11/kamyon şoförü

3.7K 406 460
                                    

İlk günün akşamında birlikte sohbet etmişler Felix'i hep dinlemişlerdi. Felix ilk başta anlatmak istemesede Chan'le yaşadıklarını anlatmıştı. Ama sandığı gibi bir tepki almadı. İkiside yönelimini sorgulamadı, sadece Felix'e destek olmak için biraz konuştular o kadar.

Şu an Felix'in Avustralya'daki ilk haftası bitmişti. Bu haftada orayı gezip yeni bir okula kaydolmuştu. Bu gün yeni okuluna gidecekti. Erkenden kalkıp duş almıştı, saçlarını kurutup yüzüne hafif -çillerini kapatacak kadar- bir makyaj yapmıştı.

Aslında burada yeni bir sayfa açtığı için insanlara kendini olduğu gibi göstermek istiyordu. Ama nasıl davranacaklarını bilmediği için önce gözlemeyi tercih etmişti.

Okulunda forma kuralı yoktu, bu onun için bir avantajdı çünkü forma giymekten nefret ediyordu. Hafta sonu yaptıkları alışverişte aldığı kıyafetlerden sade bir kombin yaptı.

Mavi kot pantolon üstüne de siyah bir tshirt giydi. Hava aslında sıcaktı ama akşam nasıl olacağını bilmediği için gri hırkasını da siyah sırt çantasının içine koydu. Henüz ders kitapları yoktu, bugün alacaktı. İki defter bir kalemlik koymuştu sadece, bunlar ona bugünlük yeterdi.

Tam olarak hazır olduğundan emin olunca şarjdaki telefonunu aldı masasının üstünden kulaklığınıda çantasına attıktan sonra kahvaltıya indi. Kısa ama fazla sohbetli bir kahvaltıdan sonra sonunda okula gidecekti.

Yeni ailesi fazla korumacıydı, Felix'i okula kendileri bırakmak istemişti. Ama Felix reddetmişti bunu, kendi başına hareket edebiliyordu ve bir şekilde buraları öğrenmek zorundaydı. Onların uzun nasihatlarından sonra çıkmıştı evden.

İki sokak arkadaki durağa gidecekti, orada kırmızı otobüse binecekti. Otobüs zaten okulun önünde duruyordu. Kaybolma ihtimali yoktu. Zaten kaybolmadı da. Gayet kolaydı.

Okula ilk girdiğinde herkes ona çok farklı bakıyordu. Çünkü Felix farklıydı. Kore'de Korelilere benzemediği için dışlanıyordu, burada ise Avustralya'lılara benzemediği için dışlanacağına emindi.

Sınıfının nerede olduğunu bilmediği için müdür yardımcısının odasına gitti. Adam onu sınıf öğretmeninin yanına götürdü ve birlikte sınıfa girdiler.

Çok gürültülü bir sınıftı ama gayet düzenliydi de. Hocanın geldiğini gören sınıf anında sessizleşti, herkes pür dikkat Felix'e bakıyordu. Rahatsız olmuştu haliyle.

"Evet gençler bugün aramıza yeni biri katıldı. Tanıt bakalım kendini."

"Merhaba, ben Lee Felix. Kore'den geldim. Uma-"

"Kore'den mi geldim dedin? Bende Koreliyim istersen benim yanıma oturabilirsin." Felix'ten biraz kısa, aşırı zayıf ve sincaba benzeyen kız söylemişti bunları. Üstelik saçları toz pembeydi. Gerçekten sevimli buldu Felix onu.

"Evet Felix Rosenna'nın yanına oturabilirsin, bizde artık derse başlayalım. Teneffüste arkadaşınızla tanışırsınız."

Hocayı onaylıp az önce adının Rosenna olduğunu öğrendiği kızın yanına oturdu. Bütün sınıf sessizce Felix'i izliyordu.

"Selam, ben Rosenna Park ama sen bana kısaca Rose diyebilirsin."

"Bende Felix, memnun oldum."

"Neden Kore'den buraya geldin?"

"Şey..." Kendi durumunu ona anlatamazdı. "Ailem yüzünden."

"Anladım, arkadaşlarından ayrılmak zor olmuştur."

"Hayır yani evet evet zor oldu ama önemli değil."

"Teneffüste seni bizimkilerle tanıştırayım. Umarım bundan sonra bizimle takılırsın ve iyi anlaşırız."

°med moy°[Hyunlix]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin