Ateşe bakarken geçmiş gözümde canlanıyordu. Ateşe bakıyordum ama ateşi görmüyordum. Maziyi görüyordum.
İstanbul'a ilk geldiğimde henüz 18 yaşında heyecanlı, umutlu, İstanbul'dan hevesli bir kız çocuğuydum.
Sağ ol be İstanbul, umudumu kursağımda bıraktın.
Anneme üniversite için İstanbul'a gelmek istediğimi söylediğimde endişelenmişti.
Mega Şehir İstanbul!
Kocaman bir şehir.
Endişelenmekte haklıydı kadın.
Ben üniversite için değil kabuk bağlamış yaramı kanatmak için gelmişim meğer İstanbul'a...
O adamı bulmaya gelerek en büyük hatamı yapmışım meğer.
Hem okuyor hem de onu arıyordum. Aramamın sebebini ise bilmiyordum. Öyle bir anlık kararla gelmiştim.
Aramaya nerden başlayacağım onu da bilmiyordum.
İlk önce şirketini buldum. Zaten her yerde vardı. İnternetten yazınca da çıkmıştı.
Büyük iş adamı; Kemal Zadeoğulları...
Benim babam, beni ve kardeşimi daha küçükken bırakıp giden babam, annemi elinde iki çocukla öylece terk eden babam...
Kız çocuklarının ilk aşkı olurmuş babaları, güveni babalarından alırmış.
Bir çocuğa hayatı babası verirmiş.
Annesi nefesi, babası hayatı...
Benim annem ise hem nefes hem de hayat vermişti bize.
Çalışmış çabalamış, bizi büyütmüş, bakmıştı...
Bu yüzdendir babamı aramaya geldiğimi söylememem...
Eğer bilseydi göndermezdi.
Keşke göndermeseydi...
İstanbul'a geldikten iki ay sonra öğrendim ki meğer en büyük yaram toprak altına girmiş.
Onu göremeden göçüp gitmiş bu dünyadan.
Ben geri dönecektim. Mersin'ime, güzel memleketime gidecektim.
Ama annem "Sen heves ettin, kardeşin de heves etti. O da gelsin beraber okuyun. Göz kulak olursun kardeşine hem." demişti.
Ben ablaydım. Kardeşimi korumak zorundaydım.
İki sene sonra o da geldi. Ben de bu sırada babaannemi ve dedemi bulmuştum.
Yanlarına bir kez uğramıştım.
Beni sevmişlerdi. Kız kardeşim olduğunu söyleyince onunla da görüşmek istediklerini söylemişlerdi.
Ama kız kardeşim kabul etmezdi. Ben de onlara kız kardeşimin babama öfkeli olduğunu bu yüzden gelmeyi kabul etmeyeceğini söyledim.
Üzülmüşlerdi ama bizi bu zamana kadar aramamışlardı da. Ne yapabilirdim ki.
Onun mezarına bir kere bile gitmedim. Nerde olduğunu öğrendim ama gitmedim, gidemedim...
Gidince ne olacaktı?
Hiçbir şey...
Kardeşim de gelmişti sonrasında.
O da okuyordu. Farklı yurtlarda kalıyorduk ama konuşuyorduk. Ne yaptığını bana söylüyordu, izin alıyordu.
Bir kaç ay sonra benden bir partiye gitmek için izin istemişti. Ben de vermemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İSTANBUL SEVDASI - Tek Bölümlük -
Teen Fictionİstanbul'a ilk geldiğimde henüz 18 yaşında heyecanlı, umutlu, İstanbul'dan hevesli bir kız çocuğuydum. Sağ ol be İstanbul, umudumu kursağımda bıraktın. Anneme üniversite için İstanbul'a gelmek istediğimi söylediğimde endişelenmişti. Mega Şehir İsta...