Sabah telefonumun gereksiz gürültülü zil sesine uyandım.
Kim ayarladı bu telefon sesini? Doğru ya, Sinem kendi zil sesini kendisi ayarladı.
Yatağımın yanında duran komidinin üstünden telefonumu aldım ve açtım. Kulağıma dayadım. '' hıı?''Telefondan gelen ses çok neşeli ve enerjikti.
'' Mira! Daha kalkmadın mı? Sabah oldu sabah. Okula az kaldı. Hadi uyan.'' Bir elimle telefonu tutup diğeriyle gözümü ovuşturdum. Derin bir nefes alarak cevap verdim.
'' off niye okullar bu kadar erken açılıyor ki sanki? Bize gelsene birlikte gidelim. Hem kahvaltıda yapmamışsındır sen'' dedim. Üstümdeki örtüden kurtulup odamda bulunan küçük lavaboya gittim.
'' bak olabilir Ayça, Burak ve Ayaz'ı da alsam olur mu? Çünkü seni aradıktan sonra onları da arıyorum biliyorsun.'' Gülümsedim. '' kızım sen saat kaçta kalkıyorsun Sinem? Ayrıca bu da sorumu? Onlar da gelsin en azından tek başıma kahvaltı etmem.'' Telefonu hoparlöre aldım. Yüzümü yıkamak için musluğu açtım. Yüzüme çarpan serin su beni uyandırmaya yetmişti.
'' ya ben erken kalkmıyorum yani altı buçukta felan kalkıyorum.'' Yüzümü kurulamak için havluyu elime aldım. ''okul sekiz buçukta başlıyor ve sen altı buçukta uyanıyorsun. Ah neyse seni suçlamıyorum bende her sabah bakım kremleri, jeller maskeler felan yapsam bende altı buçukta kalkardım neyse saat daha yedi ekibi topla gel hizmetliler yine doldurmuştur sofrayı en azından yiyecekler çöpe gitmesin.'' Telefondan hafif bir gülme sesi geldi.
''tamam, tamam kabul ediyorum kendime bakıyorum ama çokta değil siz kendinize bakmıyorsunuz o kadar. Ayrıca Ayazgilin evine geldim kapatta onu arayayim on dakikaya sizin oradayız.'' Gözlerimi devirdim
" on yedi yaşında olduğunu unutma ve cildini genç yaşta bakım ürünleriyle mahvetme yeter. Ayrıca hadi hızlı gelin acıkmaya başladım.''Giysi dolabımı açtım. '' tamam, tamam'' geliyoruz hadi görüşürüz.'' Dedi. ''görüşürüz'' dedim ve telefonu kapatıp yatağımın üstüne fırlattım. Ve fırlatmam ile tekrar çalması bir oldu.
Ah! Gene ne var?
Diye düşünürken arayanın annem olduğunu gördüm. '' efendim anne?'' dedim bıkmış bir şekilde. '' Sanada günaydın kızım.'' Dedi sevecen bir ses tonuyla. Söyleyeceği şeyi çoktan ezber etmiştim. Her sabah ama her sabah aynı şeyi söylüyorlardı hem annem hemde babam.
'' kızım babanla erken saate alınmış bir toplantımız var. İş ile alakalı. Kahvaltıda yanında olamadığımız için üzgünüz ama mutlaka telafi edeceğiz söz veriyoruz. '' dedi içimi şiddetli bir öfke kapladı.
'' Sizin aptal mafya toplantılarınız ve geri zekâlı düşmanlarınızdan gına geldi. Ben, en azından bugün benimle, ailecek bir kahvaltı yapamaz mıydınız sanki anne? Ya bari bugün o işlerinizi bahane etmeseydiniz. Bahse varım bugünün ne olduğunu bile hatırlamıyorsunuzdur! '' sinirden elim ayağım titriyor gözlerim dolmaya başlıyordu.
'' saçmalama Mira ben senin annenim tabi ki seni doğurduğum günü hatırlıyorum. Ayrıca senin o aptal mafya işleri dediğin şey-'' sözünü kesen bendim
'' Benim güvenliğim için değil mi anne hep bu sözler. Ben büyüdüm anne, artık bu tür yalanlarınız bana sökmez. Ve madem doğum günümü hatırlıyorsunuz neden yanımda değilsiniz? Ayrıca bunun telafisi yok o yüzden tutamayacağınız sözlerde vermeyin!''
Telefonu yüzüne kapattım. Çok sinirliydim ve aynaya baktığımda ise çoğunlukla geceleri kendini gösteren kırmızı gözüm yansımamdan bana bakıyordu. Giysi dolabımın içindeki gizlenmiş kutuyu çıkartıp içindeki gerekli şırıngayı aradım. Ama o kadar sinirliydim ki her an her şeyi parçalayabilirdim. Kendi kendime nefes alarak tekrar ettim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL ÖFKE: UYANIŞ ( DÜZENLENİYOR )
FantasyAslında buraya ne yazacağımı bilmiyorum. Sanırım normalde buraya öyle bir şey yazmalıyım ki insanları hikayeme çekmesi lazım. Ne yazık ki bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum. Eğer hikayemi okumak istiyorsan okumaya başla demen yeterli. çünkü ne ben bur...