Seni Seviyorum Ağbi

20 3 0
                                    


{Medya: Temsili küçük Odilia}

   Küçük kız annesinin yanında ona ayak uydurmaya çalışıyordu. Annesi koridorlarda asilce yürürken kız daha acemiydi. Prenses Odilia küçük yaşta olmasına rağmen ok kullanmayı iyi biliyordu. Ailesinden gizli bir şekilde teyzesi ile ok atışları çalışıp kendini geliştirirdi. Zaten annesi onu pek umursamazdı. Onu umursayan daha çok babasıydı. Kral sürekli kızı ile ilgilenir ve onu mutlu ederdi. Ama kraliçeye göre Odilia sadece ilgi meraklısı şımarık bir prenses. Odilia hala annesinin neden onu sevmediğini anlamamıştı. Sürekli düşünürdü. Annesinin neden onu sevmediğini veya sevseydi hayatı nasıl olurdu gibi sorular onun hayatı olmuştu. Annesi bir tek onu sevmezdi. Kraliçenin tek derdi ilk oğluydu. Sürekli onu över ve sevgi gösterirdi. Tabii bunları yaparken prenses Odilia'yı hep bir kenara atardı.

   Akşam yemeği masasın da herkes yemeğini yemekteydi. Odilia annesine döndü. "Anne ben bugün-" Annesi ile konuşmak istemişti ama sözü kraliçenin sesi ile yarıda kesildi. "Oğlum bugün ne yaptın?" Kraliçe şefkat ile oğluna baktı ve ona gülümsedi. Odilia, annesinin bir tek ağbisine değil her ikisine de böyle gülmesini isterdi. "Hiçbir şey yapmadım anne." "Afferim benim oğluma." 

   Oysa ki Prenses Odilia'nın tek istediği annesi tarafından sevilmekti. Ama annesi her zaman oğlunu birinci planda tutardı. Odilia yemeğini bir an önce bitirip ok odasına gitti ve ok atmaya başladı. Daha mükemmel değildi ama her geçen gün kendini geliştiriyordu. Kimse onun değerini bilmiyordu babası dışında. O ilerde ok atması ile bilinen, krallığının başına gelmiş en güçlü prenses olacaktı. Ama bu durum için annesine teşekkür etmesi gerekecekti. Çünkü o her annesi ona yokmuş gibi davrandığında o daha da hırs yaparak çalışacaktı. O havayı en iyi kullanacak olandı. Okunu rüzgarı istediği gibi değiştirerek hedefe ulaştıracaktı.

   Ok odasında deli gibi çalışıyordu Odilia. Saatin ne ara bu kadar geç olduğunu anlamadı. Dikkatini dışarıdaki bağrış sesleri çekti. oklarını yavaşça yerine kaldırdı ve kimseye görünmeden odasına geçti. Bağrış sesleri anne ve babasından geliyordu. Her zaman kavga ederlerdi. Birbirlerini sevmediklerini bile düşünürdü Odilia. Bir gün kavgaları sırasında annesi kızın babasına yaptığı çiçek tacını parçalara ayırmıştı. Zaten o olaydan sonra üç ay ayağa kalkamamıştı. Doğa çiçeğe yaptığı zulümden ona ceza vermişti. Kızın annesi çok kibirli biridir. Odilia düşüncelerinden kurtulup uzun ve rahatlatıcı bir duşa girdi. 

   Yaklaşık bir saat sonra kız duştan çıktı. Anne ve babası hala kavga ediyordu. Bir anda bir yağmur başladı. Kız gök gürültüsünden korkardı ve bu yağmur baya şiddetli olduğundan kaynaklı gök gürlüyordu. Kız korkmaya başlamıştı ki o sırada odanın kapısı açıldı. Ağbisi geldi ve sıkıca Odilia'ya sarıldı. "Korkma kardeşim, ben buradayım. Hadi gel annemlere bakalım." Kız ağbisini kafasıyla onayladıktan sonra beraber kapıdan çıktılar. Her gök gürüldediğinde kız daha çok korkuyordu çünkü şuan sarayda kimse yoktu. Saray çalışanlarının kaldıkları yerler hemen sarayın karşısındaki büyük binaydı. Kızın her korkusunu anlayan Ağbisi onun elini daha sıkı tutarak ona gülümsüyordu. Bu davranış kızın rahatlamasına neden oluyordu. Asla ağbisine kinli değildi küçük kız. Ağbisinin bir suçu yoktu sonuçta. Zaten babası dışında ona destek çıkan tek kişi ağbisiydi. Her zaman kardeşinin yanındaydı. İki kardeş yolda yürürken hala anne ve babasının kavga seslerini duyabiliyorlardı. Bu sesler ikisinide geriyordu.

   Odanın kapısının önüne gelmişti iki kardeş. Kapıyı araladıklarında artık sesler daha netti. Kız birden annesinin dediği şeyle olduğu yerde kaldı. Ağbisininde ondan farkı yoktu. "O kız benim kızım değil sonuçta. Annesiz biri o." "Emma laflarına dikkat et. O benim kzım ve benim kanımı taşıyor. O bu tahtın varisi. O benim tek kızım." "Evet bir babası var ama annesi YOK." "Haddini fazla aşıyorsun Emma. Kızım hakkında doğru konuş. o kız benim için senden daha değerli." Kız daha fazla konuşmayı dinlemeden koşarak uzaklaşmaya başladı. Tüm seslerden uzak bir köşe bulup çöktü ve ağlamaya başladı. Anne dediği kişi annesi değildi. Annesine ne olmuştu acaba? Ya öldüyse veya onu terk edip gittiyse. Onu terk etmesini umdu küçük kız. Evet bu şekilde çok üzülecekti ama en azından annesi hayatta olacaktı. Kız kafasını kaldırdığında Ağbisini gördü. "Hey merak etme Odilia ben seni hala çok seviyorum. Annelerimiz bir olmaması umurumda değil. Sen ne olursa olsun benim kardeşim olarak kalacaksın." Kız dolu gözlerle hala da ağbisine bakıyordu. "Seni çok seviyorum ağbi." Çocuk kız kardeşinin yanına oturdu ve ona sarıldı. "Bende bende seni kardeşim." 

   Kral sinirle odadan çıkmıştı ve yolda hızla yürüyordu. Ağlayan kızını gördü ve tam yanına gidecekken ona doğru giden oğlunu gördü ve onları izlemeye başladı. Oğlunun kızına dedikleri onu çok duygulandırmıştı. Hala Emma'dan nasıl böyle bir çocuk çıktığını düşünüyordu. Oğlu daha çok kendisine benziyorsu. Şefkatli ve yardımsever. Kızı da daha çok dış görünüş tarafından bana benziyordu. Ama davranışları... Krala aşık olduğu kadını hatırlatıyordu. Kızın annesine benzemesi kralı mutlu ediyordu. Ona her baktığında aşık olduğu kadını görmek onu mutlu ediyordu fakat yokluğu... Kadının yokluğu kralı asla dinmeyen bir acı ile kutsuyordu. Aşk zaten bir nevi acı çekmek değil mi? Kızına en kısa sürede annesini anlatmalıydı. Kızın buna hakkı vardı. Kral son kez çocuklarına baktıktan sonra arkasını döndü ve usulca oradan uzaklaştı.



<Umarım beğenirsiniz>

12 Eylül 2021

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 28, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Otroci narave (Doğanın çocukları)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin