Yachi arkasından  can havliyle bağırırken Hinata onu üstünden silkelemeye çalışan Aone'ye sımsıkı yapışmış saçını başını yolmaya çalışıyordu.
"Lan sen ruh hastası mısın? Özür dilesene it herif! Top patlattın lan kafamda! TOP TOP!"

Hinata etrafından ona bağıranları asla iplemediği sırada güçlü bir çift el onu kavradığı gibi Aone'nin sırtından ayırdı ve yere indirmeden zıt tarafa doğru taşımaya başladı.
"Lan Atsumu! Aone'yle konuşun halledin ben şu salağı buradan uzaklaştırıyorum."
"Tamam kanka sen rahat ol!" Hinata şokla gülerek Aone'ye doğru koşan Atsumu'ya baktı.

"Kimmiş salak ha? Kimmiş? Ben miyim? Ruh hastası herif beynimi sikti ama ben miyim?"
Hinata bütün yol bağırdı ama Kageyama onu indirene kadar hiçbir şey söylemedi. Sonunda ikisi de bir banka yerleşince Kageyama ona sarıldı.

"Salaksın çünkü çocuğun üzerine atladın ve kesin öğretmenler de gördü. Başın belaya girecek. Aileni arayacaklar, aranız falan bozulacak." Hinata iç geçirdi ve çenesini yavaşça Kageyama'nın omzuna bıraktı. Bir sarılmayla saniyesinde sakinleşmişti. Kendi kendisine güldü, babasıyla arasına iyi denilemezdi zaten.

"Sorun değil. Çok gergindim, kendimi tutamadım." Kageyama yavaşça sırtını okşadı.
"Biliyorum." Hinata kelimeleri aklında toparladı ve konuştu.

"Kageyama... Üzgünüm çok heyecanlandım ve kaçtım o teneffüsün sonunda." Kageyama omzunu silkti.
"Sorun etmedim." 

Hinata bedenlerini ayırdı ve Kageyama'nın gözlerinin içine baktı.;
"Eğer... Eğer hala teklifin geçerliyse senin sevgilin olmayı çok çok isterim." 
Kageyama duraksamadan kocaman gülümsedi ve eliyle Hinata'nın alnına düşen saçlarını kaldırdı. Dudaklarını büzerek konuştu.
"Alnında kıpkırmızı bir iz var ve sanırım biraz da kan oturmuş ama normal tenin bembeyaz sonuçta." Hinata tam cevap isteyecekken Kageyama tekrardan konuştu.

"Bir alnını öpeyim de geçsin ha? Sevgilim?" İkili bu salak cümleyle birlikte alay ederken Hinata'nın karnındaki kelebekler beklediğinden çabuk öldüler. 

"Siktir Hinata. Felsefeci karı geliyor!"



Selaaaaaaaaam. 1000 kelimelik uzun bir bölüm yazdım ulan!
Yordu...
Oruç oruç bir de ders çalışma kafası derken imanım gevredi ama hallettim np

Umarım güzel olmuştur ya biraz garip bir olay örgüsü oldu.

HAYIRLISIYLA UZATTIK FICİ BAKALIMMMM

YORUMLARI ALALIM CANLAR SEVİYORUM SİZİ

XOXO

my first love ♪ kagehinaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin