BÖLÜM 4: GÜNAHLARIN BEDELİ

565 21 66
                                    

###
Ahmaklar...

Onun iyi olduğunu düşünen herkes ahmaktı. Sessiz bir çocuk. Arkasından söyledikleri buydu. Onun şey olduğunu sanıyorlardı ımmm neydi doğru kelime oh evet.

Masum?

Genç çocuk aklına doluşan komik saçmalıklara kıkırdadı. Ürkütücü olansa çıkan sesin kıkırtıdan çok çok uzak olmasıydı,daha çok şeytani bir tıslamayı andırmıştı.

Yaptıklarının yanına kalacağını düşündüler. Günahları... onlara geri dönecek.

Londra'nın karanlık sokaklarında ilerleyen siyahlar içindeki figür birden adımlarını kesti. İstediği yere varmıştı. Yüzüne yayılan,görenin kanını donduracak sırıtış aldığı hazzı gözler önüne seriyordu. Tabi onu izleyecek gözler olsaydı. Gecenin bu kör saatinde sırtına geçirdiği pelerinin hışırtısı dışında derin bir sessizlik hâkimdi etrafa.

Öne çıktı. Sonra bir adım daha. Hafif esinti saçlarını savuruyor,yakışıklı yüzü sokak lambasının ışığı altında parlıyordu. Karşısında uzanan malikaneyi gözledi bir süre. İhtişamlıydı, dürüst olmak gerekirse.

İhtişam... lüks... asalet...
Komik kelimeler diye düşündü figür. İnsanlar onları elde etmek için ölümüne savaşıyor ve sonra? Soğuk bedenin yere çarpacağı o korkulu an geldiğinde hiçbirinin hiçbir değeri kalmıyor. Bu aptal bir döngü.

Yitirilen hayatların ayaklar altında ezildiği bir boşluk... Yitirilen-
Hayır!
Yapmayacaktı. Bugün değil. İntikamını alacağı gün O'nu düşünmeyecekti. Yaptıklarını... lanet olası hayatı bittiğinde dahi onu nasıl kırdığını düşünmeyecekti.

Yaslandığı direkten doğrulup kafasını kaldırdı. Bu kadar beklemek yeter. Leş kargasının acınası hayatına bahşedeceği tek bir saniye daha yoktu. Kapıyı aralarken gıcırtı sesiyle sırıttı. Şu muggelar haklıydı. Bu ses... tek kelimeyle mükemmeldi.

İçerideki mobilyalar son derece pahalı ve değerli görünüyordu. Ağır adımlarının maun zeminde yankılanmasını dinledi. Ve diğerlerini. Öyle görünüyordu ki yalnız değildi. Gülümsedi.

Hadi biraz eğlenelim.

"Sen de kim oluyorsun da evime ayak basmaya cüret ediyorsun!"

Ensesine dayanan asadan azıcık bile ürkmüş değildi. O ahmak avada nın a sını söyleyinceye kadar intikam çoktan alınmış olurdu. Kıkırdadı. Ev sahibinin tüylerini diken diken ettiğini biliyordu. Bunu anlamak için ensesine bastıran asanın titremesini hissetmeye dahi ihtiyacı yoktu.

"Beni" bilerek yavaş çekimde konuştu. Sırf korkutmak için. "Hatırlamadın mı, Malfoy?"

Sarışın aristokrattan bir süre yanıt gelmedi. O kadar ki çocuk hiç cevap gelmeyeceğini düşünmeye başlamış idi.

"Neden kendini hatırlatma şerefini üstlenmiyorsun? Evime davetsiz gelecek kadar cüretkar kişiyi tanımak isterim."

Sesi kibirli ve soğuktu. Tipik Malfoy,dedi çocuk kendi kendine. Her zaman burnu havada. Yavaşça arkasını döndü. Bir yandan da kolunda gizlediği asayı indiriyordu.

Maskesi yüzüne oturtulmuştu,kukelatası itinayla saçlarını gözlerden saklıyordu. Başını dikleştirip mavi-yeşil bakışlarını adama dikti. Hiçbir şey söylemedi. Tek kelime dahi değil. Ne Lucius Malfoy'un asasının hedefi olmak ne de Malfoy'un koruma için bakanlığa sinyal vermeye yakın görünmesi korkutuyordu onu.Öte yandan adam için aynısı söylenemezdi.

Maskesinin ardındaki paniği görebiliyordu siyahlı figür. Gri gözler kısılmıştı ve belli ki ürkütücü yabancıdan cevap bekliyordu.

"Kim olduğumu söylemekten daha iyisini yapacağım." Şaşkın bakışlara kilitlendi mavi-yeşil gözler. Çocuk gülümsedi.

"Sana-" maskesini çıkarttı ama kafası eğilmişti. Lucius yüzünü göremiyordu hâlâ.

"Göstereceğim."
Dediği gibi kafasını kaldırması bir oldu. Tatminlikle gri gözler devasa boyutlara ulaşırken izledi. Gülümsedi. Ne var ki kötücül kahkahalar atsa gülümsemesinden çok daha sevimli görünürdü diye düşünmüştü Lucius. Bu... bu oluyor olamazdı! İmkansızdı!

Damien,saf bir melek bildiği çocuk, ona bir adım yaklaşırken hareket edemeden yerinde kaldı.

"Günahlarının bedelini ödeme zamanı,Lucius."

"Neden?"

Bilmeyi talep etti. Ancak katilinin başka planları vardı. Genç çocuk sadece gülümsedi. Anlatmakla zaman kaybetmek istemiyordu hoş anlatsa da anlayacak değildi zaten.

"AVADA KADEVRA!"

Yeşil ışık asadan fışkırdı ve dosdoğru saygın aristokratın kalbine saplandı. Parasıyla övünen Lucius Malfoy,kendi çöplüğünde öldürülmüştü.

Damien düşen bedene iğrenmeyle baktı. Bu kadar acısız bir ölüm yaptıklarından sonra onun için ödüldü. Ve bu ödülün tek sebebi oğluydu. Parası değil,ünü değil, yetenekleri,kolundaki şirin(!) yılan bile değil;onu acılı ölümden kurtaran yegane şey yıllarca gaddarca görmezden geldiği, bir anlığına bile sevdiğini söylemediği, aşağıladığı ve o aptal lordu isteyecek olsaydı öldürmeyi göze alacağı oğluydu.

Damien, cesedin etrafından sessiz adımlarla geçti. Maun kapılara ulaşana kadar dönüp arkasına bakmadı

İntikamını almıştı.

Ona hayatı cehenneme çeviren adamın yardakçısını öldürmüştü.
Gök gürültülerinin eşlik ettiği şiddetli yağmurun altında durdu. Sihri damlaların ona isabet etmesini önlüyordu.
Cüppesinin içine uzanıp küçük, kırmızı-mavi defterini çıkardı.

Sırasını Bekleyenler:
1)Lord Voldemort ✓
2) Lucius Malfoy
3) Macnair
4)Rosier
5)Treap
6)...

Başını kaldırıp yüzünü ıslatan yağmuru hissetti.
Bu gece listeden biri daha eksilmişti.
Canını yakan birinin daha lanet olası hayatı nihayete ermişti.
Çocuk,elleri ceplerinde başı dik ilerledi karanlık sokakta.

Kimse o gece Lucius Malfoy'un neden öldürüldüğünü öğrenemeyecekti. Ne gelen seherbazlar ne asil(!) safkanlar ne de kocasının ölü bedenini salonda gördüğünde çığlığını tutamayan Narcissa Malfoy anlayacaktı.

Biri dışında.

Draco onun neden öldüğünü biliyordu.
Günahlarının bedelini ödemişti.
Küçük bir çocuğa yaptığı eziyetin günahıydı bu.
###
Yazarın Notu:
Ev-vet yine ben yine karanlık kurgu.
Lafı uzatırdım ama yapmayacağım.
Ee nasıl buldunuz?

Bunun gibi dark Damien gelsin diyenler:👉🏻

Damien katil olmasın,o masum kalsın diyenler:👉🏻

Lütfen yorumlarınızı esirgemeyin. Onları okumak en az bölüm yazmak kadar eğlenceli ve motive edici.
Zamanınızı verip okuduğunuz için teşekkürler:)

 Şöyle Olsaydı Ne Olurdu? İçimdeki Karanlık DEVAMI GELMEYECEKTİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin