*7*

2 0 0
                                    

Onun seçtiği film ile masaya atıştırmalık birşeyler koydum. Filmin adı Harry Potter di. Şaşırmadınız değil mi?

Bir iki üç derken tüm seriyi izlemiştik. Fantastik şeyler daima ilgimi çekerdi. Tabii onunda. Filmden sonra yemek yemeye karar verdik. Dolapta yapıp bıraktığım; yayla çorbası, zeytinyağlı sarma, tavuk soslu makarna ve mantı vardı. Onları masaya koyarken o da salata yapıyordu. İçecek olarak kola koyup masaya yerleştik. Usul usıl yediğimiz yemeğimiz sessiz geçmişti. Düşünceliydi.

Masayı toplayıp kirlileri makineye yerleştirme işini o üstlenmişti. Ben ise sadece onu izliyordum. İşi bitince salondaki yerimizi aldık.

-Ben eve çıkıp üzerimi değiştireceğim. 15 dk gelirim.
+Tamam.

O gidince odama geçip pijama takımımı giyindim. Saçlarımı tarayıp ördüm. Mutfağa geçip sevdiği keki çırptım. Havuçlu tarçınlı kek. Kapı çalınca kapıyı açtım. Siyah eşofman takımını giymişti. Duş da almıştı. Nemli saçları bunu açıkca belli ediyordu. Tabii naneli duş jeli de öyle ;)

Elindeki satranç ile gülümsedim. Mutfağa geçip keki fırına koydum. O da arkamdan gelip masaya oturdu. Satrancı masaya yerleştirip beni bekledi. Isı ve süre ayarından sonra karşısına oturdum.

-Satranç oynarız diye düşündüm.
+olur.
-nesine peki?
+hımm bilmem. Sen düşünmüşe benziyorsun.
-yess :) kazanırsam o kekin hepsi benim. Kaybedersem de ... sana kalmış
+hımm bana kalmış demek.. peki sen kaybedersen ve ben kazanırsam bana en sevdiğin sweetini vereceksin.
-Neden?
+Çünkü erkeklerin sweetleri çok güzel. Erkeklerin parfümü de çok güzel kokuyor. Where is the adalet?

Şen bir kahkaha atıp anlaştık. Oyuna başladık. O kadar hızlı ilerliyordu ki ben ise hamlelerimi özenle yapıyordum. Derken artık sonlara geliyorduk. Beni yeneceğine emin olduğum o son an fark ettim ki harika bir hamle hakkım var. Ve tabiisi ki kullandım ve bingo Şah Mat 🎉

Oyunun bitmesiyle fırının ötmesi bir oldu. Kek pişmişti. Keki çıkarıp ketılda kaynayan su ile çay yaptım. Ilıyan keki dilimleyip tabaklara yerleştirdim.
Kazanamasa da o keki yiyeceğini biliyordu. O yüzden zorlamamıştı oyunda.

Tabak ve bardakları alıp salona geçmiştik ki şiddetli yağan yağmurla terasa çıkma fikrini attı ortaya. Üzerime battaniye alırken bir pike de ona getirdim. Telefonumu ve anahtarımı alıp  üstü kapalı olan terasa çıktık.  Işıkları yakmadık. Kenardaki mumları yaktım. Loş ortamda tenteden gelen yapmur sesi huzur vericiydi. İkili balkon salıncağına oturduk. Sessizce kekimizi yerken çayımızı da yudumluyorduk.

Dakikalarca öyle oturduk konuşmadan. Sessizce anlaşıyorduk biz. Aramızdaki çekimin nedeniydi sessizlik. Üşümeye başladığımı hissetmem ile battaniyeme sarındım.

-uykun mu geldi Sadem?
+biraz. Senin?
-gelmedi. Üşüyorsun eve geçelim istersen.

Usulca başımı sallayıp tabakları aldım. Mumları o söndürdü ve eve girdik. İçeri geçip kitap okuma kararı aldık. Daha çok uykumu getireceğini bilsem de ona itiraz edemiyordum.

Kapanmaya başlayan gözlerim ile saate baktım. 03.43 daha sabaha vardı. Kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Tekrar kitabımın başına oturdum. Mutfaktan gelen sesle orada olduğunu anladım.

Burnuma dolan kahve kokusuyla gülümsedim. İhtiyacım vardı. Uzattığı bardağı alıp kahvemi yudumladım. Kitabımı okumaya dalmışken saat epey ilerlemişti.  Kitabı bitirince saatin 05.00 olduğunu gördüm. Kafamı çevirdiğimde koltukta uyuya kaldığını gördüm. Uzun kirpiklerinin gölgelediği gözleri kapalıydı.

Sessizce telefonuma resmini çektim. Üzerine pike örtüp karşısındaki koltuğa oturdum. Onu uyurken inceleme fırsatı bulmuşken uykum falan kalmamıştı. Gözüm saate kaydığında 6 ya geldiğini gördüm artık uyuyabilirdim.

Gözlerim kapanırken dudaklarımdaki tebessümü silememiştim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 13, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BİRDEN GELDİN AKLIMA    ~Texting~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin