Gözlerimi açtığımda kendimi yine hastahanede buldum. Nefret ediyorum buradan.
Kafamı yana çevirdiğimde ise koltukta uyuyan poyrazı gördüm. Başımda mı beklemişti?O sırada içeri Yasemin abla girdi.
"Günaydın Derin, nasılsın?"
"İyiyim"
"Bir yerinde ağrı var mı?"
"Başım ağrıyor."
"Normaldir. Birazdan geçer."
"Peki. Teşekkür ederim."Konuşmalardan dolayı uyanan Poyraz gözlerini ayırmadan beni izliyordu.
Kafamı çevirip ona 'ne var' anlamında baktım. Hiçbirşey demedi ve gözlerini Yasemin ablaya çevirdi.Yasemin abla poyazın bakışından birşey anlamış gibi bir anda "Ben birazdan geliyorum." dedi ve odadan çıktı.
Bi süre sessizlik hakimdi odada. Sessizliği bozan poyraz oldu.
"Kendini hiç düşünmüyorsun. Kendine hiç güvenmiyorsun. Kendine hiç inanmıyorsun. Hastasın ve sen iyi olmaya bile çalışmıyorsun. Senin amacın ne anlatsana bi? Ölmek mi? Ölünce mutlu mu olacaksın? Herşey bitecek mi? Seni anlamıyorum seni gerçekten anlamıyorum. " derken sakindi. Fakat her an patlamaya hazır bomba gibiydi.
"Beni ailem bile düşünmezken neden ben kendi mi düşüneyim? Evet ölmek istiyorum. Çünkü bıktım. Anladın mı bıktım. Herşeyden herkesden bıktım. Her gece ağlamaktan. Eskiyi düşünmekten. Şuan kaldığım evde bile fazlalığım. Beki bir gün onlarda beni istemeyecekler. Ailem gibi. Zaten şuan kendimi öldürmediysem onların hatırına. "
Dedikten sonra gözlerimden yaşlar aktı. Poyraz hiç tepki vermedi. Sadece bir süre öylece baktı yüzüme.
"Neden ölmek istediğini de anlamıyorum. Sadece ilaçlarını içip bu nalet grip hastalığından kurtulacakasın. Yapman gereken sadece bu. Ama işi çok zorlaştırıyorsun." dediği anda 'grip mi' diye sordum kendi kendime. Ne gribi ya ben ölüyorum. Ah tabi şimdi hatırladım. Yasemin abla kimsenin öğrenmesini istemiyordu ve herkese grip olduğumu söylüyordu. Ne GRİP ama!
Hiçbir cevap vermedim. Önüme dönüp gözlerimi kapattım. Biraz sonra Yasemin abla geldi.
"Hadi toparlan tatlım gidiyoruz." dediğinde yavaşça yatakta oturur pozisyonuna geçtim. Poyraz ayağa kalkamayacağımı anlamış gibi yanıma gelip elini belime koydu sıkı bi şekilde tuttu ve ayağa kalkmamı sağladı. Ama üstümü değiştirmem gerekiyordu. Durup poyraza baktım. Anlamış olmalı ki Yasemin ablaya "ayakta duramıyor Yasemin abla" dedi.
Yasemin abla yanıma gelip "Tamam canım ben hallederim " dedi ve elini belime koydu. Poyraz Yasemin ablanın beni sıkıca tuttuğundan emin olana kadar elini çekmedi. Daha sonra "kapıdayım"dedi ve giti.
İşte en çok da bundan nefret ediyorum. Birine yük olmaktan.
10 dakika sonda odadan çıktık.
Kapıdan çıkar çıkmaz poyraz yanıma gelip elini belime koydu. Taşıma sırası ondaydı. Neden yürüyemiyorum?Giderken sormak istediğim birçok şey vardı fakat poyraz yanımızda olduğu için soramıyordum. Çaktırmadan poyrazın yüzüne baktım. İfadesiz. Yüzünde bir ifade olmadan tüm gününü nasıl geçirebiliyor?
Arabaya geldik sonunda.
Poyraz kapımı açıp yavaşça oturması sağladı. Aslında iyi biriydi fakat hiçbir şeyi takmadığı için egolu ve kötü biri olarak görünüyordu. Bugün ki yaptıklarını görseler iyi biri olduğunu anlarlardı.
O da arabaya bindiğinde Vural abi " nasılsın Derin?"diye sordu. "iyiyim " dedim ama hiç iyi değildim ve bunu onlar da anlamıştı. Yanıma Poyraz oturdu. Uykum gelmişti. Kafamı cama yasladım. Gözlerimi kapattım. Ama bir çift el tarafından başım soğuk yerden alınıp yumuşak ve sıcak bir yere kondu.
Kafamı kaldırıp baktığımda ise poyrazla burun buruna geldim. " başın ağrır, soğuk yere koyma." dedi. Hiçbir şey demedim.Gözlerimi kapatıp başımı omzuna koydum ve saniye geçmeden kaldırıp "beni düşünme. " dedim ve tekrar cama yasladım. "İyi be iyilik de yaramıyor sana." " senden iyilik isteyen olmadı. " dedikten sonra ters ters baktı bana. Bende gözlerimi devirip camdan dışarıya baktım. Tamam kabul ediyorum dengesiz biriyim. Beni düşünen birileri var ve ben bunu fark etsem bile kendimden uzaklaştırmaya çalışıyorum. Ama yapmak zorundayım. Kimse sevmesin beni. Severlerse ben ölünce çok üzülürler. Bunun olmasını istemiyorum.
Eve geldiğimizde kapıyı açıp inmek istedim. Fakat kolumu kaldıracak gücüm yoktu. Kafamı yana çevirdiğimde poyrazın bana baktığını gördüm.
"Neden inmiyorsun?" Diye imalı bir şekilde sordu.
"Kendimi iyi hissetmiyorum. Yardım eder misin?"
Derin bir nefes alıp "Tabi" dedi ve hemen inip benim kapımı açtı.Bıkmıştı benden. E yani sürekli yardım ediyordu. Daha fazla onu bıktırmak istemiyorum. Ama yardıma da ihtiyacım vardı. Off ben hiç böyle olmamıştı.
Belimden tutup arabadan indirdi.
Bacaklarımı hissetmiyordum.
"Yürüyemiyorum." dedim.
İyi olacaktım değil mi? İyi. Peki şimdi bu halim ne? Sanırım gerçekten ölüyorum.Poyraz beni bi anda kucağına aldı. "Seninle işimiz var ufaklık." dediğinde ona laf yetiştiremeyecek kadar çok yorgun ve uykusuzdum. Başımı omzuna koydum ve kendimi uykuya teslim ettim.
Ben ilk kez bu kadar savunmasızdım. Birine ilk kez kendimi emanet ediyordum. Güvendiğim için mi? Yoksa her zaman yanımda olduğu için mi? Yada aşık mı oluyorum? Yok artık. Son söylediğim çok saçmaydı. Zaten ölüyordum. Ne aşkı. Ama ölmeden bir kez aşkı da tatmak istiyorum. Sevmek ve sevilmek nasıl bir duygu bilmek istiyorum. Belki hastalığımı unutur hatta atlatabilirdim. Tamam kabul fazla hayal kurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM ÖPÜCÜĞÜ
Teen FictionSevdiğinin kollarında ölmek, Gözlerine bakarken, kokusunu içine çekerken gözlerin yavaşca kapanır ve sonsuzluk dediğimiz uykuya dalarsın.