Sabah güneşinin ilk ışıkları kadınım güzel yüzünü gıdıklarken yattığı yatağın içinde yavaşça doğrulmuştu. Sağ tarafına baktığında gördüğü manzara ile dolgun kiraz renkli dudaklarında bir tatlı tebessüm oluşmuştu.Yanında yatan adamın siyah saçını usulca okşadıktan sonra kalkıp aynı oda da bulunan balkona yönelmişti, saksıdaki çiçeklerin kokusu belki de tüm sokağa yayılmıştı. Kadın yeşil-mavi gözlerini kapatarak sessizliğin tadını çıkarıyordu.
Gece yaşananları tekrar aklından geçirirken o küçücük kalbi delice atmaya başlamıştı. O kadar ki adamın kalkıp kendisine arkadan sarıldığını bile duymamamıştı. "Günaydın Meleğim..." adamın ağır aksanlı bariton sesi kadının kulaklarında çınlıyordu.
O kadar çok güvenip seviyordu ki kadın adamı, tüm benliği ile sadece onun olmak, onun için yaşamak istiyordu. Aşk onu öyle beklenmedik bir anda bulmuştu ki, tüm hayatı tepetaklak olmuştu ama o buna razıydı.
Nerden bile bilirdi ki bir gün o çok saf zannettiği aşkın kendisini ölmekten beter edeceğini. İçinde zamanla oluşacak ateşin kendisini yakıp, küle dönüştürüp sonra tekrar hayata getireceğini.
Sevdiği adam tanıdığı gibi birisi olmadığını öğrenince ne yapacaktı peki? Çekip gidebilecek miydi öylece? Belkide kalıp, gerçekleri görmezden gelip daha yaşarken ölmeyi kabul edecekti. Gitse de kalsa da kadın o adam için öylede böylede ölecekti.
Bu Lübnan'ın Beyrut şehirinde yaşanan imkansız, acı dolu bir aşk öyküsüdür.
Bu Zeynal ve Kiraz'ın öyküsüdür.
"Sonra gülüşün geldi aklıma ve içimden
Dedim ki; yine gelsen yine severim seni."
-Cemal Süreya
!YAKINDA!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Koparılan Çiçek
RomanceGelme diyecektim, geldin. İyi ettin geldiğine. Nerdeyiz? Bir şehir yanıyor, dikkat et. Tutuşabiliriz, işte ilk ateş gözlerine düştü, sonra dudaklarına, saçlarının arasına kıvılcımlar doldu Işıl Işıl. Yanıyorsun, yanıyorum, yanıyoruz. Aramakla yeti...