Her gece gibi bu gecede zor uykuya dalıyorum hatta dalmaya çalışıyorum. Kafamın içinde ki sesler susmuyor susturamıyorum. Farklı konular ve bitmeyen fikirleri var. Sabah erken kalkmam lazım tabi uyuya bilirsem. Komidine uzanıp telefonu alıp saate baktığımda 03:47 olduğunu gördüm. Bu gidişle sabah kalkamayacağım gibi duruyor. Yataktan güç bela kalkıp mutfağa ilerlerken bir anda Mert ile karşılaştım. İkimizde geriye doğru gidip korkmuş irkilmiştik.
"Bu saatte neden uyumadınız Asena Hanım?" cevabını bildiği halde sorması beni çıldırtıyor.
"Uyku tutmadı Mert Bey geçerli bir neden mi ayakta olmam için" yine ve yeniden dalgaya vurmuştum. Ciddi konularda sıkıştığım zaman kaçmak için yaptığım kaçamaklardan sadece birisiydi.
"Neyse dalgaya vurma hemen benden kaçamazsın öğren artık şunu. Psikoloğunu aksatmıyorsun değil mi? Aksatırsan gebertirim seni ona göre"
"Aksatmıyorum Mert ikide bir sorup durma şunu seanslara Gİ-Dİ-YO-RUM! sende bunu anla artık"
"Bir tane kardeşimiz var onu da rahat rahat merak edemiyoruz ayıp bee"
"Tamam hadi hemen drama yapma ve kısık sesle konuş bizimkiler kalkacak göreceksin o zaman asıl dramayı"
"Şşş tamam sende sessiz ol. Nereye mutfağa mı?"
"Yok ya rahat edemedim özel odamız varya 'Kraliyet Odası' oraya gidiyorum gelmez misin? Nereye olacak tabi ki de mutfağa "
"Bende geleyim acıktım oyunda anlamıyorum ama atıştırsam iyi olur"
Sessiz ve parmak uçlarımıza basa basa mutfağa indik. Evimiz dublex, üst katta; benim odam, Mert'in odası; küçük bir oturma odası ve lavabo var. Alt katta ise büyük bir salon, mutfak ve yatak odası var. En ufak seste annem uyanık olduğumuzu görürse kızacağını bildiğimiz için ses çıkarmadan ayak üstü bir şeyler atıştırdık. Üst kata çıktığımız da Mert göz kırpıp odasına girdi bende sadece tebessüm edebildim. Usulca yatağıma sokuldum bu sefer kafama Mert takıldı kendisi belki alıştı ama benim aklıma her geldikçe daha çok üzülüyorum. 10 sene önce trafik kazasında annesini, babasını ve kardeşini kaybetti. Ben tek kardeşim o da artık tek kardeş olduğu için birbirimize olduğundan fazla bağlıydık.
Bizim çocuklarla birlikte olabildiğince onu mutlu etmeye çalışıyoruz. Yarın da erkenden Yeşim teyze ilk Yavuz'u sonra bizi alacak ve Dolunay'ı İstanbul'a hastaneye götüreceğiz. İlk defa birlikte İstanbul'a gidiyoruz ne kadar kimseye belli etmesem de bende aşırı heyecanlıyım. Bizim için her zaman hayal olan bir şeydi ama yarın gerçekleşecek .
Sabah alarmını kapatıp 5 dakika daha verecektim ama maalesef Mertciğim buna izin vermedi. Kapımı kırarcasına çalıp ardından savaşa çıkar gibi kapıyı açtı. Annemin aşağıdan bağırışlarını duyabiliyor fakat anlayamıyordum. Daha gözlerimi zar zor açarken Mert üstüme atlayıp yüzüme sulu öpücükler bıraktı.
"Gece.. Ne gecesi neredeyse sabah uyuyup nasıl bu saatte dinç olabiliyorsun?" cidden çözemiyordum.
"Alışkanlık kızım sen anlamazsın. Sende fosur fosur nasıl uyuyabiliyorsun bende bunu anlamıyorum. Hadi kalk Dolunaylar gelir birazdan"
"Üstümden kalkarsan bende kalkıp üstümü giyine bilirim" tüm gücümle ittim ve sadece dengesini kaybedip düşüyordu ama düşmedi. Odamdan çıkmasıyla birlikte kapıyı kilitleyip hoparlörden son ses şarkı açtım. Spor tunik takımlarımdan birisini seçip yatağımı attım. Bir yandan yıldızlı pijamalarımı çıkarıyor bir yandan şarkıya eşlik ediyordum;
"Kim girse hayatına seni seviyorum der ve gidermiş,
kalbi kırılmış bir kadın belki de saçları ondan kısaymış.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Hayatlar
Teen Fiction18 yaşında ki bir genç kızın hayat hikayesi Gerçek hayattan kesitler bulunmaktadır