4' Burnunuz üşümüş.

83 12 2
                                    

Bayan Betha'nın evinde çay içtiği günden beri neredeyse 1 hafta geçmişti. Bu süre zarfında birkaç kez "İyi günler." cümlesinden başka bir şey konuşmamışlardı. Çok karşılaşmıyorlardı sonuçta. Oysaki Namjoon saçma sebeplerle ona gitmek için kaç kez evden çıkıp sonrasında o kısa yolun yarısında geri dönmüştü. İyi bir sebep bulamıyordu onu ziyaret etmek için.

Karşılaşmalarını zorlaştıran bir başka olay ise Betha'nın evden çıktığını görmemiş olmasıydı. Namjoon yemek yapmakta çok iyi olmadığı için sıklıkla dışarıda yemek için evden çıkıyordu mesela. Veya mürekkebi bittiğinde hemen mürekkep almaya giderdi. Bu yüzden Bayan Betha fazlasıyla ev kuşunu andırıyordu kendisine. Tatlı bir ev kuşuydu gözlerinde. 

Bu düşünceler arasında masasından kalktığında saat gece yarısını geçiyordu. Dışarıda çıkan fırtına onu sandalyesinden kaldırmıştı aslında. Hava fazla karanlık ve kasvetliydi. Üzerini değiştirmiş, aşağıya inmişti. Salonunun büyük pencerelerinden dışarıya bakmak için perdelerini açmıştı. Gerçekten dışarıda bir fırtına vardı. Ara sıra güçlü esen rüzgâr, yağmur tanelerini yönlendiriyor ve büyük bir hızda pencereye çarpmasına neden oluyordu. Hava soğuk olmalıydı.

Yavaşça kafasını sağındaki eve çevirdi. Ve onu gördüğü gibi kaşlarını çattı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Evin bütün pencereleri açıktı. Hatta kapı bile açıktı. İçeriye giren soğuk, ne kadardı tahmin bile edemiyordu. Ayrı olarak yağmur da giriyordu içeriye. Ve Betha... salonun ortasına tekli koltuğu ortaya çekmiş üzerine kalın bir örtü almıştı. Kendisine sardığı bu örtüyle oturuyordu öylece. Namjoon bu konu hakkında ne düşüneceğini bilmiyordu. Ama Bayan Beth'in titrediğini gördüğünde içi gitmişti.

Üzerine bir palto alırken hızla dışarıya çıkmış ve Bayan Betha'nın evine adımlamıştı koşar adımlarla. Hava gerçekten soğuktu ve yağmur hızlanıyordu her saniye. İçeriye açık kapıdan girdiğinde gözlerini onunkilerle birleştirdi. Kapıyı kapattı ve kendi ellerini dudaklarına götürüp ısıtmaya çalıştı. Dışarıda olduğu şu kısa sürede üşümüştü bile. "Bay Namjoon?" dedi Betha ona bakarak. "Bayan Beth, ne yapıyorsunuz böyle? Çok üşüyeceksiniz." dedi yavaşça ona adımlarken. "Üşümek istedim." dedi Beth yerinden kalkarken. Üzerindeki örtü kalın bir pelerini andırıyordu şimdi.

"Neden?" dedi Namjoon. O sırada etraftaki pencereleri kapatıyordu koşar adımlarla. Evin bir o köşesine, bir bu köşesine gidiyordu. Betha ise sakince onu izliyordu. "Hep üşümüyorum çünkü." dedi fısıltı gibi çıkan bir sesle. "Fırtına çıkınca bunu okumak için en iyi zaman olduğunu düşündüm." derken Namjoon'a ilerliyordu fazlasıyla yavaş adımlarla. Namjoon daha yeni fark ediyordu elleri arasındaki kitabı. Son pencereyi kapattığında rüzgarın sesi zayıflamıştı. Yanına gelen Beth ile ilgisini ona vermişti yeniden.

Kitabı aldı merakla ve sayfada gezdirdi gözlerini. Ne araması veya ne okuması gerektiğini bilmiyordu. Onun bu düşüncesini duymuş gibi "Bakın." dedi Betha parmak uçlarına çıkıp Namjoon'un elindeki kitaptan bir bölümü göstererek. Namjoon sesli bir şekilde okumaya başladı bu satrıları. "Fırtınalı bir geceydi, Bay M. sokağın başından bu yana kadar koşmuştu. Aradığı şeyi bilmiyordu. Yağmur onu ıslatıyor, rüzgâr onu üşütüyordu. Daha ne kadar böyle ıslanacaktı, kestiremiyordu. Karanlık ve yalnız kalmış sokaklardan başka gördüğü bir şey yoktu..." derken gözlerini kaldırdı Betha'ya.

Meraklı ve güzel gözleri kendisinin üzerinde geziyordu. Namjoon yutkundu yavaşça. Onun bu konuda ne kadar ciddi olduğunu anlamak için bu davranışını tarttı bir süre kafasında. Sonra aklına Bay Lee'nin cümlesi gelince bir kez daha yutkundu. "Tuhaf biri dediğim gibi. Sadece uyarıyorum sizi." Acaba bahsettiği şey bu olabilir miydi?

Kafes [knj]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin