12.bölüm

425 43 20
                                    


Yaklaşık 20 dakika geçsede kapıyı açan yoktu.
Aklımdaki kötü senaryoları defi etmeye çalışıyordum. Ama bir türlü bitmiyor üstüne yenileri ekleniyordu.

'Bence evde yoklar!'

'İçimden bir ses böyle demiyor'

'Adrien rahatla ne olabilir ki? Yaşlı kadın dedin markete falan çıkmıştır'

"Kime bakmıştınız!" İnce ses ile arkamızı döndüğümüzde marinette ağzı açık bakıyordu.

'Hiç de yaşlı değilmiş' hızla öksürüp göz kaş işareti yapıp konuya odaklandım.

'Sizi ziyarete gelmiştik. Geçenki olay için tekrardan özür dilemeye'

Annem olduğunu tahmin ettiğim kişi güneş gibi gülümsemesi ile kocaman bir tebessüm etti.

'Elbette evladım. Neden içeri girmiyoruz?' Hızla anahtarı deliğine sokup çevirirken ben çoktan sırıtmaya başlamıştım.

İçeriye girdiğimizde bizi geniş bir hol karşıladı. Ardından paltolarımızı alıp bizi oturduğu odaya doğru yönlendirmeye çalıştı.

'Siz geçin hem bir kaç üst hemde sıcak bir şeyler getireyim. Benim için neler yaşamışsınız'

Hızla gözden kaybolurken ben evi inceliyordum.

'Çok tatlı biri. Cidden ona benziyorsun Adrien'

'Evet farkındayım' ben hala 32 diş gülüyordum. Ama bir sorun vardı nasıl bunu ona söyleyecektim? Beni düşüncelerimden ayıran annemin gelmesi olmuştu.

'Alın şunları omzunuza atın ve içecekler bitiriyor ona göre'

'Elbette efendim' marinette'n sözüne onu uzunca süzmüştü.

'Eee sıkıntı olmazsa bir soru? Siz evli misiniz?'

İkimizde aniden birbirimize bakmıştık. Ne diyeceğimi ne demem gerektiğini hiç bilmiyordum.

'Eee evet yeni evlendik!' Marinette'n cevabı ile annemi tatlı bir gülümseme almıştı.

'Çok yakışmışsınız. Umarım evliliğinizde sizin gibi güzel gider' ben kurduğu mükemmel cümle ile hayallere dalarken Marinette öksürüp
'Ben lavaboya gidip gelsem?' Demişti. Bana dönüp göz kırpmasını anlamamıştım.

'Tabikide tatlım. İleride ikinci kapı'

'Çok teşekkür ederim. Siz muhabbete başlayın ben hemen geliyorum' bana tekrardan göz kırpması ile anlamıştım. Konuşmamı istiyordu.
Derin bir nefes alıp anneme döndüm.

'Acaba bir şey sorabilir miyim?'

'Tabikide'

'Oğlunuzu nerde kaybetmiştiniz?'

Ben sorumu sorar sormaz gözleri dolmaya başlamıştı. Zoraki bir gülümseme ile konuşmaya başladı.

'Bir panayırdı..... eşim ve oğlumla gitmiştik.....'

Gözlerinden süzülen yaşları görür görmez yanına oturdum.

'Peki oğlunuza limonata mı almaya gittiniz?'

FiRaR AdrinetteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin