FOUDROYANT

123 126 34
                                    

Gitmek unutmak değildir sen bunu çok iyi biliyorsun. "Aklımda gözlerin varken, sen buna gitmek mi diyorsun?"

Portreler, Can Yücel

Yürüyorum koşuyorum nefesim tükenene kadar hızlanıyorum ciğerlerim kendini belli etmek istersecesine acıtıyor ama buna inat devam ediyorum. Kesilen nefeslerim parça parça çıkıyor önüme engel gibi. Nerde mi koşuyorum dört duvar arasında kendimden kaçabildigim kadar gidiyorum. Gitmek mümkünse ben 100.000.999 km koşuyorum.

Hergün bir parça daha eksilirken saymadığım günlerin yasıyla tutunuyorum tozlu defterin eskimiş yapraklarına. Benden parçalar bırakıyorum her bir satırına. Kaç gün kaç saat oldu bilmiyorum. Her köşe başında hüzne değen bakışlarım günlerdir odağını yitirmiş beyaz duvarlara bakınıyor. Hapis hayatı denilen iki kelime artık hayatımı hapis olarak değiştirmişti.
Düşüncelerimde hapsolmuştum.

Sınavdan sonra daha fazla gerilemiştim sınavda çekmediğim siniri stresi gerginliği şimdi daha çok hissediyordum. Ama sanki yapamamışım gibi geliyordu. Benim için değişen birşey olur mu bilmiyorum. Burada daha ne kadar kalacağımı bile bilmiyorum. Devlet baba bana bi tane avukat yollamış sağolsun. Bugün Salih koğuşa gelip saat 2de avukatın gelecek kendini hazırla diyince kendimi altın varaklı bi küvete atmışlarda altın parçacıklı süt banyosuna tükürülmüşüm gibi hissettim.

Aylardır burdayım düşünüyorum da eskiden böyle hapishane dizinlerinde çok kötü şeyler oluyordu. Tabi ilk zamanlar bende de oluyordu ama. Şimdiki halimi göz önünde bulundurunca valla Allahın vip kulu falan olduğumu düşünüyorum. Tabi iç sesim devreye girip;

Saçmalama oğlum vip olsan şuan burda ne işin var.

O kadar haklısın ki.
Ahh ahh ne olacak benim bu hem vip hemde falsolu kul hâllerim?
Ben kendimle olan bu küçük tartışmalarım farkında olmadan dışarıya taşmış ve etraftan gelen kıkırtılar sayesinde içimden konuşmadığımı anlamış oldum.

"Kız yaren iyice kafayı yedin ha kendinle kavga etmek nedir hayır konu vip kul olmaksa onu bence popstar bayhan tahtını koruyor."

"Bayhan dedin ya orda seninle bir yakınlaştık didoş"

"Didoş dedin ya seninle orda bi uzaklaştık yaren şimdi falsolu mabadını kaldır bize çay kat sabahtandır senin kendinle olan kavgan bizi burda gülmekten kırdı."

Kıs kıs gülmeye devam etti onunla beraber sema da cık cıklayıp okuduğu kitaba geri döndü.
Bende falsolu mabadımı yumuşak demeye bin astar gereken yatağımdan kalkıp ocağa doğru ilerledim suyu çaydanlığa katıp tüpü ateşleyip çaydanlığı yerleştirdim.

Masaya doğru ilerleyip boş sandalyede yerimi aldım. Herkes yine kendi aleminde birşeylerle ilgilenirken. Aklıma gelen fikirle;

"Böyle kös kös oturmaktan çok sıkıldım ben hadi oyun falan oynayalım."

Etraftan yükselen olmuş homurtulara burun kıvırıp

"Ayy hadi ama ne bu naz kaynanasına el öpmeye giden yeni gelin gibi."

"Ne oynayacağız?" diyen semaya içten bi tebessüm bıraktım demek isterdim ama şeytanın boynuzunu kafasından çekip kendi başıma taç niyetine takmış şeytaniçe gibi güldüm.

"Ama öyle sade oyun olmaz ki ucuna bir iddia koyalım daha eğlenceli olur."

"Ne iddiası peki?" Böyle bir soruyu ancak demet sorabilirdi ancak. Herşeye bir müdahale olma ama neyseki alıştık içinizden ama haklı kız dediğinizi duyar gibiyim susun böyle pimpirikli biriyle yaşamanın zorluğunu bir ben birde diğer koğuş zedeler bilir.

LEYÂL Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin