BÖLÜM 6: ZAMANI GELDİ (PART 2 )

460 28 31
                                    

...
Damien,boş gözlerle abisine baktı. Harry,onun çatalağız olduğunu nasıl biliyordu ki? Ve bu neden önemliydi? Merlin aşkına burada ne cehennem dönüyordu!

"N-ne? Sen nasıl-nasıl biliyorsun? Sana hiç söylemedim?"

Harry gülümsedi. Ama mutlu değildi. Bazen ağlamak istemez de güler ya insan işte Harry de öyle hissediyordu şimdi. Örterek öldürüyordu acıyı,ya da öyle sanıyordu.

"Söyledin. " Derin bir nefes alıp devam etti. " Dört yaşındayken bahçe duvarının arkasında bana Dragon'u gösterirken söylemiştin. "
Belki fısıldadığı için belki de durumun ürperticiliğinden Damien onu yanlış anladığını düşündü. Dört yaşında Harry'e Dragon'u hiç göstermemişti-bekle! Harry,Dragon'u BİLİYORDU? Hepsinin ötesinde dört yaşındayken Harry'i TANIMIYORDU!

"Lütfen her ne varsa söyle,Harry.Hiçbir şey anlamıyorum! "Dedi genç çocuk isyan ederek. İstemeden sesine hafif bir öfke tınısı kaçmıştı. "Ben seninle dört ay önce Yoldaşlık'ta tanıştım,on bir yıl önce Godric's Hallow'da değil."

"Biliyorum ama-"

Duvarları aşıp odada yankılan şiddetli bir patlama sesiyle Harry'nin sözü yarım kaldı. Ölümyiyenler Prens'lerini alana kadar savaşmaya devam edeceklerdi. Lanet olasılar biraz daha bekleyebilir. diye düşündü kendi kendine. Eve gitmeden önce Damien'e her şeyi anlatmakta kararlıydı. Ne var ki geçen her saniye eve gitmek için ona bahşedilen(!) on iki dakika kum taneleri misali akıyordu.

"Harry?"Gözünü pencereye dikmiş baktığını ancak Damien'nın adını seslenmesiyle farketti.

"Neden öyle söyledin? Neler oluyor?" Ela gözlerde hafif bir endişe yüzüyordu şimdi.

"Damien,bak bazı-bazı sebepler vardı. Anlamak zorundasın." Yeşil bakışlarını kardeşinin endişeli ve biraz da korkmuş ifadesinde sabit tuttu.

"NEYİ ANLAMAM GEREKİYOR?! " Öfkesini gizlemeye çalışmadı. Lanet olası şey her ne ise Harry evrenin sırrını söyleyecek gibi davranıyordu ve bu -zaten at adam yelesine dönen şeyi- anlamayı zorlaştırıyordu. "Önce bana çatalağız olduğumu bildiğimi söyledin,sonra öyle olmasa da dört yaşımdayken seni tanıdığımı söyledin ve şimdi de tek bir neden vermeden bunları anlamamı mı bekliyorsun!" Sinirle hızlı hızlı nefes alıp veriyor,cevap isteyerek Harry'e -kafa karışıklığının sebebine- bakıyordu. Ki o da Damien'dan daha sakin sayılmazdı.

"Ve sen ne sanıyordun! Eve gitmek yerine değerli zamanımı seninle konuşmak için harcarken sana 'kahvaltıda çöreğini yiyen bendim' gibi bir şey diyeceğimi mi! Koca kafanı ne zaman kullanacaksın!"

Neden bir kere olsun şansımın yaver gideceğini düşündüm ki! Diye düşündü Harry. Gerçekten ama o, en basit hâliyle nasıl söyleceğini düşünürken Damy kararından pişman ettirmek ister gibi küplere binmişti.

İkisi de bağırıyordu şimdi. Damien bir cevap istiyor Harry ise cevabın ağırlığına olan öfkesini laflarıyla çıkarıyordu.

"Değerli zamanın?" Kızgınlıkla alay arasında bir ses çıkardı genç çocuk. "Gitsene öyleyse! GİT! Zaten benimle oynamaktan başka bir şey yapmıyorsun! Deminden beri sana aynı neyi öğrenmem gerektiğini soruyorum ve senin tek yaptığın cafcaflı cümlelerle kafamı karıştırmak!" Derin bir nefes aldı. Öfkesi ve kederi konuşmayı güçleştiriyordu onun için. "Kalırsan Azkabana gideceksin Harry! Azkaban!Anlıyor musun? Sadece oraya gitme diye Voldemort'a dönmeni bile kabullendim ben! Sense bencilce zamanını kelime oyunlarıyla harcıyorsun!"

"Doğru,evet ben zamanımı kelime oyunlarıyla harcıyorum çünkü bir anda söylersem koca kafan bunu almaz!"

Damien karşılık vermek için ağzını açtı ama Harry'nin gözlerinde gördüğü bir şey bir... duygu,ona engel oldu. Lafını bitirmemişti, henüz değil. Harry, derin sinirli bir nefes aldı ama çok daha sakince verdi. Kardeşi ne kadar koca kafalı olursa olsun kardeşiydi ve ona kızmasından hoşlanmıyordu. Her şeyin ötesinde,onu kızdıran gerçekten de kendisiydi. Lafı dolandırıp durmuş,onu aydınlatmadan anlamasını istemişti.

 Şöyle Olsaydı Ne Olurdu? İçimdeki Karanlık DEVAMI GELMEYECEKTİRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin