Nefes nefese kalmıştım. Korkunç bir rüyaydı. Babam yaşıyordu sonra tekrar ölüyordu. Dur, benim en son dikişlerim patlamıştı. Elim otomatikman yaramın üzerine gittiğinde acıyla inledim.
Sargı bezi vardı. Bende biraz daha uyuyim bari. Tam dalacakken kapım açıldı. Çelik"Hadi hazırlan gidiyoruz"dedi emreden sesiyle. Emir almaktan nefret ederim!
"Yeni dikişlerim patladı. Hem mikrop fln kaparım uykum var. Bugün okula gitmicem"diyip yatağa gömüldüm.
"Hayır. Gidiceksin. Aşağıda bekliyorum. 5dk ya gelmessen seni pijamalarınla götürürüm. Sen bilirsin"dedi ve çıktı. Hayatta gitmem. Hayır. Sırf o istiyo diye gitmiycem.
Ama ben burda uyumuş numarası yapsam bile yine götürür.Çünkü onda hayvan gücü var. Naapsam diye düşünürken sonunda buldum. Saklanabilirdim! Yaşasıın. Buldum. Ama nereye saklanıcam? Yatağın altı? Olmaz. Dolap? Olmaz.
Aslında dolap olabilirdi. Hemen dolabı açtım. Evet. Dolap oldukça büyüktü. Hemen dolaba yerleştim. Kapağını kapatıp beklemeye başladım. Dolap kapağının arasından herşeyi görebiliyordum. Hadi gel lan. Uyucam.
Sonunda geldi. Beni göremeyince şaşırdı. Sonra vücudu öfkeyle kasıldı. Ve eşyaların hepsini duvara fırlatmaya başladı. Hop hop. Onlar benim.
Sonra duvarı yumruklamaya başladı. Arada bir de bişeyler mırıldanıyordu.
"Niye lan. Niye lan. Niye?"sonunda duvarı yumruklamayı bırakıp telefonunu çıkardı.Heralde birini arayacaktı. Telefonu kulağına götürüp " Çağrı. Adamları topla. Kız kaçmış."dedi ve çıktı. Dış kapının kapanma sesini duyduğumda dolaptan çıktım.
Hemen yatağa girdim ve uyumaya başladım.
-Çelik'ten-
Nasıl kaçmış olabilirdi? Benim elimden kimse kaçamaz. Evi aradıktan sonra sinirle evden çıktım. Çağrı ve adamlar aşağıda bekliyorlardı. Çağrı"Abi bütün şehri aradık. Ayrıca otobüs ve uçaklara da baktık. Kalkış ve inişlerinde Bade Yılmaz adında yolcu yok.
Bu şehirde olmalı"dedi. İyi. En azından kaçamamış. Tüm gün boyunca onu aradık. Yoktu. Nerdeydi lan bu kız? Neyse. Bugün çok yorulmuştum. Azıcık dinleniyim yine ararım.
Eve geldiğimde direk koltuğa attım kendimi. Ciddi anlamda yorulmuştum. Neyse, odamda daha rahat yatarım düşüncesiyle zar zor odama çıktım. Odası, benim odamın yanındaydı.
.Odasının kapısına geldim. Açtığımda tam da tahmin ettiğim gibi oldu. Ama bütün gün onu boşuna aramıştım.
Ben onu ararken o hep odasındaymış. Yorgunluktan ölüyordum. Bu beni güldürdü. Onu izledim. Ne kadar da güzeldi. Uyurken çok masum ve saf görünüyordu.
Tamam,yorgunluktan saçmalıyordum. Ben bunları düşünürken ne zaman uyudum hatırlamıyorum...
-Bade'den-
Ne zamandır uyuyorum bilmiyorum ama üstümde büyük bir ağırlık var. Gerçekten. Kafamı kaldırmaya çalıştığımda Çelik olduğunu gördüm.
Onun burda ne işi vardı? Ayrıca kokusu muhteşem. Naneyle karışık toprak gibi kokuyordu. Tabi birde sigarayla karışık. Aslında ona bağırıp 'ne işin var burda'demek vardı da çok halsizim. Uyumaya devam ettim.
Uyandığımda çok üşüyordum. Hala üstümdeydi. Belim ağrıdı be. Zar zor çıkan sesimle onu sarsmaya başladım.
"Ç-çelik k-kalk üstümden" neden bu kadar güçsüzüm bilmiyordum ama çok fena karnım ağrıyordu.Sonunda gözlerini açtı. Birkaç kez gözlerini kırpıştırdıktan sonra hızla üzerimden kalktı. Acayip rahatladım. Sonra midem bulandı. Ağzıma gelen iğrenç tatla kusacağımı anladım.
Güçlükle yataktan kalktığımda zar zor yürümeye başladım. Her yer bulanıktı. Eşyalara tutunarak tuvalete girdim. İçimde ne var ne yoksa çıkarmaya başladım. Sonra saçlarımın arkaya toplandığını hissettim.
Zorlukla arkama dönüp"G-git"dedim. Çelik önümde dikilmiş bana gitmiycek gibi bakıyordu. Yine ağzıma gelen iğrenç tatla kustum. Gerçi niye bu kadar kusuyorum bende anlamadım. Cococopstan başka bisi yediğim yok ki.
Sonunda kusmam bittiğinde ağzımı peçeteyle silip suyla çalkaladım. O kadar halsizdim ki. Yine eşyalara tutuna tutuna yürümeye başladım. Çelik bana 'Gerçekten mi'dermiş gibi bakıyordu. Ona 'Ne'anlamında kafamı salladım.
Aniden beni kucağına aldığında şaşkın kızgın ve güçsüz arası bakışlarımla ona bakıyordum. O bakış nası oluyo bende bilmiyorum da neyse.
Ama iyi alıştı o da beni kucağına almaya. Hayır hafif de değilim. 60 kiloyum. Siz 55 fln sandınız değil mi? Hee bok.
Ben odama getireceğini düşünürken o beni salona getirdi. Popom koltuğa bırakıldığında rahatladığımı hissettim. Birkaç dk koltukta götümü büyüttükten sonra odama gitmek istedim.
Ve birsey farkettim. Burayı baya benimsemiştim. Ne biliyim artık bitkisel hayata geçmiştim heralde. Çocuk beni kaçırdı lan. Gerçi annem de babasını öldürmüştü. Annem ne ara mafyaya bağlamıştı acaba? Baba konusunda fazla hassastım belkide.
Vaov! Baya düşündüm. Bu kadar düşünmek beyne zararlı diyerek koltuktan uyuşuk uyuşuk kalktım. İlk başta sendelesemde yürüdüm. Ama önümdeki masayı farketmemiştim tabi. Takılıp düştüm. Düşmenin etkisiyle dizimi vurdum. Birden sinirlendim.
"Bu masayı kim koydu lan buraya?!"diye bağırdım. Ve kahraman edasıyla içeri Çelik girdi.
"Ben. Bi sorun mu var?"dedi tehtid edermiş gibi. Onun duyamayacağı bir şekilde 'Hee var' diye mırıldanıp cool cool yanından geçiyordum ki konuştu.
"Bir açıklama yapmıycak mısın?"
Hmm. Açıklama. Güzel. Sonuçta o beni kaçırmıştı ve açıklama hak eden bendim. O yüzden ona ters bi bakış atarak yanından geçtim. Daha iki adım atamamıştım ki bacağımdaki ağrı şiddetlendi. Gene de umursamadan odama gittim. Bacağıma baktığımdaysa gözlerim açıldı. Bu hiç iyi değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Kız
Teen FictionAsla yıkılmayan duvarlarıyla yaşayan bir kız.Hiç arkadaşı yok.Babası küçük yaştayken ölmüş.Annesi hep yurtdışındaymış.Kız hep kimsesizmiş.Ama annesinin karıştığı işlerden habersizmiş.Bu işleri,kaçırıldığında öğrenecek.