ATEŞTEN...
Soluk alışverişimi hissediyordum. Her nefes aldığımda kalbime bir ağrı giriyordu. Nasıl bir şeyin içine düştüğümden zerre bir şey anlamamıştım.
Derin bir nefes daha aldım aklımdan geçen tek şey kardeşime gitmekti. Ona sarılamazdım toprağına sarılmakla yetinmeliydim.
Elimde boktan bir kağıt beni yerle bir etmeye yetmişti. Çok garipti daha dün gece beraber mutfakta yemek yaptığımız kadın benim kardeşimin sevdiği aşık olduğu kadındı.
Hayat: engel olamadığım günahı üzerime yığmakla mütevelliydi. Ah Mertim, kardeş, kardeşim, karındaşım.
Her yeri talan etmekle yetişmedi sinirim, öfkem, acım, üzüntüm. Kendimi yere atıp vurmak oldu son çarem, kendimi ne kadar parçalarsam o kadar yatışacak gibiydi her şey. Ama her şey duruyordu tüm çıplaklığıyla. Gerçeklerden kaçamazdık, biliyordum. Yatışır gibi olduktan sonra hayatım gözlerimin önünden geçti sanki. Ve o anı tekrar yaşıyor gibiydim, gerçeklerden uzaklaşmak istedim. Bunu tüm benliğimle istedim. Ve gözlerimi kapattım o eski yıllara geri döndüm.
*
" Ateş hadi ablacım götürüver Berkini, zaten almaya ben gideceğim, giderken dikkat edin tamam mı?"
"Ya abla alt tarafı okula bırakacağım aklın kalmasın senin de hadi çıkalım nerede ya senin bu oğlun. Berkin hadi aslanım neredesin in aşağı, ya abla yemin ederim bu çocuğun ileride sevgilisi olsa kızcağız bekler bu şerefsizi şuna bak ya ben bu kadar beklemedim kimseyi hadi paşam hadi gidiyoruz." Hemen oğlunu savunur pozisyonu alıp ana kraliçeliğini göstermişti. Elini beline yerleştirdi Pardon da Ateş Bey sizin o yaşlarda ki hallerinizi de biliyorum ben oğluma laf etmek yok mahvederim. demişti elini kolunu sallayarak korku veriyordu sözde.
Berkin merdivenlerden aşağı sallana sallana gelirken ağzında bir şeyler mırıldanıyordu nihayetinde aşağı inebilmişti.
Berkin çok titiz bir çocuktu dışarı çıkmadan evvel her şeyini kontrol eder öyle atardı kendini dışarı. Kocaman bir nefes verip
"Oh be paşam sonunda gelmeseydin valla annen beni mahvedecekti az kala dimi abla. Hadi yavru kurt hadi işim gücüm var benimde hadi dayıcım seri ol, dışardayım ben çabuk!" Deyip ablama da lafımı söyledikten sonra kendimi dışarı atıp bir sigara yakma çabasına girmiştim ki daha sigaramı yakmamla Berkinin gelmesi bir oldu. Hızlıca hemen sigarayı attım.
"Dayım elini ver de hadi gidelim geç kaldık zaten. Öğretmenim çok kızacak çok." siyah spor şapkamı çıkarıp kaşlarımı çatıp yanına çömeldim ufak bir bıyık altı gülüş atarak;
"Bak dayıcım bu artist tavırların böyle bir adama sence söker mi? Bu arada az mert ol ne diye kızacakmış öğretmenin gidiyoruz ya ne yapalım geç kaldık ben derim öğretmenine kusura bakmasın bir zahmet." ayağa kalktığım gibi bir an duraksadım cümlemin içinde ki Mert kelimesi beni düşündürmüştü acaba şu an neredeydi? Kim bilir. Bir an kendimi toparlayıp boğazımı temizledikten sonra hemen okulun yolunu tuttuk.
Okula varmıştık Berkin haklıydı biraz fazla geç kalmıştık öğrenciler sınıfındaydı. Sınıfın kapısına geldiğimizde kapıyı vurmadan pat diye açmamla olanlar olmuştu;
"Beyefendi siz burayı ne sandınız kıraathane falan mı? Berkincim yerine geç geliyorum. Buyurun beyefendi dışarı çıkalım bir sizinle."
Afallamıştım kendimden de utanmıştım bu kadar güzel bir kadının sınıfına öküz gibi girmiştim boğazımı temizleyip nezaketen şapkamı çıkarıp kendimi düzelttim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜYA
Teen FictionKimsesiz bir kız çocuğu ayağa kalkıp nasıl güçlenir? Cevabınız şu an bulanık bir suyla eş değer olduğunu tahmin edebiliyorum. Siyah ve beyaz kadar keskin bir cevabı yoktur bu sorunun. Peki ya bu Rüya için netse? Çok güçlü bir kadının hayat hikayesi...