'' Canım çok acıyor.'' diye haykırdım. Sesim o kadar acı dolu yankılanmıştı ki ben bile kendime acıdım.
''Güzelim. Gün güzeli. Buraya gel. Lütfen. Her şeyi halledebilirim. Her şeyi düzeltebilirim.''
''Hangi birini düzelteceksin ha? Hangi birini!? Seni söküp atmak istiyorum içimden. Bu seneyi hiç yaşamamış olmak istiyorum. Senden nefret ediyorum. Söyle! Sana vermediğim neyim kaldı? Kalbim, ruhum, bedenim, güvenim, aşkım... Her şeyimi aldın benden. Beni hiç ettin. O yüzden senin bir şeyleri düzeltmene ihtiyacım yok. Anlıyor musun? Yok!'' diye bağırıyor adeta ses tellerimi söküyordum.
'' Bağırma boğazın acıyacak. Sakin ol. Elimi tut. Her şeyi konuşalım.'' dedi her zamanki davudi sesiyle.
''Keşke sadece boğazım acısaydı. Anlamıyor musun? Boğuluyorum. Senin varlığın beni boğuyor. Artık zorlama. Ben senin verdiğin kararlarla yaşayacak biri değilim. Bak! Parmağıma bu yüzüğü takan sensin. Verdiğin sözleri hatırlıyor musun? Hangi birini tuttun alçak? Hangi birini?'' Bağırmaya devam ediyordum ama artık ayaklarım beni taşımıyordu. Dizlerim çakıl ve toprakla kaplı zemine düştü. Vücudumun o kadar çok uzvu acıyordu ki dizlerimin acısını bile hissetmiyordum. Hemen bana doğru atıldı.
''Hayır yaklaşma! Dokunma bana!'' diye bağırdım. Hem ağlıyor hem bağırıyordum.
Beni kendi gözünden sakınan bu adam nasıl beni ölmekten beter acılarla terbiye edebiliyordu? Hiç mi sevmemişti beni? Ben o aşk sözcüklerini, o şefkatli dokunuşları kafamda mı kurmuştum?
Beni bu hale nasıl getirdin aşkım?
)(
Bu iki insanı kader öyle oyunlar oynayarak birbirlerine doladı ki. Hayır hayır bağlamadı. Doladı. Kader ipleri birbirine öyle bir dolandı ki ya ipi kesecekler ya da tüm o düğümleri birlikte çözecekler.
Kesip atmak çok kolay, acısız... Sevgilim ellerimizi kanata kanata çözsek ya o düğümleri?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARMAĞAN
ActionOmuzlarında iki şeytan barındırmak günden güne adamı yorgun düşürdü. Omuzları bir yük daha kaldıramayacak kadın günden güne adamı öldürdü. Adaletsiz hayatlar yaşamış bu iki insan kırılmış kalplerini baştan yaşatabilecek mi?