𝒇𝒊𝒓𝒔𝒕 𝒎𝒊𝒔𝒔𝒊𝒐𝒏.

Sabah saatlerinde, Keşif lejyonu sur kapısının önünde keşife çıkmak için bekliyordu. Toplanan insan kalabalığından gelen fısıltılar rahatsız ediciydi.
Sur kapısı açılmaya başladığında komutan Erwin ön taraftan bağırdı, "KEŞİF LEJYONU! 53. KEŞİFE HAZIR OLUN! İNSANLIK İÇİN ÇIKILAN BU KEŞİFTE ÖLEN TÜM YANDAŞLARIMIZ İÇİN ELİNİZDEN GELENİ YAPIN!"
Herkes dahada cesaretlenip(?) atına asıldı. Kapı tamamen açıldığında komutan Erwin'in atının hareketlenmesi ile tüm askerler arkasından ilerledi.
Keşiften bir kaç saat önce Nataliél'e tüm gerekli şeyler anlatılmıştı.
Açık alanda ilerlerken uzaktan 2tane dev göründü. 4 asker o tarafa doğru gitsede, geri dönmemiştiler ve devler giderek yaklaşıyordu. Nataliél bu rezil görüntüye daha fazla dayanamayıp yüzbaşıya doğru yaklaştı. "Hallederim."
Yüzbaşı bir kaç saniye yüzüne baktıktan sonra yaklaşmakta olan devletin verdiği telaşla "Git!" diye bağırdı. Telaşlıydı, çünkü onun güçlü olduğunu biliyordu. Ama daha önce manevra tehcizatı kullandığını görmemişti ve şüpheciydi.
Herkesin dikkati onun üzerindeydi. Hızlı şekilde devlere yaklaşarak kılıçlarını çekti. İlk devin boynuna doğru yol alırken etraftaki etkenleri hiç umursamadan etrafında dönerek hızla boynunu kesti. Diğer devede aynısını saniyeler içinde yaptı. Onu izleyen şaşkın ve birazda korkmuş gözleri umursamadan devletin buharlaşmakta olan cesetlerinin üzerinden hızla koşarak atına ulaştı.
Atına binerken yüzbaşı ona taktir edici bir bakış attı. Askerinden memnundu. Anlaşılan Mikasa'dan sonra güçlü bir askeri daha vardı. Belki de Mikasa'dan önce..
Saatler boyunca ilerledikten sonra hem askerler hemde atlar çok yorulmuştu. Yüksek ağaçların bulunduğu bir ormanın girişinde herkes bir yana kurulmuş güç topluyorlardı. Bazıları ağaçların üzerinde etrafı gözetliyordu.
Erenin tayfası bir araya toplanıp yemek yerken sohbet ediyorlardı. Nataliél onların arkasında atıyla ilgileniyordu. Tabii adının sohbet ortasında geçince dikkati oraya kaydı.
"Oi. Sizce de o korkutucu değil mi?"
"Çok az yemek yiyor. Nasıl hala bu kadar güçlü ki? Ben onun kadar yeseydim şimdiye açlıktan ölmüştüm."
"Sasha! Yavaş konuş. Bizi duyacaklar. Hem o az yemiyor, sen çok yiyorsun!"
"Tabii ki çok yerim! Yemek kadar güzel bir şeyden nasıl mahrum kalırım ki Connie!
"İkiniz de susun aptallar. Aslında güzel kadın. Neden buradaki. Biriyle evlenip kendine huzurlu bir hayat suna bilirdi."
"Herkes senin gibi rahat hayat peşinde değil Jean. Sende öyle düşünmüyor musun Crista?"
"Bu kırıcıydı Ymir."
Nataliél hafif gülümsedi. Ama kimse görmeden eski ifadesine büründü. O güzel gülümsemesini yine kimse görmemişti. Ya da öyle sanıyordu...
Komutan Erwin, Levi ve Hanji (Hange idk) bir arada oturmuş bir şeyler hakkında konuşuyordu. Nataliél elinde bir kapla onlara doğru yaklaşarak "İzin var mı?" Diye sordu kibarca.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑺𝒂𝒕𝒂𝒏 • 𝑳𝒆𝒗𝜾 𝑨𝒄𝒌𝒆𝒓𝒎𝒂𝒏
FanfictionÖncelikle, bu kitap rp hesabımdan bağımsızdır. Aklımda bir senaryo var aslında ama ilerleyiş hakkında pek emin değilim. Yazım yanlışları olabilir, böyle şeyleri kafaya takmam. Ama gözünüze çok batarsa bana söyleyin. Böylece yanlışımı düzeltirim. Şi...