Sabah kalktığımda saatin 8.00 olduğunu görünce hemen üstümü değiştirip aşağı indim. Ama ev bomboştu. Hiçkimse yoktu. Mutfağa girdiğimde masanın üstünde bir kağıt duruyordu.
Derincim acil işimiz çıktı. Seni okulunun ilk gününde yalnız bırakmak istemezdik ama böyle olması böyle olması gerekiyor canım. Okula seni sınıfından bir arkadaşın gelip götürecek. Dikkat et kendine seni seviyoruz tatlım..
Kağıdı geri masaya bıraktığım an kapı çaldı. Yavaş adımlarla kapıya yöneldim.
Gelen kişi dün ki gıcık, ukala çocuktu.
Bunun burada ne işi var?
"Selam Derin, daha hazır değilsin sanırım neyse beklerim seni ama çabuk ol." dedi ve beni iterek içeri geçti. " yalnız çabuk olsan iyi olur ilk günden geç kalmak istemezsin değil mi?" dedi ve koltuğa yayıldı.
Hiçbirşey söylemeden yukarı yavaş adımlarla çıktım. Üstümü giyip aşağı inerken merdivenin sonunda bana kızgınca bakıyordu.
" ne oldu?"
" hiç gelmeseydin." dedi ve gözlerini devirdi.
"Geldim işte hadi gidelim" dedim ve önden çıktım.
Yavaş hareketler ettiğim için uzun bir sürede hazırlanmıştım. Birde gözlerini deviyor. Ukala.
Evden çıkıp araya doğru yürüdüm.Ön koltuğa yerleştim. Bugün üstümde büyük bir ağırlık vardı. Kendimi çok yorgun hissediyordum.
Evden hiç çıkmak istemiyoruum.
Oda yanıma oturup arabayı çalıştırdı.
Giderken tek kelime dahi etmiyorduk ki
"Hep böyle susar mısın?" dedi.
"Konuşacak birşey var mı ki?"
"Buluruz. Mesela tanışmadık. Ben Poyraz." dedi ve gülümsedi.
"Bende Derin." dedim ve tebessüm ettim.
"Ufaklık sen iyi misin? Hasta falan mısın? Yüzün bembeyaz"
Hemen kendimi toparlayıp "Yok hasta falan değilim. Yeni uyandım ondandır" dedim.
Cevap vermedi. Kalan yolu sessizce gittik.
Okula geldiğimizde arabadan indim. Okulun kapısına gelmeden seslendi.
" çıkışta beraber gidicez Yasemin abla öyle söyledi". " tamam" dedim ve sınıfımın nerde olduğunu bulmaya çalıştım.
Aynı koridordan yaklaşık 3 defa geçmeme rağmen sınıfı hala bulamamıştım. Arkamdan birisi " gel buraya ufaklık" dedi. Bir anda arkamı dönüp " bana ufaklık demee" diye bağırdım. Poyrazın yüzünde hiçbir değişiklik yoktu. Yanıma gelip benim taklidimi yaptı.
" bono ofoklok domoo" aptal. Gözlerimi devirdim. " hadi gel sınıf şurada" dedi
Yaptığı ukalalığa karşılık " soğool" dedim ve içeri girdim. Arkamda kıkırdadığını duyabiliyordum.
Hocadan özür dileyip yerime oturcakken 'ben nerde oturuyorum?' düşüncesi ile olduğum yerde durdum. "Derin yerine geçmeyecek misin?" dediğinde hocaya dönüp "ben nerede oturacağım?" diye sordum.
Hoca önce bana bakıp sonra sınıfa göz gezdirip "sadece en arkası boş. Hadi oraya otur." dediğinde gözüm en arkaya kaydı.
Hayır yaa olamaz buu Poyrazın yanına oturamam beeen off. Mecburen gidip oturdum.
Yanına oturduğum an "bakıyorum da ayrılamıyorsun benden" dedi. Tam cevap vereceğim sırada başım döndü ve poyrazı çift görmeye başladım. Sanki heryerde o vardı. Kafamı nereye çevirsem hep o karşımdaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM ÖPÜCÜĞÜ
Teen FictionSevdiğinin kollarında ölmek, Gözlerine bakarken, kokusunu içine çekerken gözlerin yavaşca kapanır ve sonsuzluk dediğimiz uykuya dalarsın.