5. BAZI KARARLAR

6 1 0
                                    

Yıl bilmem kaç, günler ise akıp gidiyor ve ben yine parlak yıldızların arasında süzülüyorum. Yıldızların diline hakimim artık. İlk başlarda ''Merhaba, naber? Nasılsın Apeiro? Bugün mutlu ya da mutsuzum.'' gibi şeyleri biliyordum ama artık konuştukları her şeye hakimim.

Benim saydığım günlere göre bugün günlerden Cumartesi, yıl 15643. Gezegenler gülüyor, yıldızlar hop oynayıp hop zıplıyorlar. Kara delikler ise öfkesiyle evreni sarmaya çalışıyor, kayan yıldızlar ise umutsuzlukla yok olup gidiyorlar. Kitabı elime aldım ve başladım evrende gezmeye, ellerimi bir sağa bir sola açıp uçuyordum. Evreni sessiz zannediyorsunuz ama yıldızlar gülüp konuşuyor!

İsmi Karahindiba olan bir yıldızla karşılaştım, ismini ben koydum çünkü o çiçeğe çok benziyordu. Işığı fazla yanmasa da her tarafa doğru saçmıştı kendini, yüzünde bir burukluk vardı biraz mutsuz gibiydi. Kitabı sol elimin altına koydum ve

''Selamlar dostum! Nasılsın'' diye halini sordum. İnsanlarla konuşamadığımdan ötürü yıldızlara derdimi anlatıyordum.

Karahindiba üçgen şeklinde olan ellerini sallayıp sırıtarak

''Ooo Apeiro! Sevgili dostum...''

Sırıtarak ''Nasılsın'' dedim

Düşünceli bir tavırla kaşlarını yere dikerek

''İyiyim, sen?''

''İyi gözükmüyorsun küçük dostum, ne oldu?''

Kaşları yerleri süpürüyor parlak yüzü bir anda soldu ve ağzını büzerek

''Dostum...eskiden bu parlak arkadaşlarımın ve benim yanıma insanlar gelirdi''

''Nasıl yani?'' diye merak edip sordum, anlamamıştım.

''Yani, bir aralar bu iki bacaklı iki kollu insanlar metal gemileriyle gelir bu sonsuzluk içinde dolaşırlardı, gazlarını her tarafa yayarlardı ama şimdi...şimdi hiç kimseden ses seda yok!''

''İnsanların gelmesini mi istiyorsun küçük dostum?''

''Evet, artık sıkıldım sürekli aynı kişileri görmekten Apeiro. Farklı yüzden insanlar gelip yüzlerimize dik dik bakalardı, hep de gülerek ve sırıtarak manasızca bize bakalardı. Hiçbir şey anlamasalar da konuşmasak da ben onları çok iyi anlıyordum. İnsanların yüzüne bakınca umudu görüyordum Apeiro''

''Anladım Karahindiba''

''Sen insanları seviyor musun?''

Göz bebeklerimi sola doğru yatırdım, dudaklarımı büzerek

''Birkaçını sevmem, kötü kalplileri. İyi kalpli insanlara hayranım ama çok nadir bulunuyorlar''

Karahindiba hiç insanlarla konuşmadığı için sizleri pek bilmezdi, uzaktan gördüğü kadarıyla sizin sürekli gülen ve meraklı biri olduğunuzu sanıyor. Daha şaşkın ve heyecanlı bir şekilde tekrar konuşmaya başladı

''Onlarla hiç konuştun mu?''

''Hayır''

''Nasıl tanıyorsun insanları peki?''

''Ben bir katibim dostum-sizin değiminizle- insanları inceler kitabıma not tutarım. Senin görevin nasıl etrafı aydınlatıp enerji vermekse, benim görevimde anı toplamak...''

''Peki bu insanlardan bir şey öğrendin mi?''

''Çookk...çok şey öğrendim sevgili dostum. Onlar fark etmese de bu insanların hepsi benim öğretmenim, sürekli yeni şeyler öğreniyorum"

ZAMANDAN SELAMLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin