VI - Heavenly

235 32 22
                                    

1 Kasım 2015

Saat, 10.49

Dazai, içerisi sigara kokusundan leş gibi kokan, dumanlardan dolayı ise isle dolu odada mırıldandığı şarkı ile görev için hazırlanıyordu. ''Dalından koparılmış yaprak bahara sevinmez. Her ağaç kökünü yerin dibine saklar. Kalbini kimseye açma, basarlar.'' Odasaku ile sarhoşken yazdıkları, bir sanat eseri olmasa ile özel olan bu şarkıyı çok severdi Dazai. Kapının tıklanmadan açılması ile içeri girenin partneri olduğunu kavradı.

''Hazır mısın?'' Chuuya o kadar mesafeliydi ki Dazai nedensizce üzüldü. Yalnız hissetti. İç çekip yatağın üzerindeki kıyafetlerini gösterdi. ''Üstümü değişecektim, kapı tıklatmak nedir bilmez misin?''

Chuuya kahvelinin dediğine yanıt vermeden geçti ve amerikan tarzı mutfağın tezgahına oturdu. Etrafı inceliyormuş gibi yaparken gözleri üstünü değiştiren Dazai'ye kaydı. Sırtındaki yaraları görünce iç parçalandı. Ama ben onun arkadaşı değilim, bana ne ki? diye geçirdi içinden. Dazai'nin en başından beri intihara meyilli bir dallama olduğunu biliyordu. Fakat hâlâ bunu tam olarak neden kendine yaptığını anlayabilmiş değildi. Çünkü Chuuya Dazai'yi tanıyordu, ve onun tanıdığı Dazai acı çekmekten nefret ederdi. ''Hazırım.''

Dazai'nin komutu ile kapıya gitti ve elini tokmağa doğru uzattı. Fakat bir el bileğini kavradı ve yüzünü kendine çevirdi. ''Yarını belli olmayan bu zamanda, ayrı kalmamız ne kadar doğru bilmiyorum Chuuya.''

Chuuya hızlıca bileğindeki eli ittirdi. Elini ensesine götürdü ve kaşıdı. Parkelere bakarken mırıldandı.

''Olacak gibi değil, olamaz da zaten. Fazlalık olduğum için özür dilerim Dazai, senin için sadece bir oyuncaktan daha fazlası olamadığım için özür dilerim.''

Dazai elini tekrar kızılın bileğine uzatmaya çakıldı. Ama kızıl gözlerinin dolduğunu gizlemek için başını aşağı eğdi ve bileğini tutmaya çalışan eli sertçe itti. Kapıdan bir hışım çıkarken Dazai gözlerindeki o kırgınlığı en derinine kadar hissetmişti. Bir anı bile kalmamıştır, geceler boyu sevişmelerden. Binlerce yıl uzaklardadır, binlerce kez dokunduğun ten artık. Dazai koşarak partnerinin peşinden gitti, belinden çekti ve kulağına fısıldadı. ''Özür dilerim, konuşmalıyız lütfen.''

''Kalbi kırmaya tek bir söz yeter; ama kırılan kalbi tamir etmeye ne bir özür, ne de bir ömür yeter Dazai. İnsanın bazen ayağa kalkacak gücü olmuyor. Dışardan düşmüş gibi görünmek değil de, kendi içinde ayaklanamamak gibi. Herkese günlük güneşlik çiçekler açtığını gösterirken içinde köklerinin yok olduğunu bilmek gibi. Bir miktar kendine yenilmek, kendinle savaşacak gücü yitirmek. Sen bana bunları hissettirmekten başka hiçbir şeyi hissettiremedin. Sadece istenmediğim gerçeğini yüzüme vurdun. Sahi, neden beni mafyaya zorla soktun? Neden arkadaşlarımın bana ihanet etmesine sebep oldun? Anlamaz mıyım ha? Arkadaşını kaybetmek nedir anlamaz mıyım? Shirase ve Yuan'ı sen öldürdün Dazai. Gözümün önünde öldürdün. Ve onlar benim tek arkadaşlarımdı. Ailemi siz katlettiniz, beni 13. yaşımda mafyaya tıktınız. Ve tüm bunları sen yaptın. Hissettiklerim nasıl bilir misin? İnsan olmamak nedir bilir misin? Yaşamamak, ciddi anlamda yaşayan biri olmamak nedir, anlayabilir misin! Biliyorum da desen, anlıyorum da desen bildiğinden ve anladığından emin misin? Hissettiklerimi hissedebilir misin? O yoldan geçmeden tarif edebilir misin? Beni kırmaktan ya da benden vazgeçebilir misin? Kahretsin. Bu sen değilsin Dazai. Benim tanıdığım Dazai, onu seven birisini sadece zevk almak için beraber olduğu birisi olarak göremez.''

