4

129 13 62
                                    

Her şey iyi.
Sen iyisin, biz iyiyiz hiç bir sorun yok.
Böyle düşünüyordum o kız masamıza gelene kadar.

Bugün Çarşamba, senin teklifin ile o masadaydım ben bugün.

'Uzun zamandır randevuya çıkmıyoruz, neden bu Çarşamba gitmiyoruz?' demiştin, bende kabul etmiştim. Haklıydın sevgilim uzun zamandır randevuya çıkmamıştık.

Yani ben çıkmamıştım.

Herneyse..

Kafeye girince cam kenarına çekiştirdin beni.
Karşıma oturdun sonra. Yanımıza gelen garsona benim yerime de sipariş verdin 'sen bunu çok seversin' diyip. Haklısın Kyungsoo'm elmalı turta en sevdiğim. Benim hakkımda hala bir şeyleri bilmen yüzümde aptal bir gülümsemeye sebep olmuştu.

İki saat Kyungsoo, seninle iki saat o masada sohbet ettik. Çıktığımız tatillerden yada başımıza gelen tuhaf anılarımızdan bahsettik. Gözlerinin içinin güldüğüne adım kadar eminim. Mutluydun ve ben bunu hissedebiliyordum.

Ama sonra o geldi. Sana o kadar kapılmışım ki çevrede kim var ne yok umurum dışı kalmış.

O kız tuhaf bir amaçla geldi, ben anlamadım ama sezdim. Rahatsızdım, o kadar rahatsızdım ki oracığa kusacaktım. Kız sanki ben orda yokmuşum gibi bütün ilgisini sana verdi.
Ellerini fütursuzca omuzlarında gezdirdi. Tanrım sen sana izinsiz dokunulmasından nefret edersin ve yumruk yaptığın ellerinden bunu anladım. Sen kıza kısa cevaplar verirken tırnaklarımı bacağıma geçiriyordum. Hayır sinirden değildi kusmak istiyordum ama yapamazdım. Midem ağzıma geliyor kendimi sıkıyordum. Sonra sana baktım, telaş almış mı gözlerin diye. Gözlerin sakindi Kyungsoo ama bedenin değil. Ne kadar saklamaya çalıştıysan da olmadı anladım ben. Bedeninde yakalanma korkusu yoktu, rahatsızdın sadece. Sürekli kızın omuzlarına koyduğu ellerine tiksinç bir bakış atıyor derin nefesler almaya çalışıyordun. Böyle hissettiğini biliyorum çünkü yıllarımı seninle geçirdim Kyungsoo. Her bir zerreni, her bir duygunu biliyordum.

Sonra kız karşında benim oturduğumu yeni fark etmiş gibi bana döndü. Yüzünden kim olduğumu bilmediğini anladım hemen. Sorgularcasına bakıyordu bana. Sanki başından beri masada oturan oymuşta sonrada gelen benmişim gibi.

Kadınlara karşı ne kadar nazik olmaya çalıştığımı bilirsin sevgilim ama yapamadım, daha doğrusu yapmadım. Boş bir ifade ile yüzüne baktım o kızın.

Sakince ayağa kaltım sonra. Emin adımlarla yanına geldim ve kucağına koyduğun ellerini tuttum Kyungsoo. Gözlerimi gözlerine çevirdiğimde yüzünde ufak bir tebessüm gördüm, aynı şekilde bende sana baktım sevgilim. Bir çift gözün yüzümün sol tarafını delmek istercesine baktığını hissedebiliyordum. Sonra o kıza baktım ve şimdiye kadar asla kullanmadığım en soğuk ses tonumu işittim.

' İzninizle sevgilimle bir randevunun ortasındayım ve daha yapacağımız çok şey var. İyi günler dilerim size.' demiş ve seninle elele o kafeden çıkmıştım.

Seninle elele bir süre sokaklarda yürüdüm ama beni bir anda durdurdun. Ben daha ne olduğunu anlayamadan gül kurularını hissettim dudaklarımda.

Benden ayrıldığında güzel gülümsemenle beni izledin bir süre.

'Çok havalıydın.' dedin bir anda.

Güldüm, güldün.

seni seviyorum.

Gone • kaisooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin