Aşk denilen şey sanılanın aksine herkes için farklıydı. Benim için içinden geçilemez bir tuzak olurken başkası için gül bahçesi olabiliyordu. Ben gül bahçesinde uzanıp dikenleri bana batmadan sadece usulca dolaşmak isterken, yapabildiğim tek şey bu içinden geçilmez tuzağın ortasında durmaktı.
Son birkaç gündür her yönden gerçekten kötü günler geçiriyordum. Fiziksel olarak hastaydım. Belim ağrıyor ve başımdan eksilmeyen bir baş ağrım vardı. Baş ağrımı Taehyung'ın yaptığı saçma sapan hareketlere vermiş olsam bile bel ağrım için bahane türetemiyordum. Mental sağlığıma gelirsek eğer, o fiziksel hastalığımdan çok daha berbattı.
Taehyung yüzünden boktan birkaç gün geçirmiş ve üstüne derslerimde birkaç puan düşük yaşandığı için öğretmenlerimden ufak tefek azarlar işitmeye başlamıştım.
Taehyung'daki sorun neydi bilmiyorum ama ben onun için son bir buçuk haftadır çabalarken onun bana yaptığı tek şey saçma sapan sözleriyle kırmak olmuştu. Bu halde bile onu düşünerek yaptığım kurabiyeleri umursamamıştı bile, sadece teşekkür edip geçmişti. Bu yüzden bir buçuk haftadır onunla da görüşmüyordum. Moralimi yeterince bozabilme kabiliyetine sahip olduğundan yaptığı tek şey iğneleyici sözlerle kalbimi kırmak oluyordu.
Bu muhteşem haftasonunu ise Taehyung'a yardım etmek için geçiriyordum. Şuan haberi yoktu, zaten haberdar olması epey zaman alırdı ama yine de şimdilik bilmemesini tercih ederdim.
Okul müdürüne eğilerek selam verdikten sonra işleri halletmemin hemen ardından kapıyı açıp sessizce odadan çıktım. Okul müdürü beni hep sevmiştir. Bu muhtemelen zeki bir öğrenci olmamdan kaynaklı olsa gerek ama yine de bana verdiği önem gerçekten hoşuma gidiyordu. Şimdi ise odadan çıkmış çantamda telefonumu ararken bir anda okul koridorunda çarptığım silüete doğru baktım.
Haftasonuydu ve okulda kimse olmaması gerekiyordu. Biri neden burdaydı ki, diye düşünürken başımı kaldırmamla çarptığım kişinin Taehyung olduğunu fark ettim. Yüzünde hiçbir mimik kıpırdamıyor ve sadece bana bakıyordu. Üzerindeki lacivert tişörtü muhtemelen yeni yıkanmıştı, çünkü etraf çiçekli yumuşatıcı kokusundan geçilmiyordu.
Birkaç adım gerileyerek aramızdaki mesafeyi açtım. "Neden okuldasın?" diye sorduğumda ses tonundaki soğuklukla birlikte cevap verdi.
"Sen neden okuldasın?" dediğinde hafif bir şekilde göz devirmiştim. Söyleseydim beni anlar mıydın sahi Taehyung?
"Soruma soruyla cevap verme Taehyung." dediğimde birkaç defa gözlerini kırparak cevap verdi.
"Evde yoktun. Bende ya kütüphanede ya da okulda olacağını biliyordum ve şimdi tekrar soruyorum. Neden okuldasın Jennie?"
Senin için okuldayım demek istedim ama bunu hak etmediğini düşündüğümden birkaç kelimeyi geveleyerek söyledim.
"Sana ne Taehyung, hem beni neden arıyorsun ki? Sana senden ayrıldığımı söylemiştim."
Başını öne eğerek dudak altından gülümsedi ve tekrar bana baktı.
"Ben hala senden ayrıldığımı söylemedim."
Gerçekten bu muydu? Yani özür dilemek ya da kendini affetirmek yerine bunları söylemek için mi burdaydı? Ben onun için didinirken o ayrılmadığımızı düşünmekle yetiniyordu. Söylediklerini görmezden gelmeye çalışarak yanından geçip merdivenlere doğru ilerlemeye başladım ama duyduğum ses o kadar yüksekti ki ayaklarım kendi kendini durdurmak zorunda kaldı.
"Kim Jennie!"
Size söylemiştim ya, aşk denilen şey sanılanın aksine herkes için farklıydı. Benim için içinden geçilmez bir tuzak olurken başkası için gül bahçesi olabiliyordu. Bense şuanda o tuzak içinde kapanakısılmıştım. Taehyung'ın sesi tüm okul koridorlarında yankılanırken arkamı ürkek bir şekilde dönerek tekrar gözlerimi onunkilerle birleştirdim ama Taehyung hala sakin gibi görünmüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
because of you | taennie ✓
FanfictionBen sana gel dedim, içimde kaybolan papatyalardı gözlerin. [ taennie • january 23 ©MILENA, 2021]