15. Bölüm

174 24 7
                                    


'Hava yarın yağışlı olacağa benziyor'

Kagami ellerinde hırka ile yanımıza gelip karşı tekliye oturdu. Hastaneden ayrıldığımızdan beri iyi idare ediyordu. Getirdiği hırkayı hızla sırtıma geçirdim. Haklıydı hava şimdiden soğumuştu. 

'Acıkan var mı?' Marinette'n sorusu ile ikimizde ona baktık. Şahsen bu halde iken hiç bir şey yiyecek durumda değildim. 

'Bu saatte mi?' Kagami'nin sorusuna suratını bozmuş ve 'acıkmanın saati olmaz' demişti. İstemsizce gülüp ona baktığımda ayağa kalktı.

'Ben bir şeyler atıştırmaya gidiyorum. İsterseniz gelin, teklif var ısrar yok' 

'Teşekkürler birtanem ama hiç keyfim yok' dediğimde hüzünlü bir şekilde bakıp mutfağa yöneldi. Arkasından baktığımda Kagami'yi bana soru sormaya çalışırken buldum.

'Adrien, kız kimdi?' 

Ah Kagami için üzülüyordum. Şimdi sorduğu soru ile o konu tekrar açılmış olacaktı.

'Bence öğrenmemelisin!'

'Adrien bak zaten şansımın olmadığını öğrendim. En azından öğrenmek istiyorum lütfen!'

Acıklı yakarması beni kararsız bırakmıştı. 

'Zaten hayatım yeterince kötü. Daha ne olabilir ki?'

'Ah pekala ama sadece az bir bilgi vericem. Kızın adı April 'di. Kırmızı saçlı uzun boylu tatlı bir kızdı. Dallas'ı keşfetmişti. Onun için her şeyi yapar ve her zaman yanında olurdu. Tabi Dallas'ta öyle. Bizim tutsak olduğumuzu bilse de kimseye bir kelime bile etmemiş aksine kaçmamıza hep o yardımcı bile olmuştu. Lafın kısası Dallas ile ikisi bir gün randevuya çıkmışlardı. Gittikleri yerdeki yemekten dolayı bir anda zehirlenmiş hatta iyileşemeyecek kadar kötü olmuştu. Herkes Dallas ı suçladı. Ona kendisinin bilerek yaptığını söylediler, davalık oldular. Her şeye rağmen onu hep sevdi. Aylarca hastane koridorlarında bekledi. Ama hayatı sandığımızdan da kısaymış.

Cümlem bittiğinde ikimizde sessiz kalmıştık. Açıkçası ne diyeceğimi bilmiyordum. Biri tarafından sevilmemek duygusunu iyi bilirdim. 

'Sen ne düşünüyorsun?' Neden bu soruyu sordum hiç bilmiyordum. 

Derin bir iç çekip yanıt verdi. 'Ne düşünebilirim ki? Umut beslediğim yemek mahvoldu. Hoşlandığım ölü bir kız sevdasında, ailem hala ve hala yok. Psikopat bir ailem var.... açıkçası beynim 18 yaşın bir ergen kız gibi düşünüyor.'

'Dallas' a biraz zaman ver. Uzun zaman sonra yemeğe çıkmamıştı ve ilk sen oldun' Kendince gülüp cebinden bir sigara paketi çıkardı. 

'Sen içiyor musun?'

'Eh, sadece gergin olduğum zamanlarda. Hemen dönerim!'

Ayağa kalkıp uzaklaştığı zaman içeriyi bir sessizlik kaplamıştı. İtiraf etmeliyim balayımın böyle geçmesini beklemiyordum. 

'Uhuuuuu ben geldim!' Marinette yeterince mutlu olması beni de mutlu etmişti.

'Hoşgeldin Prenses' diyerek kollarımın arasına alıp saçına bir öpücük kondurdum. Varlığı sakinlememe yetiyordu. 

'Yemeyerek çok şey kaçırdın!' dediğine sesli gülmüştüm. Bazen yaşını belli ediyordu ama ben bu halini sevmemiş miydim zaten?

'Belki bir dahakine' yüzünü bana çevirip dudaklarıma hızlı bir öpücük verdi.

'Kagami nerde?' 

'Hava almaya çıktı yani yalnızız' diyerek yaklaştığımda o yaklaşmak yerine çalan telefonuma koşmuştu. kahretsin!

FiRaR AdrinetteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin