•
"Lalisa, ilaçlarımı gördün mü? Masamın çekmecesinde değiller."
At kuyruğumu iyice sıktığıma emin olduktan sonra aynanın karşısından ayrılıp başımı odamın kapısından uzattım.
"Lalisa, beni duydun mu?" Bu kez beni duyması için daha yüksek sesle bağırdığımda elindeki zinciri bileğine takmaya çalışarak odasından çıktı.
Hızlı adımlarla yanıma gelip hemen karşımda durdu ve pes etmiş bir şekilde sağ kolunu önüme doğru uzattıktan sonra havada salladığı bilekliği elime tutuşturdu. "Şunu takmama yardım eder misin?"
Bana verdiği bilekliğini bileğine dolayıp kopçasını yuvarlak halkaya geçirdikten sonra elini serbest bıraktım. Zinciri eliyle düzelttikten sonra bana teşekkür etti.
"İki saattir içeride bu küçük şeytanla uğraşıyorum. Sinirden zinciri ortadan ikiye bölmek üzereydim." diyerek bileğini havaya kaldırdı ve zincire kötü kötü baktı. Sonra gözlerini ondan çekip aklına bir şey gelmiş gibi bana döndü. "Sen bana ne için seslenmiştin?"
Sırtımı kapıya yaslayıp kollarımı göğsümde birleştirdim. "Baskılayıcı haplarımı bulamıyorum, belki görmüşsündür diye sana sormak istedim."
"Mutfak masasının üstünde. Sabah su içmeye kaltığımda mutfakta yere düşmüş halde görünce alıp oraya koydum."
İlaçları bulmak için evi aramama gerek kalmadığından dolayı aldığım cevaptan memnun bir şekilde "Teşekkür ederim." dedikten sonra sırtımı yaslandığım kapıdan ayırıp mutfağa doğru ilerledim.
Mutfağa girdiğimde aradığım hapın ve bir bardak suyun hazır bir şekilde masanın üzerinde beni bekliyor olduğunu gördüm. Lalisa sabah benim için bırakmış olmalıydı. Bu tatlı hareketine gülümseyerek hapı elime aldım ve ilacı ağzıma attım. Sonra da tek dikişte suyu içip bardağı tekrar masaya koydum.
Mutfaktan çıkıp odamın kapısının önüne bıraktığım çantamı aldıktan sonra vestiyere doğru ilerledim. Dolabın içinden çıkarttığım uzun deve tabanı rengi trençkotumu üzerime geçirirken bir yandan da Lalisa'ya seslendim. "Ben çıkıyorum!"
"Tamam!" Kapısı kapalı olduğu için boğuk gelen sesini duyduğumda kapıya uzanıp çıkmak için hazırlandım. O sırada Lalisa odasının kapısını açıp bana doğru koşturdu.
"Roseanne, dur bir saniye."
Ayakkabılıktan çıkardığım converselerimi giyerken gözlerimi ona diktim. "Bir şey mi oldu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blooming
Fanfiction[omegaverse au] Roseanne'nin çiçekleri Jungkook'un kalbinde açmaya başlamıştı. rosekook 2021 Nisan.