Gözlerimi açtığımda gördüğüm tek şey tavan oldu. Bir dakika..burası benim odam değildi. Etrafımı taramaya başladım. Çok modern bir yerdi. Burası bir bağ evi fln olmalıydı. En sooon,kafes dövüşünden çıkmıştım,yürüyordum,ağzım kapatıldı ve bayıldım. Hayır. Burası beni kaçıran şerefsizin evi olmalıydı. Hışımla yerimden kalktım. O piçi öldürmek istiyordum. Kapıdan çıkmamla bir şeye çarpmam bir oldu. O kadar şaşırmıştım ki.' Acaba çarptığım şey kapı olabilir mi' diye baktığımda,muhteşem bir varlık gördüm. Birden 'Sen cennetten mi geldin gardaş'diyesim geldi. Allahım sen bu varlığı özene bözene mi yarattın. Allahım sen beni neyle sınıyon. Bu insansa biz neyiz. Yeşil gözler,muhteşem güzellikle kusursuz bir yüz,dağınık saçlar,o dudaklar. Muhteşem yakışıklılık. Kaslarını saymıyorum bile. Düşüncelerim ve ağzımdan çıkanların aynı olmamasına o kadar sevinmiştim ki:
"Sen kimsin?"diye bir çığlık attım.
"Korkuttum mu?"dedi muhteşem sesiyle. Allahım sen bu sesi bana ver. Her gün konsere çıksam,haftada 1 milyon kazanırdım herhalde. Hemen düşüncelerimden sıyrıldım. Cevap vermem gerektiğini hatırladım:
"Ben hiçbirşeyden korkmam"dedim inandırıcı bir ifadeyle. Ve soğukluğumu koruyarak.
"Demek öyle"dedi. Muhteşem sırıtışını yaparak. Lafı fazla uzatmadım:
"Sen kimsin ve ben neden burdayım?"dedim.Birazdan sinirlenecektim. Ve bu hiç iyi olmayacaktı. Ama bir taraftan bu muhteşem güzelliğe bağırdığım için çarpılacağımı hissediyordum.
"Birincisi bana birdaha sakın bağırma ,ikincisi sakinleş,anlatacağım."
"Ben sakinim"dedim bağırarak. Ve birden soğuk ellerini kollarımda hissettim. Acıya dayanıklı olmasam benim yerimde olan herkes bağırıp çığlık atardı. Ama bu benim asla yapmayacağım şeyler arasındaydı. O kadar acıtıyordu ki. Kollarımı sertçe bıraktı. İrkilmiştim.
"Bana birdaha sakın bağırma ve mutfağa geç geliyorum."dedi sesini sakin tutmaya çalışarak. Hemen mutfak sandığım yere doğru ilerledim. Tırsmıştım. Mutfağa geldim ve burayı incelemeye başladım. Burası da salon gibi gayet moderndi. Ama birşey dikkatimi çekmişti. Bıçak türü şeyler aramaya başladım. Çekmeceleri tek tek karıştırıyordum. Arkamdan gelen sesle irkildim:
"Ne karıştırıyorsun?"
Açık sözlülükle cevap verdim"Burada neden bıçak yok?"Şaşırmıştı. Bunu beklemiyor gibiydi. Cevap verdi:
"O kadar aptal değilim. Senin kendine zarar vermeye çalışacağını anlayamacak kadar."tamam. Bende bunu beklemiyordum. Konuşmaya başladı:
"Annen babamı öldürttü. Ben de onun canını yakmak için seni kaçırdım."
"Yalnız sen beni annesini çok seven kızlardan biri olarak düşünmüş olabilirsin ama yanılıyorsun. Tam tersiyiz. Onun beni düşüneceğini de zannetmiyorum. O yüzden ben gidiyim. Sen onu kaçırırsın"dedim. Ve oturduğum yerden kalkmaya çalıştım. Ama o kaslı kolları buna izin vermedi. Ne ara yanıma gelmişti onu bile bilmiyordum. Benim konuşmama fırsat vermeden konuşmaya başladı:
"Asıl sen yanılıyorsun. Bugüne kadar sırf seni korusun diye senle vakit geçirmedi ve ilgilenmedi. Ben bunu öğrendiğimde ilk iş seni kaçırmak oldu."şaşırmıştım. Ama bana pek de inandırıcı gelmemişti. Onun kollarının arasından kurtuldum ve konuşmaya başladım:
"Eğer öyleyse neden beni öldürmüyorsun?"sırıttı.
"Aptal kız. Bende seni akıllı sanırdım. Sana ne olduğunu bilememek inan daha çok canını yakacaktır"dedi. Sonuna kadar haklıydı. Ben niye düşünememiştim ki? Ama benim aklımda bir plan vardı. En kolay yol. Ölmek. Kesinlikle banyoda jilet bulacağımdan emindim ve mutfağı ararken yanlışlıkla banyoya girdiğim için yerini de biliyordum. Birden sevindim ve iddialı iddialı ona döndüm. Yüzümde bir sırıtışla:
"Kendimi öldüreceğim" diye tısladım dişlerimin arasından. Yüzünde belli belirsiz bir sırıtış oldu:
"Nasıl"dedi gülerek. Cevap vermeden hızlıca banyoya koştum. Hız konusunda iyiydim. Bu arada onun peşimden geldiğini söylemeye gerek yok sanırım. Kapıyı hemen kilitledim.
"Aç şu kapıyı çabuk!!"diye bağırdı dişlerinin arasından. Bu halinin çok komik olduğuna yemin edebilirdim. Bu arada onun adını bilmediğimi fark ettim. Bağırmaya başladım:
"Açmıyorum kapıyı adını bilmediğim çocuk!"diye bağırdım. Ve biraz daha zorlarsa kapıyı kıracağından jilet aramaya başladım. Hiç zorlanmamıştım. Hemen 1.dolaptaydı. Ve şunu fark ettim. Birazdan öleceğimi bildiğim halde nasıl da sevinçliydim öyle. Daha fazla beklemeden bileğimi kestim. Ama çok fazla derin kesememiştim. Sıcak kan kollarıma doğru yol almışken tam birdaha bileğimi kesecektim ki kapının birden açılmasıyla irkildim. Çok fazla..sinirli gözüküyordu. Ama ben hiçbir şeyden korkmam diye hatırlatma yaptım kendime. Yanıma yaklaştı. Bileğimden çekiştirerek beni salona götürdü. Konuşmaya başladı:
"Birincisi birdaha bana asla bağırma. İkincisi benim adım 'Çelik'. Üçüncüsü de bir antlaşma yapalım."sesi beklediğimden daha sakin çıkmıştı. Beni merakta bırakan soruyu sordum:
"Ne antlaşmasıymış bu?"konuşmaya devam etti:
"Birincisi,bana asla bağırmayacaksın. Bağırırsan ölmek için yalvarırsın. Sama öyle şeyler yaparım ki tahmin edemezsin. İkincisi,ben ne dersem onu yapacaksın. Üçüncüsü de anlaşmanın dışına çıkarsan,kuzeyi öldürürüm."bu dediği karşısında o kadar şaşırmıştım ki. Kuzeyi nerden bilebilirdi ki? Hemen sordum:
"Kuzeyi nerden biliyorsun?"hiç şaşırmamış gibiydi.
"Eski bir arkadaşım. Kardeş gibiydik."yüzündeki sırıtma birden yok oldu. Ama yapma böyle. Çok tatlıydı. Hemen ciddileşti:
"Anlaşmayı kabul ediyor musun?"bana evlilik teklif etmiş gibi şaşkın şaşkın baktım. Kuzeyin ölmesini istemiyordum. O bana her zaman abilik yapmıştı. Ayrıca kaybedecek birşeyim de yoktu. Saçma sapan inadım yüzünden kuzeyi tehlikeye atamazdım. Ayrıca çocuğun katil havası vardı. Her an birşey yapacak gibi duruyordu. Fazla uzatmadan kabul ettim.ACABA NEYE BULAŞIYORDUM?
ARKADAŞLAR KISA OLDU. AMA LÜTFEN BEĞENİN...SİZİ SEVİYORUMM.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Kız
Teen FictionAsla yıkılmayan duvarlarıyla yaşayan bir kız.Hiç arkadaşı yok.Babası küçük yaştayken ölmüş.Annesi hep yurtdışındaymış.Kız hep kimsesizmiş.Ama annesinin karıştığı işlerden habersizmiş.Bu işleri,kaçırıldığında öğrenecek.