Andromeda, gelen Lestrange ailesiyle gerilmeden edemedi. Sadece Bellatrix'in , Rodolphus'u en azından şimdi lanetlememesini diledi. Lestrange ailesini nazikçe içeriye davet etti. Gelen kişilerle Karanlık Lord, Bellatrix'i izlemeyi bir süreliğine de olsa bıraktı. Lestrangeler Lorda selam verdiler ve onun koltukları işaret etmesiyle oturdular. Evin sahibi o olmasa da bulunduğu yerde onun sözünün geçerli olduğunu herkes bilirdi. Herkes oldukça gergindi. Kimse ses çıkartmıyordu. Lord kendisi yüzünden ortamın bu denli gergin olduğunu bildiğinden muhabbeti başlatmaya karar verdi.
"Duyduğuma göre Dumbledore Zümrüdü Anka Yoldaşlığı'nı dağıtmaya karar vermiş."
Cygnus her ne kadar Lord ile muhabbey etmeyi garipsese de ona cevap verdi.
"Ben de duydum Lordum. Sanırım Dumbledore ülkeyi terk etmeye hazırlanıyor."
"Ya da başka bir şeyin peşinde."
Bayan Lestrange'nin bu görüşüyle muhabbet biraz daha ilerledi. Lorddan halen çekinseler de muhabbet bölünmedi. Lord ise Bellatrix'i göz hapsine almıştı. Bellatrix ise bunu elbette fark etmişti ancak üstelemedi. Kafasını önüne eğip Rodolphus'a bakmamaya çalışıyordu çünkü biliyordu. Ona bakarsa asasını onun burnuna sokup crucio atacaktı.
Lord da Bellatrix'den pek farklı sayılmazdı. Öyle bir nefretle Rodolphus'a bakıyordu ki Rodolphus neredeyse eriyip yok olmak üzereydi.
Bellatrix daha fazla dayanamayacağına karar verince sakince izin istedi. Lord çıkabileceğini söylediğinde asaletini bozmadan dışarıya çıktı. Lord odadakilere şöyle bir baktıktan sonra hiçbir şey demeden odanın dışına cisimlendi. Girişte etrafına bakındı. Bellatrix üst kattaki odadan çıkıyordu. Üstünde seyahat pelerini vardı. Merdivenlerden inerken Lordu fark etti. Kafasını saygıyla eğip ona doğru ilerledi ve tam önünde durdu.
"Lordum."
"Biraz dolaşalım mı seninle Bella? Anladığım kadarıyla sen de dışarıya çıkmak üzedeydin."
"Ta-tabii ki Lordum."
Karanlık Lord, Bellatrix'e tutması için kolunu uzattı. Bellatrix, tereddütle de olsa Lordun koluna dokunduğunda cisimlendiler.
Cisimlenmenin verdiği o his geçince Bellatrix etrafına bakındı. Kumsal boyunca uzanan ağaçlar karalıkta oldukça güzel görünüyordu. Etrafı sadece ayın beyaz ışıkları aydınlatırken Lord Bellatrix'in ellerini tuttu. Kahverengi gözlerine bir başka baktı. Gülümsediğinin farkına bile varmadan...
Şimdi Bellatrix de kendisine gülümsüyordu. O güzel yüzü daha aydınlık olmuştu. Tıpkı Lordun güzelleşen ömrü gibi.
"Bella... Bunu söylemek benim için çok ama çok zor. Hatta belki de imkansız. Şimdi söylemezsen bir daha asla söyleyemem. Ben... Yani ben olan, Lord olan ben, Voldemort olan... Seni yani sen olan seni..."
Bellatrix, sadece gülümsedi ve Lordunu kendisine çekip sarıldı. Lord o an havaya yükseldiğini ve uçtuğunu hissetti.
"Ben de sizi Lordum. Ben de sizi."
Karanlık Lord, Bellatrix'e sıkıca sarılırken bir an olsun tereddüt etmedi. Sevdiği kadın şimdi kollarındaydı. Artık mutluydu. Müridi olduğu ilk günden beri bu günü beklemişse de nihayet kavuşmuştu.
Kumsalda olmalarına rağmen deniz ne kokuyordu ne de dalgalanıyordu. Lord etrafın bulanıklaştığını fark etti. Bellatrix'i zar zor görüyordu. Gözlerini kapatıp bir süre bekledi ve ardından onları tekrar açtı ancak gördüğü kumsalda Bellatrix'in güzel yüzü değil kendi odasının tavanıydı. Yatağında doğruldu. Çok az uyur çok nadir rüya görürdü. Bu da onlardan bir tanesiydi ve Lord, bunun rüya olduğuna inanmak istemiyordu.
Çok cringe oldu ama amaaaaann neyse omsmnjsnjsbhjshbks önemli olan bellamortttt
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love of Darkness//Bellamort
FanfictionLord Voldemort'un Bellatrix Black'e olan garip hissleri...