VI - Touch

220 27 13
                                    

11 Kasım 2015

00.09

Pasif Agresif Kişilik Bozukluğu: Sorunlarla, kişilerle yüzleşmekten kaçarlar. Kızgınlıklarını, kırgınlıklarını direkt ifade etmek yerine dolaylı yolları tercih ederler. Kendisini değersiz hissederler. Değerinin verilmediğini, haksızlığa uğradığını, yanlış anlaşıldığını, şanssız olduğunu düşünürler. Saldırgan ve öfkeli davranışlarda bulunurken bir taraftan da pişmanlık duyarlar. Chuuya buna sahip.

-

''Burada ne yapıyorsun?''

Kızıl elindeki market poşetini umursamazca toprak zemine bıraktı ve partnerinin oturduğu gölün kenarına oturdu. Mor saçlı kız gözünün önüne düşen tutamı sertçe kulağının arkasına attı. ''Ne olduğunu söylemeye kelimelerin bile seni ikna edebileceğini sanmıyorum Chuuya.''

''Senin için marketten, ayağım yaralıyken bile şarap almaya çıktım. Dazai ile görevden sonra yaralanmamdan daha önemli ne olmuş olabilir, peh.''

Ağzıyla şişenin tıpasını çıkartıp getirdiği plastik bardaklara koydu kızıl. Daha sonra birini kızın diğerini de kendi önüne koydu. Konuşması için kızın yüzüne eğildi ve gülümsedi. ''Konuş.''

''Dazai gidiyor.'' Chuuya bardaktan büyük bir yudum alıp yüzünü ekşitti. ''Ağırmış.'' Daha sonra bardağa yeniden içkiyi doldururken kıkırdayarak yanıt verdi. ''O uskumru hep gidiyor, yine ne görevi verildi? Boss onu bensiz göreve yollayıp duruyor, manyak herif."

''Anlamıyorsun, gidiyor diyorum.'' Chuuya kızın dediğine odaklanmışken göle akıp giden şaraptan bir haberdi. Elindeki bardağı beceriksizce tutmaya çalıştı ve şişenin tıpasını geri taktı. ''Ne demek gidiyor?''

''Uyuyamadığınızda, zihniniz düşüncelerle sürüklendiğinde ve kendinize hiç nedensiz yere, bir gün öleceğinizi hatırlattığınız zamanlarda karşılaştığınız aynı duygu, aynı hüzünlü paniktir. O zaman sona erecek, gömülecek ve unutulacaktınız. Bildiğiniz, hatırladığınız ve sevdiğiniz her şey bir hiç olacaktı. O bilmeme halinde, bir şey size yaklaşacak, kalbinizi kıracak ve nefes almanızı zorlaştıracaktır Chuuya. Belki bu ölüm değil. Fakat yine de, onu yaşamanı istemediğimiz için benim söylemem gerektiğine inandık.''

''Neler saçmalıyorsun? Açık konuşacak mısın?'' Telaşla elleriyle oynayan kız partnerine döndü ve iç çekti. ''Dazai mafyadan ayrıldı Chuuya. Guild'in ismini tarihten sildiniz, ve o da gitti.''

Elindeki bardağı kenara bıraktı ve anlamaya çalışıyormuş gibi gözlerini kapattı ve güldü. ''Komik mi bu şimdi? Hangi ağacın arkasında saklanıyor bu Dazai?'' Danielle, elini alnına koydu ve ovuştururken ayağa kalkıp etrafı inceleyen kızıla bağırdı. ''Otur Chuuya! Gerçekleri artık sindir.''

''Gidip gitmemesi sikimde değil, sadece bu kadar düşebileceğini düşünmemiştim.'' dedi sesi fısıltı ile çıkarken.

''Bu dünyaya geldiğinde ilk şunu öğrenmeli insan, iyi biri olmak, sevilmek için asla yeterli değildir. Dünya'nın tüm yalnızlarını bir meydanda toplasak mesela, içlerinde kötü bir insan bulma ihtimaliniz çok düşüktür. Çünkü hiçbiri, toplumun onlardan beklediği kötülükleri kendilerine yakıştıramamıştır. Yalan söylemeyi beceremeyenler, gösterişten kaçınanlar, rol yapamayanlar, sürüyü takip etmek istemeyenler ve hayatı fazlasıyla sorgulayanlar daima yalnızdırlar. Senin gibi.''

Chuuya sinirle kızın yakasından çekti ve ayağa kaldırdı. Çenesinden tutup yüzlerini aynı hizaya getirdi ve sinirle bağırdı. ''Bunu deme cürrettini kendinde nasıl bulursun?''

''Unutma, senden daha üstteyim Chuuya.''

Chuuya dişlerini sıkarak kızın çenesini bıraktı. Sinirle yere oturup bardağında kalan şaraptan büyük yudumlar aldı. O sırada Danielle kızılın yanından tek kelime etmeden ayrıldı. Chuuya ne kadar içti bilinmez, sırılsıklam sarhoş olduğunu ancak arkasında duyduğu tanıdık ses ile irkildiğinde anladı. ''Oi, Chuuya.''

Tek kelime etmeden partnerinin yüzüne baktı kızıl, daha sonra yüzünü geri göle çevirdi ve bardağından bir yudum daha aldı. Dazai başını üzgünce sallayarak kızılın yanına oturdu ve eğilip yüzüne baktı. ''Çok sarhoşsun, bu kadarı yeter.''

Chuuya duymamışçasına yanıtladı, ''Ne kadar çok yıldız var. Baksana Dazai.'' Ellerini kaldırarak gökyüzüne uzandı ve yıldızları tutmaya çalıştı. ''Dokunmak istiyorum, olmaz mı?'' Dazai'nin sesi hayatında duyduğu en garip şeyi duymuşçasına çıktı. ''Dokunmak mı?''

''Çok gerçekler, sanki canlı gibi. Kalp atışlarını duyabiliyorum.'' kollarını beceriksizce salladı gökyüzünde. ''Pekala, sana inanıyorum, eminim doğrudur Chuuya.'' Dazai kızılın omzundan kolunu attı ve o da göğe çevirdi yüzünü. ''Kar gibi kokuyorlar Dazai.'' Dazai kızıla en içten gülümsemesini sundu. ''Daha ne kadar saçmalayacaksın, merak ediyorum doğrusu.''

''Görmüyor musun, hepsi bana gülümsüyor.'' Dazai usulca güldü. ''Evet, seni sevmiş olmalılar.'' Chuuya kıkırdadı ve gözlerini Dazai'nin gözlerine kilitledi. ''Bence de, bak! Şimdi de bana göz kırpıyorlar.''

Saatlerce beraber gecenin o sarhoş edici ayazında sarmaş dolaş oturdular. Chuuya sarhoşluğun etkisi ile homurdandı, Dazai ona güldü. En sonunda o vakit gelmişti. Dazai tedirgince yerinde saatine bakarken, Chuuya'nın konuşması ile irkildi. ''İnsanlara yaralarını ne kadar açarsan ilk önce seni o zayıflıktan vururlar. Zaaflarını belli ettiğinde kullanmaktan çekinmezler, çünkü kırılacağın noktayı bilir, seni acıtmayı seçerler. Kim nerede ne yapıp ne yapmadıysa, nasıl ve neden beni kırdıysa, hangi sebeple haksızlığa uğrattıysa, bir bir avucuma yazıp sürekli kendime tekrarlamak istiyorum. İnsan kötü gününü unutmakla kendine en büyük kötülüğü eder. siz istediğinizi yapın, ben hiçbirini unutmuyorum. Kimlere tercih edildiğinizi unutmuş gibi affediyorsunuz. Bu da sizin aptallığınız. Kelimeleri kullanamıyorum artık. ne söylesem yanlış, ne söylesem eksik, ne söylesem anlamsız kalıyorlarmış gibi hissettiriyorsunuz.''

Dazai duymamış gibi yaparken aslında düşünüyordu. Chuuya gerçekten anlatamayacağı kadar mükemmeldi. Adına milyon tane roman, şiir bile yazılabilecek kadar mükemmeldi. Sessizce kızılın yanından kalktığında Chuuya ağlamaktan kararmış mavi gözlerini sevgilisine çevirdi. ''Gidecek misin, şaka yapıyorsunuz sanıyordum.''

Dazai bir dizinin üzerine eğildi ve kızılın çenesinden tutup dudaklarına narin bir öpücük kondurdu. Daha sonra ayaklandı ve arkasını dönüp ilerledi. Kendisini izleyen kızıla döndü ve çaresizce seslendi. ''Gözlerini kapatır mısın? Bana bakmaya devam edersen, buradan gidemeyeceğim.''

Chuuya gözlerini kapatmadığı için koşarak kızılın yanına geldi ve ellerini gözlerinin üstüne koydu. Chuuya sevgilisinin ellerinin yüzüne temas etmesi ile gözlerini kapattı. Dazai gölün girişinden giderken, Chuuya'nın gözleri hala kapalıydı. Gözleri kapalıyken mırıldandı. ''Hep çok seven kaybedermiş.'' Gözlerinden yaşlar süzülürken, kendini çimenlere bıraktı kızıl. Aklı, kafası öyle karışıktı ki düşünemeyecek kadar yorgundu.

Falling in Love.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin