6

51 1 4
                                    

Eren ve Dağra ellerinden poşetle dükkandan çıkıp arabanın olduğu sokağa doğru yol aldılar. Yanlarından hızla geçen her yeri siyah arabaya aldanmadan devam ettiler. Biraz daha yürüdükten sonra Eren durdu ve elindeki poşetleri Dağranın eline sıkıştırarak 'lan bizim arabanın sesi' diye bağırıp koşmaya başladı. Dağra ilkten anlamadı. Elinde poşetlerle yürümeye başladı. Erenin bağrışından sonra elindeki tüm poşetleri bırakıp oda sokağa doğru koştu. Eren arabaya binmişti bile. Dağrayı da alıp eve doğru yol aldılar. Dağra yolda deli gibi Sudeyi arıyordu.

Dağra: Off kafayı yicem şimdi ulaşılmıyo.

Eren: Murat abileri arayıp haber ver çabuk geliyoruz biz de.

Dağra Erenin dediğini yapıp hemen evi aradı ve çıkmalarını söyledi. Dağra Emrelerin adresini alamadan Murat kapatmıştı bile. Bidaha arayıp adresi konum olarak istedi ve eve dönmek yerine verilen adrese gittiler.

Eren: Emreler olduğuna emin misin?

Dağra: Başka hangi orospu çocuğu kaçırabilir oğlum kızı onlar tabi. Hadi hadi çabuk.

Eren trafik lambalarını dikkate almayarak hızlıca atılan konuma gittiler. Sude arabanın içinde hala bağırıyordu. Camlar filmle kaplı olduğu için etrafını göremiyordu.

Sude: ÇÖZSENE BENİ OROSPU ÇOCUĞU.

Yanındaki adam yumruğunu sıkıp derin bi nefes aldı. Telefonunu açtı ve birilerini aradı. Adam 'Emre abi' diyince Sude bağırmaya başladı.

Sude: SENİN BELANI SİKİCEM EMRE B..

Sude gerisini getiremeden adam Sudenin ağzını kapattı. Bant olmadığı için mecburen ağzı açıktı. Birden araba durdu. Adam elini ağzından çekip tekrar Emre ile konuştu. Son kez 'geldik' diyip kapattı. Arabadan inip Sudenin olduğu tarafın kapısı açtı ve kolundan tutup çıkardı. Sude etrafına uzunca baktı. Ormanlık bir yerdeydiler. Ev falan yoktu. Depo gibi bir yerdeydiler. Sude nasıl olsa Murat abiler gelecek diye içinden geçirip o rahatlıkla zorluk çıkarmadan ve dalga geçerek sallana sallana içeri girdi.

Sude: Ulan amına koyduğumun vizyonsuzları Allahın bile unuttuğu yere depo mu yapılır.

diyip güldü. Adam sadece bakıp 'ya sabır' dedi ve içinde sadece sandalye olan demirlik yerin kilidini açıp Sudeyi ittirerek içeri soktu. Elini çözüp ipi yanına attı ve tekrar kitledi.

Sude: Neyim ben tavuk mu amk.

Emrenin adamı: Fazla konuşma da dilini kesmiyim senin. Zaten depo dışarıya ses vermez. Emre abinin emri olmasa var ya düşünemiyorum bile.

Sude: Ne olur? Döver misin? Denesene.

Emrenin adamı sadece bir bakış atıp cebinden telefonu çıkardı ve oturacak başka yer olmadığı için Sudenin içinde olduğu demirliklere sırtını dayadı. Sude sandalyeden kalkıp yerdeki ipi aldı ve yavaşça adamın olduğu yere yaklaştı. Sağ eline ipi aldı. Sol elini demirliklerin arasından geçirerek sağ elindeki ipi adamın tam boğazının olduğu yerden geçirerek tuttu ve iple adamın boğazını bağlamış oldu. İp kısa olduğu için demirliklere bağladı ve böylece kafasını çıkartıp kaçacağı bir alan kalmamasını sağladı.

Sude: Ben sana senin belanı sikicem demedim mi ha?

Emrenin adamı: Nefes alamıyorum aç şunu.

Sude: Nefes alacak kadar alan bıraktım tatlım gel biraz daha geri alırsın nefes.

Emrenin adamı: SELİM! (Selim: Emrenin adamını ve Sudeyi depoya getiren şoför.)

Yaşasın Rap!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin