Multimedya da Belçim var. Herkese iyi okumalar.
İçeri girer girmez donup kaldım. Daha 1.30 saat önce telefonda konuştuğum Anıl şuan tam karşımdaydı. Madem bize gelicekti niye sabahım 7'sinden 8'ine kadar 12 kere aramıştı beni? Bilmiyorum, sanırım bunun bir rüya olduğunu düşünmüştüm, sanırım uyanmak istememiştim.
Sadece onun yüzünü izledim tek bir kelime etmeden. Sanki konuşursam bu güzel rüyadan uyanacakmısım gibi geliyordu.İlk hamle Anıl'dan geldi. Önce oturduğu koltuktan ayağa kalktı. Usulca yanıma yaklaşıp kollarını benim mutluluktan uyuşan bedenime sardı. Sonra aklıma az önce sarfettiği sözler geldi. Uzun bir süre görüşemeyeceğimizi söylediği o sözler... Bir hafta uzun bir süre değildi ki. Göz açıp kapayıncaya kadar biterdi. Ben bunları düşünürken Anıl'ın sesi fısıltı halinde sol kulağımdan duyuldu.
"Ne o? Yoksa sen beni özlemeyecek misin? Yoksa beni sarılmaya değer bulmuyor musun?"
Bütün vücudum titredi. Sonra hemen kendime gelip bende kollarımı onun bedenine sardım. O kadar sıkı sardım ki bir an Anıl'ın göğüs kafesime uyguladığı baskıdan dolayı nefes alamadım. Sonra sol kulağımda yine Anıl'ın sesi duyuldu.
"Çok özür dilerim Arya."
Uzun bir süre sonra biri ilk defa bana gerçek ismimle seslenmişti. Arya. Bir an bu isim bana öyle uzak gelmişti ki Anıl'a niye özür dilediğini soramamıştım. Ama o açıklama yapma gereği duydu. Anıl tekrar yaklaştı kulağıma doğru.
O nefesini boynuma doğru üfledikçe kendimden geçiyordum. Daha önce hiç bu kadar samimi olmamıştık."Çok özür dilerim çünkü sana bunları daha önce söyleyemedim. Nerden başlaşam bilmiyorum. Öncelikle Çiğdem'den hiç hoşlanmıyorum. Onunla sadece iş için beraber gözükmek zorundayım. Ve senin de benden hoşlandığının farkındayım ve bilmiyorum sanırım bende sana karşı boş değilim ama yine de hislerimden pek emin olamıyorum. Üstelik bu bir haftalık tatil çok daha fazla uzayabilir. Altı ay kadar mesela. Ben gelene kadar benim mekan sana emanet. Batırmayacağına eminim. Aklıma gelenler şimdilik bu kadar. Aklıma gelmeyenlerin tamamını sana yazdığım bu kağıtta bulabilirsin."
Kollarımdan sıyrılıp cebindeki buruşuk kağıdı bana uzattı. Usulca aldım. Tam açmak üzereyken bana engel oldu.
"Birazdan aç. Ben gidince. Hatta ben gideyim. Hemen. Sizinle de görüşemeyeceğiz kızlar."
Beni ve kızları başıyla selamlayıp hızlıca ayrıldı yanımızdan. Gelmesi, sarılması, konuşması, kağıdı verip gitmesi o kadar hızlı oldu ki ağzımı açıp tek bir kelime edemedim.
Kızarıklığı az önce kaybolan gözlerim tekrar kızarmaya, yanmaya ve tuzlu ılık sular bırakmaya başladı.
Anıl'la aramıza geçen fısıltılı konuşmanın detaylarını bilmeyen kızlar soru soran gözlerle bana bakmaya başladılar. Cevap veremedim. Sustum. Onlar da ısrar etmediler. Az önce sukünet içinde akan gözyaşlarım derinden gelen hıçkırıklara dönüştü. İkinci bir vedaya ne gerek vardı? Beni sevdiğini söylemesine ne gerek vardı? Bu beni mutlu etmedi ki. Birini gerçekten seven insan sevdiğini ikinci defa ağlatır da gider mı? Ya da sevdiğini tam gideceği zaman söyler mi? Gerçi doğru ya hislerinden tam emin değildi beyefendi.
"Sıçiyim onun hislerine."
"Şey...ev kura-"
"Sıçiyim ev kurallarına."
"Şey ben şaka diye..."
"Ben çıkıyorum. 4'te buluşalım Anıl'ın yerinde."
Git gide sesim kısılmaya başladı. Nerdeyse ben bile kendi sesimi duyamaz oldum. Öyle çok öfkelenmiştim ki Anıl'a. Biri bana sorsa söyleyemezdim niye sinirlendiğimi. Bilmiyorum belki sadece 'Gitti' derdim.
"Sıçiyim. Anıla'a da sıçiyim."
Hızla çıktım evden. Nereye gittiğimi bilmeden yürümeye başladım.
-----------------------
"Eh be Işıl. Sende tam ev kurallarını hatırlatacak zamanı buldun. Görmüyo musun Anka'nın halini? Sence bu durumda ev kuralları geçerli olabilir mi?"
"Özür dilerim. Napiyim kafası dağılsın istedim. Ben onun üzülmesini ister miyim?"
"Neyse boşver. O normal degil şuan zaten. Sinirleri bozuldu. Sence ne konuştular dersin?"
"Valla gram fikrim yok ama Anka'yı ilk defa bu kadar sinirli gördüm. Önce ağladı sonra küfür etti -ki o küfür etmez ben ederim.- Şimdi de kapıyı vurup gitti."
"Arkasından gitse miydik ki?"
"Bence bırakalım yalnız kalsın. Zaten 4'te buluşucaz ya barda."
"Işıl. Bak burda ne var? Sence bunu okusak doğru olur mu?"
"Ne o? Aaa Anıl'ın Anka'ya verdiği kağıt mı o? Salak burda mı unutmuş onu? Boşver be kim bakar doğruluğuna? Açsana neler yazıyo? Öğrenmek bizim de hakkımız. BSM olmak bunu gerektirir."
"Aa unutmamışsın. "
"Tabi olum. Bir Best Südyen Modal olmak her yiğidin harcı değil yani."
"Salak ya. Şu an daha önemli şeyler var. Bir sus da okuyalım ne yazıyomuş."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anka
Roman pour AdolescentsHerkes kitapları sever değil mi? Kitaplar güzeldir. Kimisi kahramandır karekterlerin, kimisi yardıma muhtaç bir çocuk... Karekterler kim olursa olsun sonu hep mutlu biter. Kimisi sevdiğine kavuşur, kimisi özgürlüğüne... Peki ya gerçekten de her şey...