Doğduğumuzda kullanma klavuzu vermiyorlar bize. Her şeyi yaşayarak öğreniyoruz. Doğruyu yada yalnışı bilmiyoruz. Hiç bir zaman mükemmel olamayız. Bir şeyi seçmek zorunda kalıyoruz illa ki. Seçtiğimiz şey yalnışsa pişman oluyoruz tabi. O pişmanlıklar sayesinde tecrübe kazanıyoruz. Onlar sayesinde güçleniyoruz. Zaten mükemmellik hep sıkıcıdır. İnsanın hataları olmalı. Kendi klavuzumuzu biz oluşturmalıyız.
İnsan yaşadığı anıları asla unutmaz. Sadece hatırlamaz. Ama bazen hatırlamamız için bir koku bile yeter. Bir şarkı bir ses bir insan.
Hayat her zaman herkesin yüzüne gülmüyordu. Kimi zaman bazılarına başka taraflarıyla gülüyodu. En çok bana gülmüştür başka taraflarıyla.
Korkuyordum. Benimde sonumun o polis gibi olmasından. Çınar'ın beni kullanmasından. En çok hayal kırıklığından korkuyordum. Sırf bu yüzden hayal kurmayı bıraktım. Ama bazen farkında bile olmadan kuruyordum. Dalıyordum.
Çınar yanımdan öylece ayrıldığında yine arkada kalan ben olmuştum. Yine arkasından ben bakıyordum. Kalmaktan nefret ederdim. Ben gitmek istiyordum. Bu acıları unutmak istiyordum. Annemi, babamı, mutlu hayatımı geri istiyordum!
Dolmaya başlamış olan gözlerimi gökyüzüne kaldırdım. Kara bulutlar içimi yansıtıyordu. Ilık göz yaşlarım yanaklarımdan süzülürken çoktan yağmur yağmaya başlamıştı. Burada böylece durmak istiyordum. Hareket etmeye dahi güçüm yoktu. Yine dalmıştım. Uzaklara boş boş bakıyordum.
"Ağlıyor musun?" dedi birisi. Kafamı sesin geldiği yöne çevirdim. Arda. Nasıl anladı ki.
"Nerden anladın?"
"Gözlerin kızarmış"
Yanıma gelip gözlerimi sildi. Arda üniversite birinci sınıftan beri tanığım bir çocuk. Ayrıca konuştuğum sayılı kişilerden biri.
"Teşekkür ederim."
"Kim üzdü seni?"
"Kimse." dediğimde arabama binmek için hamle yaptım. Arda kolumu tuttu. Vazgeçmicek anladım.
"Arda kimse ağlatmadı. Beni bu okulda ki kim ağlatabilir? Sadece öyle doldum ve patladım bu kadar. " dedim inandırıcı olmak için özen gösterdim.
"Peki iyi misin? Yapabileceğim bir şey var mı? "
"Kahve içerken bana eşlik eder misin?" dedim gülümsemeye çalışarak.
"Tabi."
Her zaman takıldığımız cafeye geldik. Çok üşümüştüm. Cafe sıcaktı. Oturup sipariş verdik.
"Melis bugün çok dalgınsın sana selam vermiştim onu bile almadın." dedi Arda. Ne ara selam vermişti. Sanırım bugün gerçekten dalgındım çünkü tüm gün dün olan olayları düşünüyordum.
"Gerçekten mi hiç farkında değilim." dedim.
"Evet bi an korktum acaba benle küstün mü diye"
"Yok canım" dedim tebessüm ederek.
"Ee okul nasıl gidiyor."
"İnan bu soruların cevaplarını şuan vermek istemiyorum. "
Garson kahvemi getirince kibarca içmeye başladım. Aslında bir dikişte içmek istiyordum sonrada hemen ikincisini. Neyse ikinci bardağı evdede içebilirdim. Ardayla kahve içmemin nedeni arkadaşlarıma zaman ayırmayı seviyorum. Sonuçta insanın arkadaşlara ihtiyaçı vardır. Benim çok az güvendiğim arkadaşım vardı. O yüzden onları unutamazdım.
"Senin bugün kafan çok dolu anladım. "
" Aynen öyle Ardacığım."
Mesaj sesi gelince telefona baktım. Ezgiden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Hikayem
Teen FictionTam ölürken akla gelen o soru. Kimin için bu kadar yoruldun? Kim için herşeyden vazgeçtin? Kimin için haberi bile yokken öldün? Benim hayallerim vardı. Benim karanlık bir dünyam vardı. Benim acılarla dolu bir hayatım vardı. Korksamda cesaretim vard...