Her sabah ki gibi o enfes sucuklu yumurtanın kokusuyla uyanmıştı Rüya. O küçük boyuyla tüm evin gidişatını belirleyebiliyordu. Annesi Rüyanın sevmediği yemekleri yaptığında bile mutlaka sevdiği bir şey yapardı çünkü o iki büyük yeşil gözlere ve uzun kıvrımlı kirpiklere
"Hayır."
diyemiyordu.Al al olmuş yanaklarının bir yanından babası bir yandan da annesi öpüp gıdıklıyor ve
Rüyanın o gülme sesleri adeta iki katlı ahşap evin her bir yanından duyuluyordu.Bir yandan en sevdiği ayıcığını tutarken bir yandan da kendisini kurtarmaya çalışarak
" Tamamm annecim babacım artık bırakın beni uyandım işte. " demişti dudaklarını büzerek. "Hımm annesi sen ne diyorsun babaya dudak büzmenin cezası neydi ?"
"Bence kocaman bir öpücükle sıyrılabilir babası." demişti çok üstüne gitme diyerekten.
Tabi Berkan durur mu? Boynundan koklayarak saçlarını seviyordu bir yandan, sakalları boynunu gıdıklıyordu Rüyanın o eşsiz çocuk kahkası durmak bilmeyen öpücük sesleri evlerinin şarkısıydı adeta.Leyla ile Berkan çok erken yaştan beri birbirlerini tanıyorlardı. İkisinin de ailesi vefat edeli epey bir zaman geçmişti birbirlerine destek olmayı her daim başarabiliyorlardı. Çocukluktan gelen bir şey olsa gerek ikisi de bazen çok ufak bir çocuk olabildikleri gibi bir o kadar da olgunlaşabiliyorlardı, ruh halleri hemen her an farklı şekillere girebiliyor ve bunu garipsemiyorlardı.
Muğla ilçesinde olan ufak bir kasabada herkesten uzaklardı ve bahçeyi çiçeklerin, evin her bir çehresini ise çocukların sesiyle süslemesini hayal etmiş durmuşlardı. En nihayetinde de bu hayalleri gerçek olmuştu.
Leyla, kumral uzun saçları ve o sürmeli bakışlarıyla hala çok güzeldi. Berkan için adeta inci tanesini ifade ediyordu. O kadar güzeldi ki...
Küçükken de hep öyle nazlı nazlı bakar alt üst ederdi Berkanı. Kim bilir belki de bakışlarıyla fethetmişti onu.
Berkan ise esmer yeşil gözlü uzun boylu ve yapılı bir vücuda sahip birisiydi, bir o kadar da kıskanç birisi, herkesten uzak durmalarını isteyen de zaten kendisiydi.
Berkan böyleydi işte her şeyi fazlasıyla yaşamayı seviyordu.Mesela onu seviyorsa aşırı seviyor, sevmiyorsa da asla sevmezdi hele birde çocuklaşınca tam bir çocuk gibi olurdu tabii bu Rüyanın işine geliyordu.
Evcilik oyununda babası onun eşsiz partneriydi ah özellikle kuaförcülük oyununu oynarken aşırı eğlenceli zamanlar geçirmesine de neden oluyordu. Bir keresinde Berkan koltukta uzanırken kuaförcülük oynamaya karar vermişlerdi. Rüya o kıvırcık saçlara elini daldırıp oynarken Berkan çoktan mayışmış, rüya görmeye başlamıştı bile. Rüya bunu fırsat bilerek eline sulu boyasıyla fırçasını kaptığı gibi başlamıştı o canım sırma saçları boyamaya. Leylanın marketten gelmesiyle tüm büyü bozulmuştu tabi "Rüya bu koltukların hali ne Berkan çabuk uyan çabuk!" diye bağırmasıyla ev yerinden oynamıştı. Ah ne gündü ama Leyla için koltuklar batmış, Rüyanın üstü başı kirlenmiş, Berkanın ise saçları boyadan semsert ve mahvolmuştu. Tabi Rüyanın hazır cevabı yine ağzında yer edinmişti
"Ama annecim ben sadece babamın senin gibi güzel olmasını istedim yeşil renk babama çok yakışıyor hem gözleriyle de aynı renk." Bu cümleyle biraz yumuşamasını ummuştu ama umduğunu pek de bulamamıştı.Rüya işte bu hazır cevaptı lafı pat diye söyleyiveriyordu ve bu huyları da herkesten çok kıskandığı ve o ilk aşkı olan babasına çok benziyordu. Haklıydı da Berkan herkesin hayalinde ki o baba karakterini doldurup taşmasına bile yetiyordu. Geçmişten aldığı darbeler onu daha da doğruya teşvik etmeyi sağlamıştı bu sebepten onla çocuk olmayı ona yetebilmeyi çok önemsiyordu Berkan. Hayat onu henüz 9 yaşındayken kocaman bir çocuk yapmaya mecbur kılmış, hayatın getirdiklerine boyun eğmekle kalmayıp erkenden kocaman güçlü bir çocuk olmaya itmişti. Sadece bunu bilen tek kişi Leylaydı zaten. Her şeyi olan Leyla. Sevdiği, aşık olduğu ilk ve tek kadın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYA
Teen FictionKimsesiz bir kız çocuğu ayağa kalkıp nasıl güçlenir? Cevabınız şu an bulanık bir suyla eş değer olduğunu tahmin edebiliyorum. Siyah ve beyaz kadar keskin bir cevabı yoktur bu sorunun. Peki ya bu Rüya için netse? Çok güçlü bir kadının hayat hikayesi...