Geçmişin izleri silinebilir mi beynimin en derinliklerinden? Unutabilir miyim yaşadığımız bütün her şeyi, değiştirebilir miyim yaptığım hataları?..
Bütün bunları yapabilme fırsatım olsaydı ne pahasına olursa olsun yapardım. Belki zamanı geriye alır ve yaşadığımız her şeyi baştan aşağı değiştirirdim. Ama kinle, nefretle değil; şimdiki vicdanımın rahat olabileceği bir şekilde değiştirirdim. Yaptığım bütün çocuklukları bir çırpıda yok ederdim.
Ancak insan o an içerisinde karmaşayı her detayıyla göremiyor. Belki bir gün, belki bir sene sonra fark ediyor ve bir şeyler fark ederek geçirdiği her an büyüyor.Pişmanlıklar, mutluluklar, üzüntüler, dostluklar ve ayrılışlar nereye gidersem gideyim beni takip ediyor.
Hayatımızda derin ayrılışlara yol açan o yazın üzerinden on sene geçti. Yaptığımız hataların ardından bir daha konuşmamıştık, ancak o seneyi acısıyla tatlısıyla bir kez olsun hatırlamak istiyorum. Bu deftere bunları kaydetmek, hatırladıktan sonra sonsuza dek tarihe gömmek istiyorum. Şimdi tamamen farklı bir dünyayı kendi ellerimizle nasıl oluşturduğumuzu yazacağım.01 Haziran 2010
''O kadar midem bulanıyor ki, kusmama ramak kaldı. Şimdi buraya geldik ama dönerken kırk saat yol var daha ya!'' diye söylendim. Uçakta dehşet verici anlar yaşamış olmamı geçin -sadece korkmuştum- bir de midem bulanmaya başlamıştı. Resmen yediğim her şey boğazımda dolanıyordu, sadece ağzımdan çıkaramıyordum o kadar. Üstelik gelene kadar Bora'nın inince neler yapacağımız hakkında yaptığı planları tam tamına 40 kere dinlemiştim. Belki de midem artık Bora ile birlikte aynı mekanda durmayı kaldıramıyordu artık.
Neyse ki uçaktan inmiş, havaalanının çıkışına ilerliyorduk.
''Kanka mal mısın, korkulacak ne var?'' diye yanıtladı beni Bora. Bora benim dört senedir en yakın arkadaşımdı, bunun belki iki senesi küsüp tartışmamızla geçmişti ama iki sene önce öyle bir barışmıştık ki, şimdi ona gözüm kapalı canımı emanet ederdim.
''Hem onlar sadece uçuyor bak, sana bir şey yapmıyor. Mantıklı bir şekilde açıklıyorum sana, hala korkuyorsun.'' dedi tekrar ve koluma girip elindeki şişeden yüzüme su serpmeye başladı. Mantıklı açıklamaya bakın(!) Uçaklardan uçtukları için korkmamam gerekiyormuş.
''Kız korkuyor Bora, bunun mantıklı bir açıklaması olamaz zaten. Kontrol edemiyor ki.'' dedi Emre, düşüncelerimi seslendirmişti.
Ben nefes almak için insanüstü bir çaba harcarken konuştu Görkem:
''Zaten daha yeni geldik, şimdiden dönüşü mü düşünüyorsun?''
''Bunca acıyı çekerken nasıl düşünmem!'' diye yakındım.
''Abartma istersen Ahu!'' Bora bana gözlerini devirerek kınama bakışları yolladı, saniyeler içerisinde surat ifadesi değişti. ''Ah, işte Avrupa abi! Bak kokla, havası bile farklı görüyor musun?'' Havaalanından çıkmıştık.
''Harbi amına koyayım.'' dedi Emre iki kolunu yana açarak, rüzgar tişörtünü ince bedenine yapıştırıyordu.
''Ay buradan sonra da İsviçre'ye mi geçsek? Ne güzel olurdu.'' dedi Bora hayran hayran kaldırım taşlarını izlerken. Emre ona bakarak güldü ve eliyle bir uçak şekli yaparak koşmaya başladı.
''Melih uçağın kalkıyor Melih, bak uçuyorsun Melih, New York American şınayştaynmark Melih.''Üniversiteyi kazanmış dört genç olarak bunu kutlamak istemiştik. Bizim için dopdolu geçen yorucu bir sınav senesinin ardından nefes almaya ihtiyacımız vardı. Abim, referansları sayesinde bize İtalya'da bir yaz kampı ayarlamıştı. O İtalya'da yaşıyor olmasına rağmen bizi evine almayı reddetmiş, başımızda öğretmenlerin olmasını doğru bulmuştu. Neymiş, bizim kadar genç insanların tek başına işlerini yürütmesi zormuş(!) Henüz 18 yaşında olabilirdik ama onun kız arkadaşı da bizimle aynı yaştaydı ve şu an onunla birlikte evde gününü gün ediyordu. Bu kıza şimdiden kinlenmiştim doğrusu, kim bilir tanıyınca neler hissedecektim.
''Abimle bir restoranda buluşacakmışız, sonra bizi kampa bırakacak.'' dedim attığı mesajı okuduktan sonra.
"Ne varmış bizi almaya gelseymiş sanki."
Bora abimin attığı konuma baktıktan sonra bir anda gülümsedi ve bize döndü.
''Hadi yürüyelim oraya doğru.''
''Ne kadar mesafe var ki?'' diye sordum bıkkın sesimle. ''Bak zaten kötüyüm çok yürümek istemiyorum.''
''Yakın yakın, merak etme yürürüz.''
''Bora sana o kadar güvenmiyorum ki, ne zaman bir yerin yakın olduğunu söylesen en az bir saat yürüyoruz.'' söylediklerime karşı sinirle soludu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
S O N
Teen FictionDostluğun zirvesini hatırlıyorum, arkadaşlarımla eğlendiğimi... sahi ya, uzun zamandır pek eğlenemiyorum. Onları geri mi istiyorum? On yıl sonra bile mi? Olmamalı, istemiyorum. Onları tarihin kirli yapraklarında kaybettim. Onları kaybettiğimi de hat...