Kollarının arasından kayıp giden bedenin arkasından bakakaldı kahveli. Onlar senin dostun değildi demek istedi. Onlar seni kullanıp öldürecekti demek istedi. Ben senin hayatını kurtardım, onların hakkında senden daha çok şey biliyorum demek istedi. Ama yapamadı. Tek yaptığı Kouyou'nun verdiği Q'ya bir oda hazırlama görevi için Chuuya'nın arkasından gitmekti. 2 Saat içerisinde Yumeno'ya istediği tarz bir oda tasarlanmıştı. Ve Chuuya tek kelime bile etmeden eşyaları düzenlemiş, daha sonra odasına çekilmişti. Dazai konuşmakta kararlıydı, Chuuya odasına gittikten 10 dakika sonra odasının kapısını çaldı. ''Siktir git.''

Duyduğu cümleyi umursamadan kapıyı açtı ve pencere kenarında oturan kızıla baktı. Chuuya kafasını çevirip ona bile bakmaya yeltenmedi.

''Elinden geldiğince tüm sevgisiyle ve cabasıyla orada olan, iyi kötü her anınızda size elini uzatan insana büyük ayıplar ile, kırmaktan bile korkmakla ben zaten baş edemezdim. Bunu biliyorsun.''

''Mutlu olunabiliyor mu gerçekten de? Gülüp, eğlenebiliyor mu insan? Yaşanmışlıkları kenara bıkıp hiç olmamış gibi devam edebiliyor mu hayatına? Dertlerini görmezden gelebiliyor mu? Kalbinin çığlıklarını duymadan, aklını başından alan anıları unutabiliyor mu insan? Yapamıyorsun, mutlu olamıyorsun, gülemiyorsun.. İllaki geliyor aklının ucuna... Takılıyor durduk yere kafana, unutmaya çalışıyorsun, bırak artık bırak bir kenara deyip çıkaramıyorsun aklından.''

Chuuya göz yaşlarını ilk kez serbest bırakmışken Dazai kapının ağzında ne yapacağını bilemedi. Chuuya ilk kez gözlerinin önünde solup gidiyordu. Yerdeki dosyaları umursamadan üstlerine basıp geçti ve kızılı camın önünden kucağına alarak kaldırdı. Daha sonra yandaki krem renkli koltuğa oturdu ve omzunu gösterdi. ''Ne zaman ağlamak istersen buradayım.''

Chuuya dayanamayarak Dazai'ye sarıldı ve ağlamaya devam etti. Dazai ona şarkı mırıldanarak saçlarını okşadı, kokladı. İlk kez sevgili gibiydiler. İlk kez duyguları gerçekti. Ve Dazai ilk kez bu kadar sevinmişti. Odasaku, sanırım dediğin kişiyi buldum, dedi.

''Herkese ve her şeye yara bandı olunmaz. Ama ben senin her şeyin olabilirim Chuuya.''

İkili birbirlerine baktılar. Yavaş yavaş yüzleri yakınlaşırken Chuuya kalbinin neredeyse duracağını hissetti. Dazai bir elini Chuuya'nın yanağına koydu ve dudaklarına da kendi dudaklarını yakınlaştırdı, ama öpmedi. ''Bir gün bu öpüşme gerçekleşecek. Söz veriyorum.'' Chuuya gözlerinden akan göz yaşlarına inat gülümsedi. Ve ikisi beraber o koltukta uyuya kaldılar, bir geceliğine her şeyi unuttular.

Falling in Love.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin