Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
•
Oldukça büyük ve ferah bir mutfağın içindeyim. Pencerelerden içeri dolan güneş ışığı yüzüme vuruyor. Gündüz vakti olduğu kesin ama saati tam kestiremiyorum.
Mutfak, siyah renkli modern dolaplar ve onların zıttı olacak şekilde beyaz mermerlerle döşenmiş. İçerisi oldukça şık, hatta gösterişli bile denebilir. Burası benim evime benzemiyor ama kendimi yabancı hissetmiyorum.
Önümde bir kâse dolusu çilek var. Elimdeki bıçakla onların yapraklarını ayıklıyorum. Çilekler öyle güzel kokuyor ki dayanamayarak bir tanesini yiyorum. Ağzımın içerisine yayılan enfes tatla gözlerim kapanıyor, tadı da tıpkı kokusu gibi güzel.
Tekrar çilekleri kesmeye koyuluyorum. Sonuncusuna geldiğim sırada arkamda hissettiğim beden güçlü kollarını belimle sarıyor. Yüzünü göremesem bile dokunuşunun tenimde bıraktığı tanıdık histen onun Jungkook olduğunu biliyorum.
Bıçağın sivri ucu, Jungkook’un temasıyla beraber dağılan dikkatim sonucunda çileği tutuğum sol elimin işaret parmağına batıyor. Açılan ufak yaradan aşağı doğru akan bir kan damlasının beyaz mermeri kırmızıya boyamasını izliyorum.
Jungkook çok geçmeden beni kendisine doğru çeviriyor. Yakınlığımızdan dolayı yüzüm boyun girintisine yaslanmış, başım ancak çenesinin altına kadar geliyor.
Burnuma dolan okyanus kokusuyla tenimin karıncalanmaya başladığını hissediyorum. Kanım damarlarımda daha hızlı akmaya başlıyor sanki. İçimden sıcacık bir duygu vücuduma doğru yayılıyor. Karnımdaki kelebekler çoktan havalanmış, sevinçle kanat çırpıyorlar.
İhtiyaçla burnumu Jungkook’un koku bezine daha çok bastırıyorum. Dalgaları benim çiçeklerime karışıyor. Bu, o kadar muhteşem bir his ki kokusu tenime kazınsın istiyorum.
Jungkook beni nazikçe kendinden ayırıyor. Sırtım mutfak tezgahına değdiğinde ondan uzaklaştığım için mızmızca dudaklarımı büzüyorum. Aslında aramızda hala santimler var ama yakınlığımız bana yetmiyor. Ben onunla bir olmak istiyorum. Aramızda hiç boşluk kalmayacak kadar yakın olalım, ruhlarımız birbirine karışsın, tenimin üzerinde yalnızca onun bıraktığı izler olsun, vücuduma yalnızca onun kokusu sinsin istiyorum.
Kollarımdaki ellerini bileklerime indiriyor. Endişeli bakışları az önce kestiğim parmağımda. Sol elimi havaya kaldırıp hemen yanımızdaki çeşmeyi açıyor. Parmağımı soğuk suyun altında tutarken bir yandan da söyleniyor.
