Elimdeki mumları yatağımın yanındaki komidinin üzerine bırakıp eriyen damlaların yere düşmemesi için altına kağıt serdim.
Hava yağmurlu, sisli ve çok korkutucuydu. Evde tek başımaydım. Babamın ödemediği faturalar yüzünden elektrikler gitmiş ve hem ışıksız hemde aç kalmıştım.
Odamdan ayrılmadan önce rafın üzerindeki fenerimi alıp mutfağa gittim. Buranın odamdan tek farkı çok daha karanlık olmasıydı ama en azından sokak lambaları sayesinde içeriye az da olsa ışık demeti geliyordu. Bu işimi görürdü.
Mikrodalganın içine baktığımda dünki üç pizzanın hâlâ aynı durduğunu görünce derin bir oh çektim. Tabağı içinden çıkardım fakat çok soğuklardı ve yenebilecek kıvamda olduğundan şüpheliydim.
Hemen pes edemezdim. Rafların birinden yanmaz tavayı alıp kilerdeki ocağı çıkarttım, ocağın altını yakıp tavanın üzerine pizzaları dizdim ve kapağını üzerine kapadım.
Buzdolabında bugün okuldan dönerken aldığım meyveli yoğurdu çıkarıp kendime güzel bir sofra hazırlamak istedim. Babamın cips paketlerinin nerede olduğunu tahmin etmek zor olmamıştı, buzdolabının tepesine bırakmıştı.
Bir paket alıp açtım, içinden bir kaç tane çıkarıp yedim. Eğer bir dilek hakkım olsaydı bunu kesinlikle abur cuburların sonsuz olması için kullanabilirdim.
Buzdolabını tekrar açtığımda içecek bir şeyler ayarlayabilir miyim diye bakındım. Dolap babamın şampanyalarıyla doluydu içecek bir şey bulmak neredeyse imkansızdı. Dolabı umutsuzca kapatıp etrafıma bakındım.
Daha sonra meyve sepetindeki taze portakalları gördüğümde gözlerim yerinden çıkacaktı bunu hissetmiştim. Yüzümde büyük bir gülümsemeyle sıkacağı çıkartıp portakalların hepsini sıktım. Biraz fazla sıkmıştım galiba, iki sürahi çıkmıştı...
Pizzayı tavayla birlikte hazırladığım yiyeceklerin yanına götürdüm. Oturma odasına mumları taşıyıp etrafı iyice aydınlattım ve puf yastıklarımla odayı estetik bir hâle getirdim. Televizyon olmadığı için bilgisayardan önceden indirdiğim The Office serisine devam etmek istedim.
Bilgisayarı hazırlayıp masanın üzerine koydum. Geriye yapacak tek bir şey kalıyordu, pencereleri ve kapıları kilitleyip, lambaları söndürmek.
Her şey hallolduğunda bardağıma portakal suyunu doldurup videoyu açtım. Önündeki yiyecekleri birer birer ve çok yavaş bir şekilde yerken henüz beş dakika bile geçmemişti fakat birinin beni dikkatlice izlediğini hissediyordum.
Ve ben hissettiklerimde asla yanılmazdım. Kafamı çok hızlı bir şekilde çevirip etrafıma baktım ama hiçbir şey yoktu. Kendi kendime kuruntu yapıyordum yine galiba, bunu umursamayıp diziye geri döndüm.
Ama sonra çok güzel bir koku etrafı sardı, bu koku o kadar güzeldi ki tarif edilmesi mümkün değildi. Kokudan sonra çok tiz ve kısık bir ses kulaklarımda yankılandı. Duyduğum ses tek bir cümle söylüyordu.
"Merhaba Winter..."
Fic hiç beklemediğiniz bir sonla bitecek. :)
Ben yazmaya devam edeyim, yazdıktan hemen sonra yine bölüm atarım bu fic için heyecanlıyım 🧚🏻♀️
Ve bölüm gelene kadar çok fazla yorum yapıp etiket atın lütfen 🙇🏻♀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sillage ↮ winter + karina ✔
Horror❝Uyuduğumda yanıma gelip, beni kollarına alacaksın. Sırf bu yüzden gözlerimi kapatıyorum. Yanıma gel, rüyalarımı süsle, kokun üzerime sinsin. Sadece, yanıma gel.❞ ꒰✾꒱ Kim Min Jeong & Yoo Jimin ꒰✾꒱Start: 28 ocak 2022 ꒰✾꒱Finish: 10 haziran 2022 ꒰✾꒱©le...