Şehir gürültüsünden birazda olsa uzaklaşmak için kulaklığımı takıp kütüphaneye doğru yürümeye başladım. Bu aralar huzur bulabildiğim tek yer bana ne yapmam gerektiği söyleyenin olmadığı yer. Ve ya nasihatlar dinlemek zorunda olmadığm yer. Her neyse.
Kışın en soğuk aylarındayız. Ne kadar çok yazı sevsemde kışın soğuğu bazen iyi geliyodu. Tüm gerçeğiyle yüzüme vuruyordu yalnızlığı.
Bu aralar ablamla nerdeyse birbirimizi hiç görmüyoruz ama sorsan aynı evde yaşıyoruz. Benim her bi bokumu bilir sorun benim onun ne boklar yediğini bilmemem.
Lise son sınıftayım. Çok sevdiğim bir çocuk ve geçmem gereken dersler var. İkimiz diye bişey yoktu ama ben buna inanmak istemiyordum. Daha benim varlığımdan bile habersiz. Birlikte olmak için herşeyi yapardım. Ama o? Onunla olmaz. Başımı belaya sokmaktan başka bir işe yaramaz. Yada beni üzmekten. Sanki böyle çok mu mutlusun Melis? Her gece ağlayan kim? Çınarın her gün biriyle oldunu bile bile yine onu karşılıksız seven kim? Onu her gördüğünde canı yanan? Benim. Bazen canımın yanması için onu başka kızlarla düşünmem bile yetiyor. Ortalık yerede ağlayamadığımdan hep içime ağladım. İnsan içine içine ağlar mı? Ağlıyormuş demek ki. İçime akan her neyse beni hep daha fazla yakıyodu. Çok çaresizim. Onu unutmam lazım biliyorum.
Bu aşkı herkesten saklıyorum. Yoksa bütün okulun ağzına sakız olurum. 4 yıldır karşılık beklemeden birini uzaktan sevmek akıl işi değil. Üstelik onu severken başkalarıylada çıktım.
Çınar peşinde koşan kızları değil kendi gözüne kestirdiklerini seçer. Onunla ilgili nerdeyse herşeyi biliyorum. Çınarla asla ciddi olmaz olsa olsa tek gecelik bişi o kadar. Daha sonra yüzüme bile bakmaz. O böyle bir insan. Ne kadar kötü dimi? Yine de ondan başkasıyla yapamazsın mutlu olamazsın diyor içimde ki ses. O yüzden umutluyum ve o yüzden tam bir salağım.
Kütüphaneye girip her zamanki yerime gittim ve kitabımı okumaya başladım.
Ne kadar oldu bilmiyorum başım ağrımaya başlayınca kalkıp toparlandım. Tam ilerlicektim ki karşımda Çınar'ı gördüm. Burda ne işi var? Birden kalbim hızlandı. Normal davranmam lazım. Çınar telefonda biriyle konuşuyordu. Kafamı sağa çevirince Çınar'a nişan alamaya çalışan bir adam gördüm. Kütüphanede başka kimse yoktu görevliler nerde? Adama baktığımda beni çoktan fark etmişti. Hiç düşünmeden Çınar'a doğru koşmaya başladım. Onun üstüne atlayıp ikimizde yere düşünce silah sesi tüm kütüphanede yankılandı.
Çınarla gözlerimiz kesişince kalbim yerinden çıkıcak gibi atıyordu. Adam ıskalamıştı. Ona ilk defa bu kadar yakındım. Korkum değil heycanım daha üst seviyedeydi. Üstünde olduğumu fark edince ani bir hareketle kalktım. Arkama baktığımda o adamı görevliler çoktan yakamışlardı ve polisi arıyorlardı.
"Neden yaptın bunu?" dedi Çınar. İlk defa benimle konuştu. Çınar'ın hayatını kurtarmıştım. O benim kahramanım olacağına ben onun kahramanı oldum.
"N..Neyi?" dedim.
"Ölebilirdin?"
"Ben bilmiyorum?"
"Her neyse sana bir can borçluyum sarışın" dedi. Bu arada polis yanımıza gelip:
"Saldırıya uğrayan sen misin?" dedi bana.
"Hayır Çınar" dediğimde.
"İsmimi nerden biliyosun sen?" dedi.
"Aynı okuldayız" araya polis memuru girdi.
"İkinizide emniyete almak zorundayım." dedi. Bir karakolluk olmam eksikti. Polis memuru önde biz arkada yürüyorduk.
"Ben kendimde onun cezasını verebilirdim" diye mırıldandı Çınar. Size onun tehlikeli biri oldunu söylemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Hikayem
Teen FictionTam ölürken akla gelen o soru. Kimin için bu kadar yoruldun? Kim için herşeyden vazgeçtin? Kimin için haberi bile yokken öldün? Benim hayallerim vardı. Benim karanlık bir dünyam vardı. Benim acılarla dolu bir hayatım vardı. Korksamda cesaretim vard...