12. Bölüm:*

659 41 20
                                    

        Bu sözler ağzımdan nasıl çıktı, hiçbir fikrim yok. Çok utandım. Kaori;

       "Şey… Aslında…"

        Ne diyeceğimi bilmiyordum. Artık onunla konuşabiliyordum... Ama bir daha benimle konuşmaya da bilirdi. Şu an büyük aptallık yapmıştım. O sözler ağızımdan bir kez çıkmıştı. Kaori'de bunu duymuştu. Artık geri dönüş yoktu. Ama bir şekilde durumu düzeltmeye çalıştım.

       "Hayır, hayır, üzgünüm. Unut gitsin. Söylemedim farz et. Bunların ağzımdan nasıl çıktığını bilmiyorum. Yanlış anlama sakın!"

       Giderek daha da batırıyordum durumu...

       "Hayır. Aslında bu çok ani oldu. Fakat…"

       Fakat mı? Fakat dedi. Acaba ne diyecekti. Gözlerimi sonuna kadar açmış onu izliyordum. Hiçbir şeyin sesini duymuyor sadece onun sesini duyuyordum. Ne diyeceğini çok merak ediyordum.

      "Fakat seninle gerçekten de eğleniyorum. Seninle konuşunca istemsizce gülüyorum. Mutlu ediyorsun beni. Seninle daha önce neden konuşmadığımızı bir türlü anlamadım... Ama biraz düşünebilir miyim? Hayır demiyorum. Ama biraz düşünmem gerek. Seninle fazla zamandır konuşmuyoruz. O yüzden düşünmem gerek."

       Baya şaşırmıştım. O an ağızımdan sadece "Tabi... Sorun değil." çıkmıştı. 

       Sonra parktan ayrıldık. Kendime hala inanamıyordum. Onları nasıl söyleyebilmiştim. Aslında kendimden çok Kaori’ye inanamıyordum. Normalde beni reddeder, diye düşünürdüm. Çok heyecanlanmıştım. Cevap vermemesine rağmen çok mutluydum. 
     
       Ardından Güçlü'yü veterinere bıraktım. Hala yüzümde bir gülümseme vardı. İstemsizce Kaori ile bugünkü konuştuğumuz anı düşünüyordum.

      Öylece eve doğru giderken, kulağıma gelen bir köpek inlemesiyle düşüncelerim kafamdan gitti. Hemen aklıma Güçlü geldi... Ama onu veterinere Hideo'nun yanına bırakmıştım. Etrafıma bakarken, ara sokakta iki çocuk gördüm. İkisinin de üstünde okul üniforması vardı. Liseye gidiyorlardı. Yaşları benimle aynı gibiydi. Ama yaptıkları şey çocukça bir şeydi...

       Biri köpeğe vuruyor. Diğeri ise onu kamerayla çekiyordu. İkisi de o çirkin kahkahalarını atıyorlardı. Serseri tipindelerdi. Köpeğin her inlemesinde içimdeki öfke biraz daha büyüyordu. Güçlü ile ilk karşılaşdığımız zamanda da, Güçlü yaralıydı. Ama şu an gözümün önünde bunu yapıyorlardı.

       Refleks olarak üzerlerine doğru koştum. İlk önce kamera tutan çocuğa bir yumruk attım. Köpeğe vuran çocuk bir an için afalladı. Sadece bana baktı. Ama hemen sonra ona da bir yumruk geçirdim. Gözüm dönmüştü. Eskisi gibi korkak biri değildim. Artık herşeyi yapabileceğimi düşünüyordum. 

        İnsanların gerçek yüzünü biliyordum ben... Hepsi kendinden güçlü kişiler karşısında susar ama kendinden aşağıdakilere ağızlarını açabildikleri kadar açarlardı. Bütün insanlardan nefret ediyordum. 

        Attığım yumruklar öfkemin dinmesine yetmemişti. Aksine bu attığım yumruklar onlar için yetersiz kaldı diye düşünüyordum. Düzgün düşünemiyor, o an ki sinirimle hareket ediyordum. 

       İkisi de ayağa kalktı. Gözümden nefret fışkırıyordu. Herşeyin bir bedeli vardı. Bunlar için de bir bedel olacaktı. Bu insanlar da bir bedel ödeyecekti. Artık cehennemlik insanmış ya da değilmiş... Benim için farketmiyordu. Bu kurala uymuyordum. Aklıma esen kişileri öldürüyordum. Kendimce kararlar veriyordum. 

       Kameralı çocuk "Seni öldüreceğim!" diye bağırdı.

       Bana tam yumruk atarken, yumruğunu yakaladım. Avcumun içinde onun sıkıca sıktığı eli vardı. Ama bunu yaparken ona bakmıyordum bile. Önüme bakıyordum. Hiçbir şey söylemedim... Ve onu yaktım. Diğer çocuğa baktım. Benden baya korkmuştu.

      "Yemin ederim, bundan sonra kimseye zarar vermeyeceğim. İyi biri olacağım. Yalvarırım dur! Yardım edin!" diye bağırıp çağırdı. Ama yüzümde duygusuzca bir yüz ifadesi vardı. Yüzüm bom boştu.

       Hemen yanımda duran orta boylarda bir taş parçasını aldım. Çocuk bana yalvarıyor aynı zamanda da yardım istiyordu. Ama buralarda onu duyabilecek birileri yoktu. Duyup buraya gelseler bile onları da öldürürdüm. O an ki şokla ayağı taşa takılıp yere düştü. Ayağa kalkıp kaçmaya çalışırken yanına koştum ve elimdeki taşla alnına vurdum. Alnı yarılmıştı. 

       Köpeğe yaptıklarından sonra, onu öylece direk yakıp bırakamazdım. Daha fazla acı çekmesini istiyordum. 

       Direnmeye çalışıyordu. Ama taşla yüzüne vurup duruyordum. Yüzü tamamen kanlar içindeydi. Bağırıp ağlıyordu. Dünya'nın gerçek olan tek şeyini... Acıyı yaşatıyordum ona... 

ŞEYTANLA ANLAŞMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin