NRS-3

1.1K 70 15
                                    

Şu bölümleri o kadar depresyonda yazıyorum ki anlatamam :) Okumayı bıraksanız, ağzımı açıp tek kelime söyleyemem heralde çünkü gittikçe iyi yazmam gerekirken gittikçe daha da kötü yazıyorum farkındayım. Şu YGS stressi bitse, hayatım azcık yoluna girse hepinizi güldüreceğim ama yok, olmuyor :) Neyse sizide sıktım yahu, buyrun bölüme.

--

''Ya ben dans etmeyi sevmem, zorlama Emre.''

''Oturmaya mı geldin, hadi!'' dedi tekrar piste sürüklerken. 

''Bıraksana ya, istemiyorum diyorum!'' 

''Sana soran olmadı!'' dedi Derin de kulağıma kulağıma bağırarak.

''Ya Derin, benim çişim geldi tuvalete gidelim.''

''Benimde geldii.'' dedi Derin salak salak gülerken. Emre bize bön bön bakarken Buse araya girdi:

''Benim gelmedi ama yine de sizinle lavaboya geleceğim, bk bak çılgınlığa bak ya, ekşına bak ekşına.''

''Kızım senin kafa uçmuş uçmuş.'' dedi Emre. Buse eliyle kafasını yokladı:

''Yoo, hala yakışıklıyım.'' dedi ve masaya geçip çantasını aldı. Yamuk yumuk yürürken, Derin Buse'nin koluna girdi. Onlara yetişmeye çalışırken başım dönerken Emre kolumdan tuttu:

''Bırakır mısın gerizekalı?''

''İçince de daha da çirkefleşiyorsun.''

''Ya bırak ağzını yırtıcam şimdi bırak be!'' diyip kolumu kurtardım. Ellerini teslim olur gibi havaya kaldırdı. Gözlerimi devirip kızların peşine takıldım. 

---EKİN'DEN---

''Bu sitede kaldıklarına emin misiniz?''

''Evet abi, resepsiyona da soralım oda numaralarını falan.'' Egemen'i onaylayıp resepsiyona indik.

''Merhaba, ya biz arkadaşlarımızı arıyoruz da bu sitede kalıyolarmış, telefonları evde kalmış sanırım bir saattir ulaşamıyoruz, rica etsek oda numaralarını söyler misiniz?''

''İsim neydi?''

''İlya Aygen.''

''201 numara.''

''Teşekkür ederim.''

''Yalnız onlar otelin barına indiler, anahtarı da bize teslim ettiler.'' Geri döndüm. Kaşlarımı kaldırdım.

''Nerde bu bar?''

---

''Nereye gidiyo bu millet böyle ya?'' Bara yaklaştığımızda dışarıda bir kalabalık gördük, birini durdurup sordum.

''Noluyor içeride?''

''Abi yangın çıkmış, birden nolduğunu anlayamadık.''

''Ne yangını lan!''

''Abi kızlar!'' Hepimiz etrafa dağıldık ve kızları aramaya başladık. 

''İlya! İlya nerdesin İlya!'' Sonunda gözlerimiz kalabalığı aşan Ece'yi bulduğunda hepimiz koşarak ilerledik.

''Sevgilim iyi misin? Kendine gel sakin ol derin derin nefes al.'' dedi Anıl Ece'yi kucağına alırken.

''İlya,'' dedi.

''Ne! Noldu İlya'ya?''

''Derin ve Buse'yle gittiler, lavaboya gittiler ama çıkmadılar. Emre vardı en son kapıda...'' dedi ve gözleri kapandı.

''Emre kim lan Emre kim!'' diyip içeri daldım. Barış, Selim ve Ozan benle gelirken diğerleri kızlarla ilgileniyorlardı. Bara daldığımızda içeride kırmızı aydınlatma ve yoğun bir duman vardı. Derin nefes alıp kendimi içeri attım.

''İlya! İlya!'' 

''İçerideler! Kapı açılmıyor!'' dedi bir ses. 

''Sen kimsin lan çekil şurdan it.'' diyip kenara ittim.

''Ekin sen misin? İlya çok kötü oldu Buse de öyle. Açın şu kapıyı artık, bende dayanamıyorum!'' diyen Derin'in sesini duyduk. 

''Derin! Derin yalvarırım pes etme, sesimi dinle, kapama gözünü az nefes almaya çalış!'' diye bağırdı Selim. Şu an hepimiz ne yapacağımızı bilmiyorduk. Uzaktan bize bakan Emre'yi gördük. 

''Sende çık buradan boğulacaksın gebereceksin gerizekalı, kızları biz alırız.'' dedi Ozan. Çocuk bana dikkatlice bakıp başıyla onaylayıp çıktı. 

''Abi 3 diyince yükleniyoruz.'' dedi Barış. Ardından ekledi: ''3!'' Kapıya doğru hepimiz tekme attık. Açılmadığında tekrar denedik, sonunda kapı açıldığında içeri süzülen simsiyah duman, korkmama neden olmuştu. Kapının yanında duvara yaslanan Derin, sürünerek dışarı gelmeye çalıştı, Selim onu kucaklarken de, sonunda pes etti.

Gözlerim İlya'yı bulduğunda koşarak yanına gittim, direk kucaklayıp dışarı çıkardım. Arkamdan Barış Buse'yi getirirken hepimiz dua ediyorduk.

''İlya kendine gel, kendine gel lan!''

İlya gözünü araladığında bana öyle baktı. Ayağım takıldığında durdum, yerde yatana baktığımda o çocuğu gördüm:

''Hay ya, yine mi sen?''

''E-Emre?'' dedi İlya. 

''İndir beni, indir!'' diye bağırdı. Onu dinlemeyip yürürken:

''Onu orada bırakırsan benim ölümü görürsün inşallah!'' demesiyle durdum. Oflayarak geri döndüm, ve yerde öylece yatan Emre'yi omzuma aldıktan sonra İlya'yı tekrar kucağıma aldım. 

İlya omzumda duran Emre'ye baktıktan sonra gözlerini kapattı ve ağırlığını verdi. Bayılmıştı. Hızlıca kendimi dışarı attığımda öksürük krizine girmiştim. Omzumdan Emre denen çocuğu alırlarken kapıya gelen ambulansa koşarak İlya'yı götürdüm. 

Ambulanstaki görevliler İlya ve diğer kızlar ile ilgilenirken, biz içeri girenler erkekler de öksürük krizlerine girmiştik. Anıl'ın bana uzattığı suyu dikledim. 

---

''Bu kızlar bu gece burada kalsın, oksijen takviyesi verelim, içeride çok uzun sürede kalmışlar ciğerleri temizlensin, yarın sabah taburcu ederiz.''

''Teşekkürler doktor.'' diyip Ece'ye döndüm.

''Nasıl oldu olay? Yangın neden çıktı? İlya'lar içeride nasıl kaldı? Bu Emre denen lavuk kim?''

''Sakin ol Ekin, kız daha olayın şokunu atlatamamış.'' dedi Ahsen.

''Emre,'' diye başladı Ece. ''İlya'nın hayatını kurtardı. İlya denizde boğuluyordu ve suya dalıp İlya'yı kurtardı. Sonra İlya yarın dönmek istediğini söyleyince, bizde son gece diyip içelim dedik. Derin Buse ve İlya biraz fazla kaçırmışlardı. Sonra üçü beraber lavaboya gittiler. Bizde normal dans ederken birileri koşuşturup ''Yangın var!'' diye bağırmaya başladı. Direk Meryem ve Burcu'yla lavaboya gittik ama kapısı kitlenmişti. Zorladık kapıyı baya, sonra Emre geldi, siz çıkın dedi ben kurtarıcam onları diyip bizi yolladı.''

''He he kurtardı he he.''

''Öf Ekin bi dur, kesme lafımı. Sonrası da zaten bildiğiniz gibi.'' dedi Ece. Başımla onaylayıp İlya'nın odasına yöneldim. Bembeyaz odanın kapısı açıp, yavaşça içeri girdim. Uyuyan İlya'ya baktım.Yavaşça yanındaki koltuğa oturdum. 

''Ah İlya, seni o kadar özlemişim ki şu sürede. Yüzünü, saçlarını, gözlerini, dudaklarının bu doğal rengini. Sana ne desem boş konuşmuş gibi olacağım. O yüzden senden sadece özür diliyorum, nolur affet İlya, sensiz yapamıyorum.'' diyip ellerini avuçlarım arasına aldım. Hafif bir öpücük kondurduktan sonra fısıldadım:

''Seni seviyorum.''

''Senden nefret ediyorum.''

RENK Serisi 2-Nefretin Rengi SiyahHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin