3.

2.3K 194 335
                                    

Odada aslan parçam ile tek kaldığım zaman sinsice içimden gülmeye başlamıştım.

Mingus ve Ertuğrul sabahtan bu yana yoklardı, ihbar geldiği için apar topar çıkmışlardı, Muharrem abi'nin de nerede olduğundan Açıkcası bir fikrim yoktu.

Sabah bana 'At hırsızı' diyen adamla da henüz tanışmamıştım ama Muharrem abi'nin  yanımda dedikodu etmesi sayesinde adamın bütün her şeyini öğrenmiştim.

İsmi Recepti ve mıtmıntı bir sevgilisi de vardı ve koç burcuydu...

Ah neyse benim için önemli olan o değildi.

Cam kenarında telefon ile uğraşan aslan parçasıydı.

Oturduğum deri sandalyeden kalkmadan masa'nın kenarından  yardım alarak kendimi ona doğru itekledim.

Yanına kayarak gittiğinde telefonu bırakıp bütün dikkatini bana vermişti.

"Murat bey, sizinle çok önemli bir konu hakkında konuşacaktım." Sesim birden bire o kadar kısık çıkmıştı ki neden böyle konuştuğumu anlamamıştım.

Murat kendini düzeltip bedenimi bana çevirdiğinde dudağımı ısırdım, cidden bu adama resmen dikeliyordum.

-Buyrun, Rahmi bey sizi dinliyorum.

Adam tek kaşını kaldırarak bana bakmaya başladığında yüzünü mıncırasım gelmişti.

Tabii illa ki yüzü olacak değildi, başka bir şeyde olabilirdi, eheheheh.

Sahte bir şekilde öksürüp ona biraz daha yanaştım.

Gerçi yanaşmak biraz hafif kalırdı, kucağına çıkmadığım kalmıştı ama bunu sevmiştim. Sonuçta yavşak ve abaza biriydim.

-Arizona kertenkelelerinin dişileri etkileme çabasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Şahsen beğenirseniz ekmek teknemi oraya doğru yönlendireceğim. Eğer sizin cevabınız olumsuz olursa da artık her gece ağlayarak Allaha dua edeceğim. Yani ona göre sizin söyleyecekleriniz benim için çok önemli, bunun cevabını öğrenmezsem de ölecekmiş gibi hissediyorum.

Ellerimi birleştirip ona umutla baktığımda bana öyle bir yüz ifadesi ile bakmaya başlamıştı ki, bir an nerede yanlış yaptığımı düşünmüştüm.

Ama sorduğum soru aşırı derecede mantıklıydı ve gayet de mantıklıydı.

"Afedersiniz Rahmi bey, siz benimle kafa mı buluyorsunuz?" O kadar masum sormuştu ki ensesinden tutup kendisini namusum yapasım gelmişti.

-Hayır, dalga denizde olur. Gayet ciddiyim.

-Anladım, size iyi saatler dilerim.

Adam oturduğu sandalyesini çekip yanımdan kalktığında iç çektim.

Halbuki çok güzel ilerliyordum, nerede yanlış yapmıştım ki?

Kapıya doğru yürümeye başladığında arkasından süzmüştüm. Çok da güzel malı vardı, Allah umarım bana bağışlardı...

******

"Acaba kabile dansını mı sorsaydım? Çiftleşme dansı biraz uçuk oldu." Elimdeki çubuk krekeri ağzıma attığımda Ertuğrul bana garip garip bakmaya başlamıştı. Daha çok gülmemek için uğraş veriyordu.

Şu an beraber çay ocağında oturuyorduk ve ben ona Murat'a yaptığım şeyi anlatıyordum.

Neden anlattığımı bilmesem de en çok Ertuğrul ile eğlendiğimi fark etmiştim ve dediğine göre murat ile apartman da üst üste oturuyorlardı.

Yani bütün bilgileri Ertuğrul'dan alabilirdim.

-Murat'ın öyle yanından sessizce kalkmasını beklemezdim, En azından ne bileyim bir tane çakmasını beklerdim, Aşırı derecede sakin karşılamış, ben onu Adama dediğim an direkt olarak sikerdi beni. Şu an seni çok kıskandım rahmiiiiiii.

-Olur, nereye çakacak?

Bir heves ile sorduğumda Ertuğrul yüzüme bakıp sürekli gülen adam gibi  gülmeye başladığında onun tipine bakıp ben de gülmeye başlamıştım.

Ertuğrul, Arada arka sokaklardaki mesut gibi 'ğığığığı' gibi sesler çıkartarak güldüğü için ister istemez gülmemi bastıramıyordum.

Yakında ikimizin de fazla gülmekten çenesi çıkacaktı ve birbirimize bakıp daha çok gülüyorduk.

En sonunda nefes almak için Ertuğrul kendini bağırarak yere attığında durmak için elimle yüzümü kapatmıştım.

Ciddi anlamda, sinir boşalması yaşıyordum ve buradan sağ salim çıkıp eve gitmek tek tesellimdi.

Çay ocağına Murat ve Muharrem abi girdiğinde saçlarımı düzeltip ayağa kalktım, hâlâ gülesim geliyordu ve yanaklarım aşırı derecede ağrıyordu.

Hayır yani ortada o kadar gülünecek bir şey yoktu ve biz hayvan gibi gülmüştük...

Umarım başıma bir şey gelmezdi.

"Ertuğrul!? Kalk yerden hasta olacaksın. Yemin ederim hastalandığın zaman gözünün yaşına bakmam." Murat ayağı ile Ertuğrul'un bacağını kalkması için dürtüklediğinde Ertuğrul kafasını çevirip yavuklumun yüzüne baktığında dediğim şey aklına gelmiş olacak ki daha çok gülmeye başlamıştı.

Şubedekiler, Ertuğrul'un bu haline alışık oldukları için takmıyorlardı ama ben şu an yerin dibine girmek üzereydim.

"Aaa kudurmuş bu" Muharrem abi kendine çay doldururken söylendiğinde gülmüştüm.

-Ay Muratcığım, hoş geldin. Biz de Rahmi başkan ile bağcılar savanlarına gidip güneş dansı yapacaktık. Sen de gelmek ister misin? Ama sen Rahmi ile çiftleşme dansı da yapabilirsin hiç problem olmaz.

Ertuğrul'un dediği şey ile gülmek istesem de Murat'ın sert bakışlarını gördüğümde kafamı eğmek zorunda kalmıştım.

Daha bugün gelmeme rağmen bir murat ile kaynaşmamıştım ve adamın şimdiden gözüne batıyordum. Ah bir de Recep vardı...

Muharrem abinin kahkaha sesi kulaklarıma dolduğunda daha çok rezil olmuştum ve Murat her an beni öldürüp bir yere atabilirdim.

Ertuğrul tekrar 'Ğığığığı' diye gülmeye başladığında kendimi kasmaya başlamıştım, gülersem rezil olurdum ve bugünlük rezil olma kotamı aştığımı düşünüyordum.

Kafamı kaldırıp Murat ile göz göze geldiğimde gülümsediğini görmüştüm.

"Gülüşün çox yaxşıdır müsaitsən səbəbi olmaq istəyirəm" kendimi tutamayıp söylediğim şeyle adamın gülüşü yüzünde donmuştu.

Ben az önce kendimi rezil etmeyeceğim mi demiştim?..

*******

Ertuğrul ♡ ben

Şeytanın Mutfağı /bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin